Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde Bilge Söğüt’ün yaşadığı büyük bir orman varmış. Bilge Söğüt güngörmüş bir ağaçmış. Yaşı da epey ilerlemiş. Ormandaki canlıların hepsi de büyüklüğünden dolayı ona saygı duyarlarmış. Ama saygıları sadece yaşına değilmiş. Adı gibi gerçekten bilgeymiş. Hem de çok yardım severmiş. Birçok hayvanı gövdesinde barındırmış. Onlara sıcak bir yuva olmuş.
İşte bir gün bu ormanda büyük bir fırtına çıkmış. Uuuuuu diye esiyormuş. Kaçık Fırtına kaşlarını çatmış. Önüne çıkanı uçuruyor, zavallı ağaçları da deviriyormuş. Bu sırada mavi bir tavşan, fırtınadan kurtulmaya çalışıyormuş. Kaçık Fırtına onu tam uçuracakmış ki, birden Bilge Söğüt’ün kolu zavallı tavşanı havada yakalamış. Onu gövdesinin boşluğuna bırakmış.
Kaçık Fırtına; “Hey bilge bilgeliğini bil, niçin eğlenceme mani oldun? Şimdi seni de yere sereyim de aklın başına gelsin, demiş.”
Bilgelik olgunluk demekmiş. Bunun için de kibirli fırtınaya hiç kızmamış. Gövdesinde titreyen tavşanın, yumuşacık tüylerini okşamış. “Korkma benim tatlı bebeğim,” demiş. Sonra karşısındaki kaçık fırtınaya sakin bir şekilde seslenmiş;
“Niye böyle kızgın kızgın esersin? Zavallıların boynunu bükersin,” demiş.
Kaçık fırtına sırıtmış bu söze sonra da; “Ben güçlüyüm, kuvvetliyim, ormanların kralı benim ben,” demiş.
Bu şarlatana haddini bildirmek için Bilge Söğüt hemen bir oyun düşünmüş. Kaçık Fırtınaya şöyle demiş; “Benimle mücadele eder misin? Bak ben yaşlı ve güçsüzüm. Gel hadi benimle de eğlen,” demiş.
Kaçık Fırtına “Ha ha ha ha” diye kahkaha atmış. Nerdeyse göbeği çatlayacakmış. “Seninle mi yaşlı bunak ha, seninle mi mücadele edeceğim. Üf desem parçalarım seni,” demiş. Bilge söğüt yine sakinmiş. Ona; “Olsun parçalarsan kurtulursun. Böylece eğlencene devam edersin,”demiş.
Bilgenin ciddi olduğunu anlayınca, “Nasıl bir mücadele istersin, sen seç bakalım yaşlı söğüt,” demiş.
Bilge mavi tavşanı çıkarmış, sonrada Kaçık Fırtınaya dönerek; “Bir nefeste şu gövdemden girip, üst dallarımdan çıkabilir misin?” demiş.
Kaçık alaycı gözlerle bakmış; “Senin dallarını kıracağım,” demiş. önce derin bir nefes almış. Sonra da hızlı bir şekilde yaşlı bilgenin gövdesine girmiş. Ama birden gözleri kararmış, nereye gideceğini şaşırmış. Çünkü Bilge Söğüt’ün bedeninde birçok yol varmış. Güçlü nefesi küçük parçalara dağılmış.
Bilge söğüt gövdesindeki giriş boşluğunu hemen kapatıvermiş. Kaçık Fırtına, Bilge Söğüt’ün yaşlı bedeninde esir olmuş.
Bu sefer alaycı sözlerle Bilge; “Hadi parçala bakalım kaçık,” demiş. “Nasıl yerin rahat mı söyle bakalım.”
Kaçık Fırtına oyuna geldiğini anlamış. Bilgenin güçsüz bedeni o yıkıp deviren güçlü nefesini yenmişti.
Bilge, “Bak bana ukala fırtına” demiş. “İnsan gücüne, değil aklına bakmalı. Bundan da önemlisi sevmesini bilmeli. Şimdi seni serbest bırakacağım. Ancak yaptığın hasarı düzelteceksin, demiş.
Bilge Söğüt’ün bu uyarısı, Kaçık Fırtınayı büyüklük uykusundan uyandırmış. “Söz bundan sonra iyi olacağım. Hiç kimseyi kırmayacağım, demiş.
Sonra kurtulunca Bilge’nin gövdesinden, Mavi Tavşan’ı sırtına almış. Onu ta yuvasına kadar götürmüş. Yavruları anne tavşanı görünce, sevinçle sarılmışlar mavi tüylere. Sonra da huzur içinde uykuya dalmışlar.
Gökten üç elma düşmüş. Birisi, öğretmenlere, diğeri öğrenenlere üçüncüsü de u masalı okuyanlara
Annem için Allahım Babam için Alahım Senin bana verdiği Her şey için Alahım Şu güzel çiçek için, Uçan kelebek için,Yediğim ekmek için,Sanaşükür ALLAHIM Bembeyaz karlar için, Kırmızı narlar için, Yeşil baharlar için, Sana şükür, Allahım
( Bilge Söğüt başlıklı yazı SeyitAhmetUzun tarafından 14.03.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.