Dışarıdaydım,

Öyle bunalmışım ki hava almak istedim. Çiseleyen yağmurun sesi çağırdı beni… Kulağıma fısıldanmış en güzel aşk sözlerinden bile etkiliydi…
 
   Yanımda olsaydın keşke; eski zamanların kokusu geliyor biliyor musun? Çocukluğumun geçtiği bahçede ansızın yakalandığımız yağmurda, bağ evine koşarken gelen taze pişmiş ekmek kokusu kadar güzel toprak kokusu gibi… Gölgede kalan gül yapraklarının kokusunu alıyorum. Nasıl anlatsam? Mis gibi anne kokuyor işte.  
 
  Yağmuru dinledim biraz. Dingindi aslında. Yalnızlık kadar hüzünlü... Gökyüzünü kaplayan okyanus değildi sanki yağmur. Toprağa veda derdinde nağmeler.  Bilmiyor, bağrına çarpan her damladan yorgun düşmüş toprakta gizli tüm güzellik.  Az can bulunca başını göğe uzatan çimlerin toprağı sardığı gibi sarıyor, her damla tenimi.
 
  En güzel notaları dökülüyor yağmurun. Nasıl da özlemiş bu gönül, neler özlemiş ki böyle?  Elimi koysam şöyle şakaklarına tüm hayatımın yorgunluğu biter mi dersin? Başımı dayasam omzuna ruhumun hicranı diner mi?
 
   Güzün bu son deminde susmasın hicranlar! Olmayacak nakaratlar söylüyor yine her damla.
 
    Ah yağmur!
 Bilmem ki, hangi kokuya bu kadar hasret kalmışımda, cana minnet geliyor ıslanmışlık…   
   
    Yaşamak umudu ile ıskalanmış ne varsa gönle huzur veren;  karlı dağların ardından gelen sel olsa da.
 

  Uzat ellerini, öyle öleyim…

                                                

                                                                                                 Ayşe Duran (Ekim 2012)

( Yağmur Kokusu başlıklı yazı Ayşe Duran tarafından 20.10.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.