Merhaba sevgili,
Sevgili diye hitap ediyorum sana. Kusura bakma. Hangi kelimeyi kullansam, hangi lügati açsam, hangi sözlükten baksam seni anlatacak yahut senin mananı karşılayacak başka bir kelime bulamadım. Şairlerin divanına baktım sana hitap etmek için, Hoca Dehhani'yi, Fuzulî'yi okudum tek tek. Daha da yetmedi, Can Yücel'in şiirlerine, Can Dündar'ın kelimelerine, Özdemir Asaf'ın mısralarına baktım tek tek. Yılmadım. Açtım Osmanlıca sözlüğü, dedim ki, "Geçmişler düşüncelidir, romantiktir, bilirler kallavi kelimeleri, burada kesin vardır." Aradım. Taradım. Günleri arşınladım, geceleri kurşunladım. Ama yoktu. Şairler seni bilmiyorlardı. Haliyle yazamamışlardı. Özdemir Asaf'ta çıkardım biraz seni. Kokunu hisseder gibi oldum o bir kaç dizede. Sesini duydum sanki. 

O, "seni bulmaktan önce aramak isterim / Seni sevmekten önce anlamak isterim." derken senden bahsettiğini düşündüm önce. Sonra vazgeçtim. Sustum ve okumaya devam ettim. "Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de / Sana hep, hep yeniden başlamak isterim." İşte burada kendimi gördüm. Kendimde olan seni. Sende var olan beni gördüm. 

Sevgili,
Var olanı düşündüm mü hiç? Var olana aşık olmayı hayal ettin mi sen? Yahut varlıkta var olmayı becerebildin mi hiç? Ben beceremedim. Yazdım. Okudum. Ama beceremedim. Denedim. Elimden gelenin en iyisini, romanların içinde geçen o nükteleri, şairlerin söylediklerini, yazarların yazdıklarını. Hepsini ama hepsini denedim. Yazdım, çizdim. Karaladım, sildim. Ama olmadı. Olamadı. İstesem de istemesem de olmadı.

Güneşi bilir misin sevgili? Hani şu sabahları uyandığımızda perdenin açık kısmından gözümüze düşen o sarı ışık parçalarını bilir misin? Bazı vakitler küfrederek uyanır, o perdeyi çekeriz değil mi? Deriz ki "İki dakikalık uyku keyfimizi mahvetti şuncacık ışık parçası." Öyle ya kimini mahveder, kiminin umutlarına tercüman olur. Zira bazı geceler ben o güneşin ışımasını perdenin gerisinden gözüme düşmesini bekler dururum. Soluksuz. Nefes bile almadan beklerim o güneşin ufacık yerden kaçıp gözüme düşmesini. Çünkü yüreğimi sıkar karanlık. Ve her karanlık bana ayrılığı hatırlatır. Ve yokluğu. Ve Sevgisizliği. Ve sensizliği. Uyumak isterim ama uyuyamam. Bilirim ki gözlerimi kapatınca yine karanlığa gömüleceğim. Ve yine aynı yokluk sarıp sarmalayacak biçare bedenimi. 

Küçük iken en çok neyden korktuğumu sorduklarında, sensizlik, dememiştim de, karanlık, demiştim. Bilmeden. Düşünmeden. Çocuk aklı işte, sensizliğin karanlıkla eş değer olduğunu söylemiş bana. Bu böyleymiş de bilmeden söylemişim. Demek ki kendimi bilmeden seni bilmişim.

Gittin ya sen. Dolunay çürüdü gökyüzünde. Yıldızlar karardı tek tek. Güneş ufka değil, batına doğmaya başladı. Gönlüm vurgun yedi de kalbim atmaz oldu olduğu yerde. Suskun. Biçare. Nefeslerime eşlik etmez oldu yüreğim. Durduk yere sen akla geldikçe atmaz oldu. Sustu işte. Susturuldu sen tarafından. 

Hasıl-ı sevgili,
Suçlu kim? Suçsuz kim? Hiç birini bilmiyorum. Ne yaptığımdan da haberim yok. Ne yediğimden de. Ne içtiğimden de. Ama şunu bilmeni isterim ki, gülü gül yapan dışındaki zarıdır. Taç yaprağını şatafatlı kılan, göze hoş gösteren, renkli kısmıyla bir olan o ince tabakasıdır. Ve şunu bil ki gülün zarı olmaz ise bir hiçtir. Gül-i zar isen, ne olursa olsun gül ile zarı birbirinden ayırma.
aşk'a.

NOT: Aşkiya kitabımı okuyanlar, Nergis ile Râşid'in mektuplarını çok beğendiklerini ve o mektuplardan bir tane daha okumak istediklerini belirttiler. Düşüncelerinden dolayı teşekkür ederim değerli okurlarıma. Acizane ben de biraz benden, biraz ondan, biraz da bizlerden, bir mektup kaleme aldım. Sevgilerimle. 
( Aşka Mektup... başlıklı yazı Galip Argun tarafından 9.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.