**************tutkuyu besleyen bir yakamoz yansıyor suya

**************koşuşturmanın zamanı yok

**************kimliğini unutacak mekân çok





hüzün yağıyor Sermâ

sermâyem dibe vurdu

dalkavukluğum çoğaldıkça

saati serkeşler kurdu



kaşlarını çatma ey âsuman

nazarın dikleşince çok korkuyorum

semenderler iniyor göktaşlarıyla

kaçacak delik arıyorum


bir zamanlar nârin kurtuluşlar sunardı Selva

gizleniverirdim tüm rûhumla

ne yazık ki çoktan yenildi onun adına kavrulan helva

şimdi şeffâf bir elbise kıvamında dünya


kefenine cinnet bulaşan gölgem

boşuna özleme akşam vaktini

şehir tüm ışıklarını yakmış seni beklemekte

yalnızlığın dostluğunu öldürdü sokak lambaları

kaldırımlar tedirgin

gündüzden farkı kalmadı gecenin



zamanın / mekânın eli alıştı dayağa

mumun yüreği kırıldı

yanamadı baştan ayağa

uyanamadı tebessümlerim

nilgünlerim de kurudu

oysa sen ne güzel soğuturdun toprağımı

zâlimler rûhumu vurdu


Sermâ kanım dondu...



Dursun Tiftik


( Sermâ başlıklı yazı DursunTİFTİK tarafından 18.12.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.