Dostlarım!
Her şairin/yazarın değerlendirmesini
en güzel ve uygun biçimde okurları, ulusu ve insanlık zamanla yapar. Yapmaya
çalıştığımız işin kutsallığına yürekten inanarak kusursuzluğu yakalamayı amaç
edinmeli ve yazdıklarımızı herkesten önce içimize sindirerek sevmeliyiz.
Şunu üzülerek belirtmek
isterim ki dildeki yozlaşmayı gördükçe kaleme ve klavyeye dokunmak bile eskisi
kadar içimden pek gelmemektedir.
Öyle iddialı değilim ancak
eski bir dil eğitimcisi olarak dilin özgün kuram ve yazım kurallarına
titizlikle uymaya özen göstermekteyim.
Kimsenin bilerek ve inatla
yanlış yapacağına inanmak bile istemem. Asıl olan kişinin araştırıp öğrenmesi
ve doğruları özümseyerek yanlışlardan arınmaya çalışması değil midir?
Genç kuşaklara ve yazmaya
yeni başlayanlara iyi, güzel ve doğru örnekler verelim ki onların yürekleri
ısınsın ve beyinleri ışısın.
Ne çok kısa ne de destansı
uzunlukta, sık sık ve hep belirli konuları işleyerek çalakalem yazmak gerçek
anlamda bir beceriklilik olmasa gerek!
‘Ben de varım!’ demek
herkesin doğal hakkıdır ama varlığıyla yokluğunu eşitletircesine bir şeyler
karalamak kimseyi yüceltmez. Kendi zamanını ve enerjisini hoyratça
harcayanlardan başkalarının emeğine, alın terine ve göz nuruna saygı beklememiz
boşunadır.
İçten, uygun dille ve
incitmekten kaçınarak yapılan uyarı, anımsatma ve yapıcı eleştirileri
önemsemeyip aynı yanlışları yinelemeyi sürdürenlere saygı duyabilmek olası
değildir.
Şakşakçı ve istemeyerek çiğ
tavuk yiyenlerden olmadığımı hoşgörü ve yüksek anlayışınıza sığınarak burada
vurgulamak isterim.
Nice yazınsal, incelikli ve
hoşa giden çalışmalarda ve paylaşımlarda buluşabilmek umuduyla yeni yılda daha
az sıklıkla ve daha az sayıda şiir ve düzyazı yazmak niyetindeyim.
Yazımı değersiz bir doğaçlama
beytimle sonlandırmak isterim, izninizle:
Vardır mutlak özümüzde iyi
niyet hem de derman;
Yoktur bize bizden gayrı en
büyük dost hem de düşman!
Esen, sevgiyle ve hoşça
kalınız.
01.01.2013