Ilık bir Nisan gününde, Akdeniz kırkikindilerinin arifesinde dünyaya açtı gözlerini.

İdealist bir öğretmen olan babasının, heyecandan titreyen dudaklarındaki gülücük;"yeni doğan" ın tüm enerjisini muştuluyordu Toros eteklerine.

Güneş yeni ısıtmaya başlamıştı. Çimenler yeni halaya durmuş, Çiğdemler yeni kuşatmaya başlamıştı çiğli tepeleri. Akdeniz in muhteşem doğasında maviler yeşillerle eşsiz valslerine anbean randevulaşıyorken; güneşin her sabah aydınlattığı gibi doğayı; bebek de yürekleri ısıtmaya başlıyordu yeni yuvasında.

Baba okuldan eve heyecanla dönüyor, abi yeni geleni tanımaya çalışıyor, anne bildiği tüm ninnileri bebeğin kulağına söylüyordu:

"Ninni desem dağlar uyur
Dağlarda laleler büyür
Benim kuzum şimdi uyur
Ninni kuzum ninni yavrum"

Huzurlu yuvalarının içinde yeşeren ve serpilip büyüyen bu nadide çiçek; yüreği Akdeniz asudeliğinde, yüzü Toros çiçeklerinin güzelliğindeydi.

"Öğretmen kızı" seviliyordu mahalleliler ve komşular tarafından da. Özenle yetiştirilen evcil bir "yaban çiçeğiydi" o.Yüreğine, duyduğu tüm dalga sesleri, rüzgâr fısıltıları, kuş şakımaları ve çiçek resimleri işlendi, nakşedildi.

Çevresine sevecen gülüşlerle yaklaşan, bu haliyle insanlara bir "kalp" taşıdıklarını düşündüren ve görüp tanıdığı herkese kendisini sevdiren bu sevimli kız çocuğu; giderek güzelleşen, güzelleştikçe "gönül çelen" bir sevda melikesine dönüşüyordu.

Kulaklarına gelen ikinci şiir türü, kendisine yazılan "sevda" şiirleri ve serenatlardı.

"Akseki Şahinler Lisesi"'nin hodbin ve güzel öğrencisi sadece akranı öğrencilerin değil, öğretmenlerin de ilgi odağıydı. Derslerine giren öğretmenler de meslektaşları olan babasından istemeye geliyorlardı onu. Edebiyat öğretmeniyle evlendirmelerinden güç vazgeçirmişti ailesini.

Ve ilk şiirlerini o dönem yazmaya başlamıştı. Gündüz yaşam dolu gülüşüyle çevresini aydınlatan "gül güzeli" nin gece, hıçkırıklara boğulan "gölge" lenmelerini kim, nerden bilecekti ki?

Hasreti tanımlıyordu ilk şiirleri. Annesine, babasına, yuvasına duyduğu hasretti bu. Öyle alışıktı ki babasının kendisini sarıp sarmalayan sevgi sözcüklerine, onlarsız geçen her gün tanımadığı ve mutlu olmadığı bir diyarda hissediyordu kendisini. Babasını çok seviyordu.

Mektupları bir bir ateşe veriyordu Gölge çiçeği. Kendisine duyulan aşk ateşiyle yazılan mektupları. O ise henüz aşkın yakıcılığına tanık değildi. İlk ateş cemreleşmemişti henüz, baharlara teşne yüreğinde.

Liseyi bitirdiğinde ardı arkası kesilmeyen talipler karşıladı onu. O ise okuyacaktı, kararlıydı. Şiirleri yerel matbuatta boy gösteren bir "edebiyat öğretmeni" olacaktı.

Babasının öğretmenlik idealizmiyle annesinin lirik ninnilerini harmanlayacak, onlardan harika şiirler çıkaracaktı.

Ama olmadı.

Yüreğinin isyanıyla açığa çıkan ilk "asi" şiirler yazılmaya başladı böylece. Kendisini istemeye gelenlere direnme gücünü de yitiriyordu yavaş yavaş. Kariyer hayallerini, öğretmenlik hevesini yitirme, onlarla vedalaşma anlamına gelen evliliğini bu dönemde yaptı.

Tarihler 1995 i gösteriyordu.

Yüreğinde kıvılcımlanıp duran "aşk cemresi" ne adres olarak yuvası gösteriliyordu.

Ve aşk gölge çiçeğinde "Özay Kerim", "Hasan Özkan" adlarıyla yeniden vücut buluyordu. * *

Mutluluğu yazmak olan birisi O.

Güldüğünde gözleri kaybolan, kaybolduğunda kim bilir hangi iklimin etkisiyle çiçeklenen

Ve hangi hoyrat rüzgârla "gölge" lendiği belleklere henüz "sır" olan birisi,

Yazdığında yüreğinin MR ını görebileceğimiz birisi O; şeffaf ve yalın.

Aortlarında duygusal sözcükler fışkıran birisi

Henüz 17 Sinde bir yüreğin "yarı yol" olgunluğuna erişmesi,

Bir Toros Güzeli O

Bir "ebedi gelin",

O Ayşe Duran,

Yani, bize yazdıklarını yüreğimizin gizli gülümsemeleriyle "OKUDAN".




Yasemin Çoban ve Silent Poet


NOT: Ayşe ablayı çocukluğundan beri tanıyan kişiler olarak bir de bizden dinleyin istedik. Fedai Güven Bey de çok güzel anlatmış Bir Aileyiz 7 de. Onun da yüreğine sağlık diyoruz.

( O Bir Gölge Çiçeği ( Ayşe Duran ) başlıklı yazı yasemin-coba tarafından 3.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.