Beni Yalnız Bırakın!


Bilmem nerden başlayıp, kime nasıl anlatsam 
Târifi dile çile birşeyler başka bugün. 
Yâd ederek mâzinin kulağını çınlatsam 
Çöker gönül sarayım, gam dolar köşke bugün. 

Ne varsa düne ait, değişmiş artık tadı 
Vefâ, cömertlik, dostluk kaşlarını çatıyor. 
En güzel hasletlerin kırık kolu kanadı 
Her geçen gün, özlemle, geçmişi aratıyor. 

Yük olmuş çehrelere bir lahzâ gülümsemek 
Kime dokunsan dertli; göz selini salıyor. 
Dile zül müdür, nedir, dosta "merhaba" demek? 
Uzanan el çoğu kez karşılıksız kalıyor. 

Farkımız vardı oysa, onca farklı milletten 
Paylaştıkça artardı, neşemiz, sevincimiz. 
Fersah fersah kaçardık küslük denen illetten 
Mevsim kış olsa dâhi, üşümezdi içimiz. 

Her hedef bize yakın, renkli idi düşümüz 
Sadâkatin, mertliğin kitabını yazardık. 
Dostluğumuz doyumsuz, içtendi gülüşümüz 
Umut ile bir olur, ye’se mezar kazardık. 

Bilmem ki nedir bizi, bizden alıp götüren 
Üvey bir evlat gibi, yâdellere bırakan? 
Yoksa bir tek ben miyim, umudunu yitiren? 
Âh edip, iç çekerek her gün ufu
ğ
a bakan? 

Ne zaman meltem esse mâziden serin serin 
Anlarım ki dil âh’a, mendilim göze yakın. 
Vakit yine o vakit! Yaram derin mi derin 
Söndürün lambaları, beni yalnız bırakın…
 

Mecit Aktürk

( Beni Yalnız Bırakın! başlıklı yazı Mecit Aktürk tarafından 22.04.2014 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.