sonbahar yaprakları gibi bir bir dökülüyor
gecenin en karanlık vaktine
isyan…
çığlık…
cinnetler…
hiçbir şey değişmiyor
her şeyle her…
hiçbir şeyle hiç arasında…
bir tek ben varım.
ateş kokusu taşıyor eylül geceleri
güz yapraklarının kıvranarak düştüğü sonsuzluklardan
yalnızlık sızıyor üstüme sicim sicim
her cihetten …
geçmişe beyhude zamanlar bırakıyorum.
yüreğime bıçak gibi saplanan
koyu mavi
buhran fırtınaları…
ruhumu avuçlayan isyan kasırgaları…
içimde ki özlemlerin tek sebebi
sureti leylaya benzer damla ağırlığınca
gizli gizli hüzün çağlıyor yağmur
vurup düşüyor pencereye
mavi,
yeşil,
sarı
mor….
yalınayak, bir kadının eli örtüyor üzerimi
sonrası ölüm sessizliği…
redfer