ELMAYA DÜŞEN İZ
Kalbimin buzdan ellerinden
Pandoramın kutusu,
Tozu dumana katarak  savruluyordu.
Belli ki  bir rüyanın koynundan
Zar gibi soyulan bedenleri,
Acıyla toprağı öpüyordu.
Serapların fırçalarından,
Cidde çöllerinin özlemlerine,
Yarım kalan serenadları,
Karabiber tanelerini
Acının rengine asarken,
Susuz kalan susayışlarını
Yetim gözlü nakışlarına,
Tespih tanesi gibi diziyordu.

Ay , zeytin dallarından,
Hurma yapraklarının arasından,
Bir duvak bakışı  gamzelerini çiçeklerken,
Adem' in bedeninde mayalanan ruhu,
İlk muştularına,
İkinci buluşmalar ekliyordu.
Dalgaların üstünde,
Çocuğunu uyutan köpükler,
İki ucu kıldan mesafeleri bağlıyordu,

Sabah vakitlerine,
Gece çilelerine,
Mevsimi gelmeyen,
Kısa saçlı yağmurlarına,
Çölde üşüyen Havva' nın
Ayakları dolanırken,
Kum fırtınalarına,
Saçlarının selleri  takılıyordu.

Cennetin lambaları 
Birbir sönerken,
Elmaya düşen iz,
Dünya lambasının
Düğmesine uzanıyordu,
Kadının sırlı aynasında,
Suları koklayan dudakları
Ayinleri emzirirken,
Büyüyordu ayinler,
Büyütüyordu Adem' i.

Havva yankı,
Havva gölge,
Sesi kısık armonikaları,
Ateşe sınanmak için düşen,
Bir avuç yüz,
Tunçtan mutluluğa gebe
Yokluk rüzgarları,
Ben bozkırlarından,
Sen olmaya,
Yeniden doğmak için
Sekeratın terine,
Bir nefes boyu uzanıyordu. Süheyla Altinkaya Turan.
( Elmaya Düşen İz başlıklı yazı Suheyla tarafından 12.10.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.