Bazen Kelimeler Anlatmaktan
Yetersiz Kalır!
Yaşadığımız hayatı içinde
bulunduğumuz anı bazen kelimeler anlatmaktan yetersiz kalır, anlatınca ezilir
soluksuz kalır. İnsan hayatı dert kederle yoğrulmuş, farklı yaşantılar içinde
yoğrulurken yanıp pişerken bunu anlatmanın metin içerisinde söylenilen
kelimelerle, söylemler birbirinden farklı oluyor. Acıyı yazmakla, acıyı
yaşayanın çektiğini anlatmak, ancak yüzeysel olarak anlatımla onun gönlündeki
sızıyı anlatmaktan çok farklı oluyor. Yaraların açtığı olukla akan gözyaşının
açtığı olukların derinliğini anlatmaktan uzak, ancak akan gözyaşlarını
yazabiliriz sancısını ifade etmekten uzak halimizle. Keşke daha fazla anlam
yükleyerek onun acısını oradan alıp, başka bir yere yerleştirerek
uzaklaştırabilsek diye çırpına dururken, bir nebze acısını sızısını yazmaktan
öteye gitmez.
Onunla acılarının dünyasına yelken
açmak pek kolay olmasa da, yelkeninde bir kişilik yer olduğunda uzaktan bakarak,
gördüklerimizi hissimizi yazarız ancak. İnsanın kendine ait denizinde alanını
açarak genişletmesi çoğu zaman mümkün olmadığından, bunun için çaba içinde
olamayınca küçük dar alana sığmak pekte mümkün olmuyor, o nedenle gördüğümüzü
içimizdeki hislerin derece ve oktavıyla iniş çıkışının değeriyle yazabiliyoruz.
Onun dünyasında esen rüzgârın şiddetini ölçemesek te, esen rüzgârın şiddetini
yazabiliriz, savurup başka diyarlara savurduğunu, yanında beraber savrulamasak ta.
Yazarken yaşanılmış olana hazır
kıta bekleyen bir nefer gibi yazarız, hislerimizin eşliğinde, alışılmışın
dışına çıkarak gece gündüz yazarak, onun halini anlatırken elbette yanarız onun
kadar olmasa da yanarız. İnsan kafasını salladıkça acı dert keder geçen bir şey
değildir, sabırla yol aldığımız ileride devası ile geçen hayatı anlatmak için
çabamız bazen yetmese de elden gelen derdini anlatarak, yanında olmaktı. Bir
çorba değil ki hayat, içine değişik çeşitli ürünleri katarak on çeşit üründen
bir çorba yapmak gibi değil elbette, yapacağımız onun yanında onun derdini
yazarken duyurmak onunla yanmaktır. Bazen sesimiz kısık bazen gür çıkarak, bu
hayatta insanla yol almaktır hayat bu böyledir.
Bazen temposu yüksek koşmak, bazen
nefes nefese kalarak yolda durmak, tebessümlerimizi yitirmeden yazmaktır her ne
kadar her zaman istenilen sonucu vermese de, geride enkaza dair izleri silmek,
altında kalana koşmak yarasını sarmaktır yazmaktır vesselam, selamlarımla.
Mehmet Aluç