İstikrarlı Dengemi? İstikrarsız
Elem mi? Yoksa İdeal Yaşam mı? Yoksa İdeal
olmayanı Yaşayan
Paşa
mı?
Yaşadığımız hayat boyunca, yüreğimizde
iyi bir şeylerin
olması gerekiyor ki, hayat
bizden mütemadiyen bir şeyler isterken, güzel olanı verelim. Yoksa hayat
her zaman cebimize taş doldurarak yükümüzü ağırlaştırırken, bari biz iyi
olanı verelim de hayatta bize şimdi olmasa da ötelerde bize çiçek verdiğini
görelim, gezeceğimiz
çiçek bahçesinde, inşallah.
Dünyadan uzak yaşamamız mümkün değil, dünyanın içinde
yaşarken
boşlukları hoşluklarla
doldurmak gerekir, diyenlerdenim. Bu çoğu zaman mümkün olmasa da mümküne
yakın olması için çabalıyorum sizler gibi. Dünya saf haliyle kalmadığından içini her türlü çıkar ilişkisiyle
sömürüyle nefretle dolduran
bizlerin, sayesinde saf kalmakta mümkün olmuyor! Yaşarken
yönetenlerin bizi
umursamaz tavırları, gün gibi aşikâr
iken, ilgi alaka gösteriyormuş gibi tavır içinde olmalarına rağmen,
gerekli olursa gerek duyarsak ilgileniriz tavrı galiba zor değişecek!
İşte
bu da bizlere yeterli olmuyor, zaten bunca eksikliğimize
rağmen
onlardan yüreğimizi
soğutacak
bir şeyler
beklerken, galiba bu görev yine bize düşecek, kendi işini
kendin görecen imkânın varsa
karşındakine de yardımcı olacaksın ki, belki bundan
sonra karşındakine
de kendi karşısındakine yardım ederek (bunu
umuyorum) bu ilgi alaka çoğalacak inşallah. İdeal
olan ekonomik yaşam için, elimizde geleni yapmak yine bize düşer
diye düşünüyorum.
Ekonomik ideal yaşam
için, elimizden geldiğince
çalışmakla, karşımızdaki işverenlerin
kazancın hepsi benim olsun mantığıyla,
az vermelerinin neticesinde, girdiğim bütün işlerde
patronlarla işverenle
bu konuda tartışarak
işten
ayrıldığımın sayısını hatırlamıyorum. Kendisi ideal
yaşamı yaşarken,
bizlerin bu ideal yaşama ulaşmaması için elinden geleni
yaparak, üç kuruş maaşla çalıştırmalarının her zaman karşısında olmuş
bu tartışmalarımla hep işsiz
kalmış, şöyle yüreğime su serpecek bir yaklaşımla kardeşim
senin de ideal olan yaşamı
yaşamak
hakkındır, sana verdiğim
ya da verilmesini istedikleri yani yönetenlerin kararıyla asgari ücretin, asgari değil
sürünme miktarı olduğundan,
ben sana bunun biraz daha fazla maaş vererek, ideal olana ulaşmanı istiyorum gel
fabrikam da ya da ofisimde çalış diyeni duymadım görmedim, acaba
görebilir miyiz? Ne dersiniz?
Bizdeki iş
gücü ya da işverenin
elinde bulunan rezerv (işlenmiş maden, emek gücü) dediğimiz
bizdeki emekle ya da işverene kazandırdıklarımızla meydan çıkan rezervin karşılığı
olan para, bir denge kavramı içinde dengeli paylaşımla olmadıktan sonra ideal yaşamaya
ulaşmamız mümkün görünmüyor. İki
karşıt gücün, birisi emek gücü
birisi işverenin
maden benim diyerek en fazla hak benim prensibiyle üstün yaşamak
ideal yaşamak
benim hakkımdır demesine, her zaman
karşı çıktım ve bu yolda
kavgalarım çok oldu. Tamam maden
senin işverensin
verdiğin
ile ideal olan en az yaşama şekli için verdiklerin
yetmiyor ki, gel yer değiştirelim sen işçi
ol, ben patron olayım, bana verdiğini sana vereyim on beş
gün idare edebilirsen
ben daha azını
vermene razıyım. İşte o zaman yanaşan hiç olmadı istikrarlı bir
dengeyi sağlayanı hiç görmedim belki vardır lakin o da bana/size
rast gelmedi!
İstikrarlı denge dediğim
bazı sarsıntılarda sallanılır lakin çemberin içinde sallantı durduğunda
çemberin içindesindir. Diğer
istikrarsız
haliyle en ufak bir sarsıntıdan çemberin içinden dışarıya atılarak çemberin dışında kalırsın. Bu dengeyi sağlamak
için dışarıdan müdahale edenin kazancı hep benim olsun iki ay
aç çalıştırayım, en azını vereyim
sonra dışarıya atayım nasılsa binlerce işsiz
var yine bir işçi bulurum, mantığıyla hareket etmek
tamamen ülkenin zararına ve insanın zararına bir hareket olur
ki, bunu savunalar bir gün bu savundukları çirkefin, içinde çıkamayacak bir
halde kalacak, son nefeslerinde nefes alırken bunca insanın hakkının kendisinde
o an son nefeste sorulup karşılığının çok çetin bir azap olduğunu
gördüğünde,
yüzbinlerce kez pişman olacak, kasaya yığdığı
milyarlar ı terk edip giderken eyvah dahi onu kurtaramayacaktır .Önemli olan
son andan önce bunun farkına varmak, bunu fark etmekte zor değil,
karşındaki insanı kendi
yerine koyarak bakacaksın insanı seveceksin değer kıymet vereceksin
vesselam.
Mehmet Aluç