Biten bir gecenin ardından bir koşuşturmacadır gider... 
Ay devrederken ışığını güneşe, güneş de devralmaya hazırlanır aydaki emanetini. Bir kısır döngüdür bu sürüp gider sessizce.
Gecesiyle gündüzüyle, karanlığıyla aydınlığıyla, geçip giden kocaman bir gün daha...



Ya geçip giden o kocaman günün içerisinde bizler ne yapıyoruz dersiniz yaşama dair, bizim yaşamdaki rolümüz ne? Bence kocaman bir hiç...
Yaptığımız tek şey oturduğumuz yerden ahkâm kesmek, işimiz gücümüz birilerini çekiştirmek, sürekli birilerini suçlamak.
Bunu yaparken de her zaman olduğu gibi, yüklenilecek bir de günah keçisi bulmak...



Önce devlete yükleniriz ve dolayısıyla hükümete. Kızarız, kızarız, kızarız...
Peki o'nu başa getiren kim?
Biz...
Sonra çevreye yükleniriz, pis buluruz, peki ya çevreyi kirleten kim?
Yine biz...
Ha bir de kenar mahallelili der yükleniriz. İşimiz yüklenmek ya, bir de günah keçisi bulmak, hiç kaçmaz hemen yazar çizeriz, o da yetmez bir de şiir patlatırız.
Şiir ki ne şiir, edeb edebiyat arama, edebinden uzak mı uzak...
Oysa şair demek önce edep demektir, o yoksa kim ne kadar çok edepli ya da ne kadar az edep/siz olduğu da ayrıca tartışılır...



Bazen düşünüyorum da; bütün bunlara ne gerek var diye...
Seçtiklerimize, seçeceklerimize dikkat etsek o zaman gelirmiydi bunlar başımıza?
Hayır...
Çevremizi temiz tutmaya gayret göstersek, pis bulur muyduk etrafı?
Yine hayır...



Gelelim kenar mahalle-li-lere; öyle diyorlar ya kendilerini beyefendi sananlar.
Ben aslında bu sözü hiç sevmiyorum, bu söz sadece sahibini bağlar diyorum.
Gecekondu desek daha doğru olmaz mıydı?



Şimdi soruyorum ben? Kenar mahalle-li-li nedir diye?..
Hangimiz zaman zaman kenar mahalle-li-li olmadık ki, yeri geldiğinde?
Ben eşimin görevi gereği çok oldum aralarında. O dışladığımız, kenar mahalle-li-li diye adlandırdığımız, bazılarının da paçavradan söz edercesine bahsettiği o insanlar, inanın birçoğumuzdan çok daha insanlar...



Neyi gördüm onlarda biliyor musunuz?
O tertemiz yüreklerinde ki, saflığı ve duruluğu...
Bazılarımız onları dışlarken, onlarsa ne yapmaya çalışıyorlardı dersiniz, bizi taklit etmeye, bizler gibi olmaya. Hiç hak etmediğimiz halde, 
sanki onlardan çok üstünmüşüz gibi...
Bize değer verip konuşmalarını dahi özenle tane tane seçiyorlardı ki, aman bir pot kırmamak adına...



İşte o zaman annemin, kendini bilmezler için, sıkça kullandığı bir sözü gelir aklıma.
''Öyle bir söz söyle ki, sözünden ibret alsınlar, söz söylemesini bilmez isen, sükût eyle, seni insan sansınlar...''
O deyimin doğruluğunu ve ne kadar da yerinde kullanıldığını, aralarında yaşadığım o dönemlerde, onlarda gördüm ben.
Çünkü kenar mahalle-li-li diye adlandırdığımız o insanlar, bu sözün anlamını biz şehirlilerden çok daha güzel kavramışlar...



Şimdi soruyorum size?
Hangimiz daha şehirli...
Hangimiz daha kenar mahalleli/li... 
Ya da
Hangimiz daha insan/ız



Eğer ki yaşadıkları mekansa onlara bu adı verdiren. 
Öyle olmaları sadece ve sadece onların kötü kaderidir.
Bu bozuk düzenin onlara yüklediği ağır bir vebali...


Serap Sönmez
Kardelen

2007

Not: Bu dizelerim yazdığım o yıllarda çocuklarının dayısıyım dediği ve sonrasında bir kız arkadaşının ihtiraslarına yenik düşüp birdenbire beyefendileşerek bir bayan şairimizi küçümseyerek, kenar mahallelili diye adlandırmasıyla kaleme aldığım dizelerdir, saygılarımla...

( Hangimiz Daha İnsan başlıklı yazı KARDELEN tarafından 11.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.