Lise sondayım; ÖSS deneme sınavı oluyoruz okulda. Ders olarak normalde sosyolojideyiz. Hocamız da bayan, kısa boylu, zayıf, çıtı pıtı biri, ama sesi çok cırtlak çıkardı bağırınca. Beni de çok severdi birçok öğretmenim gibi. Ders anlatırken yanıma gelir, sürekli gözüme bakar ve tebessüm ederdi. Bir de sessiz sedasızdım ben, dersini dinlerdim. Diğer öğrenciler bezdirirdi kadıncağızı. Ben onun için bulunmaz velinimet bir öğrenciydim.
Deneme sınavını olduk. Hocaya deneme sınav kitapçığını teslim için masasına gittim.
- Bitirdin mi zeytin gözlüm?
Dedi.
Bende bir şaşkınlık ve de aklımdan şöyle geçiriyorum o anda.
" Ya zaten anormal bir hoca, ne dese he deyip geç."
Anormal dediğim, acaba felsefe mezunu olduğu için midir bilmiyorum, hakaret olarak algılanmasın, ama gerçekten çok farklı bir öğretmendi. Sınav zamanı, kağıtları dağıtıp, kitaplardan bakabilirsiniz diyecek kadar hem de. Ses çıkaran öğrencisini dışarı atmasa da yok yazan, fakat normalinde iyi bir insandı; bunu biliyorum.
Sonra devam ettim...
- Hocam, benim gözlerim siyah değil ki ...
-Olsun sen yine de benim zeytin gözlümsün, dedi.
Sınıftan çıktım, gülüyorum bir yandan.Okulun çıkış kapısının alt sokağında o gün semt pazarı kurulmuştu.
Burnuma zeytin kokuları geliyor, bir de hocanın öyle deyişini düşününce;
"Ya bu hoca renk körü mü, ne alaka zeytinle?" dedim kendi kendime.
Hiç aklıma gelmedi ki yeşil zeytin.
"Vay be!" dedim. "Meğer yeşil zeytini kast ediyormuş; anormal olan benmişim..."
*
*
*
Sevinçli