Ömrün yarısı gitti aşk diye diye…

Geri kalan yarısı da gidecek aşk diye diye…

Bu nasıl bir hissiyat ki durulmuyor bir saniye, azalmıyor öylesine?

Bu kimden hediye? Kimden sirayet etti yüreğime, kimden miras kaldı, kimden beddua oldu, kimden düştü bu ateş parçası canıma?

İstifham oldu bana? Soru var cevap yok!

Eş anlamlı oldu da ardı sıra anlatım bozukluğu oldu bana! Alın yazısı mı, kader mi, yazgı mı?

Ezgi mi, üzgü mü, vurgu mu?


Aşk canın yongası… Ruhun parafı, ömrün yaşanmış ve kazık yenilmiş tarafı, mağlup… Kabul et ya da etme, vaziyet ayan beyan böyle!

Matlup olmak reddedilmeyi göze almaktır ilkin, sonra hesap kitap kabarır hicrandan dolayı, aşk iyi bir mağlubiyettir diyeceğim.

Asla kazanamamaktır.

Galibiyete hasret kalmaktır.

Kalbiyete mahkûm olmaktır.


Gelen aşka gelsin değil mi? Aşka gelen çekilir!

Her türlü bela musibet itina ile def edilir.

Aşk meşk süpürülür öyle bir çırpıda!

Yüreğimizdeki çerezleri boşaltalım geceye.

Kusalım içimizdeki bulantıyı.

Akıtalım yüreğimizde apse yapan irini, dikenleyelim, iğneleyelim, sıkalım ümüğüne kadar yüreğimizi, akıtalım zehri dışarı, rahatlatalım kalbi.


Gece yarısı gece yarası gibi, sensizlik yarasa gibi ama işe yaramıyor!

Saat 12’yi vuruyor, yalnızlık beni gösteriyor.

Hüzün beni vuruyor, saat sensizliği gösteriyor.

Nüksediyor sensizlik, müzminleşiyor çırpındığım hâl bende, çırpına çırpına yalnızlık çekiyorum. Bata çıka yaşıyorum seni.

Etraf zifiri, sokaklar lambaları da yanmıyor, yıldızlarım da yok, ayım da! Sayım çok ama!

Sayayım bakalım koyunları da uyuyayım bir an önce!

Ama koyunlar nerede?

Onlar da yok!

Kocaman bir yokluğun içinde halim bombok!


İkiye bölünmüş her şey…

Gün, ay, ben, sen… En çok da ben sen… Ne kadar da var bunlar böyle ortalıkta. Her cümleye sinmiş her manaya ilişmiş. Güzelim biz nerede kalmış? Biz rafa kalkmış anlaşılan, safa durmuş sen ben…

Sen ben git, biz gel diye çocukça oynuyorum kendimle!

Olmayacağını bile bile lades diyorum.

Aklımdasın diyorum.


Kalbin yarısı ya da yarası…

Başın belası aşkın kurası…

Hüzün bütün halinde bir lokma gibi boğazımda düğümleniyor.

Ham bir yemek gibi oturmuş yüreğime adeta!

Parkemi alıyorum üzerime, külahımı takıyorum, parmakları kesik eldivenimi… Postalımı giyiyorum. Karanlığa doğru yürüyorum. Dışarısı ayaz, dışarısı buz… Kendimi dahi göremeyeceğim karanlığa dalıyorum. Hislerim donsun istiyorum.

İn cin top oynuyor ve ben volta atıyorum yokluğuna. Dibini buluyorum yalnızlığın.

Kaybediyorum seni beni…

Yokluğunda buluyorum bizi…

 

( Aşk Mağlubiyettir başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 23.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.