BÖYLE  BİR  KADIN  İNSANI  TAM  ORTASINDAN  ÇATIR ÇATIR  ÇATLATMAZ  MI  SİZCE  DE ? 


Maalesef  yolum  oldukça  uzundu  ve  metrobüste  oturacak  başka  bir  yer  yoktu.  Zaten  o  gün  oturacak yerin olması  da bir  mucizeydi.  Evet,  Maalesef   ellili  yaşlarda  olan  şişman  bayan  ve  ben  yaşlardaki  herifin  arkasındaki  bir  kişilik  boş  yere  oturdum. Daha  doğrusu  oturmak  mecburiyetinde  kaldım. 

Şimdi  denilebilir  ki  '' Yahu !  Bir  buçuk  saat  yolculuk  yapacaksın ve  sen  oturacak  yer  bulmuşsun.  Daha  Allahtan belanı  mı  arıyorsun da  ''Maalesef''  diyorsun?''

İlk  bakışta  haklı  olabilirsiniz  o  zaman  buyrun  bu  ikilinin konuşmalarına  dahil  olalım  biz  de.  Neden  maalesef  dediğimi ancak  böyle  anlarsınız

-Rüya'cığım !  Biraz  yavaş  konuşalım  olmazsa  ha?  Bak  millet  rahatsız  oldu.
-Amaaaan  sen  de  Samet.  Kim  rahatsız olabilir  ki  herkes  kendi   havasında.  Kimsenin  bizi  salladığı  yok.
-Yok  ama  öyle  deme.  Bak,  arkamızdaki  ihtiyar  rahatsız  oldu  galiba.  Saldırmaya  hazır  pitbul   gibi  bakıyor.

Efendim,  söylemeye  gerek  yok.  Pitbul  köpeğine  benzetilen  benim.  Aslında  işin  bu  kısmına  da  pek  itirazım  yok  zira  pek  çok  dostum  özellikle  Ramazan  aylarında,  iftar öncesi   o  son  bir  iki  saat  içinde  pitbula  dönüştüğümü  söylerler  hep.  Asıl  kızdığım  konu  kafasında  saç  kalmamış  bir  dekolte  kafanın  bana  ''  İhtiyar ''  demesiydi.  Tam  herife  ''  İhtiyar  sana benzer''  Diyecektim,  kadın atıldı:

-Bey  amca,  konuşmalarımızdan  rahatsız  oluyor  musun?

Öfkeyle   ama  kısaca  cevap  verdim:

-Evet.

-Cidden  rahatsız  oluyor  musun?

-Ne  demek  cidden  rahatsız  oluyor  musun?  

-Soruma  soruyla  karşılık  verme.  Cidden rahatsız  oluyor  musun  sen  onu  söyle.

-Pardon  hanımefendi.  Size ciddi  ciddi  rahatsız  olduğumu  kanıtlamak  için  ne  yapmam  gerekiyor?

-Kaçamak  cevap  veriyorsun.  Adam  gibi  ''  Rahatsız  oluyorum.''  veya  ''Hayır,  rahatsız  olmuyorum''  desen  dilin  mi  aşınır?

Allahım,  Ya  Rabbim,  resmen  çatmıştım  belaya.   

-Bakın  hanımefendi.  Bir  insan  rahatsız  olduğunu  daha  nasıl  anlatır  bilemiyorum.

-Gayet  kolay.  ''Rahatsız  oluyorum''der,  olur  biter.  Bu  kadar  basit  bir  şeyi  neden  bunca  yokuşa  sürüyorsunuz  ki?

Yahu    kadın  resmen  ''  Gel  beni  boğ''  Diyor  ama  yanında  Samet  olacak  sünepe  var. Ona  pek  erkek  denemez  ya  yine  de  bir erkeğin  yanında kadına  el  kalkmaz.  Hoş  kadına  hiç  bir  halde  el kalkmaz  ama  bu  tamamen  başka  bir  şey...

Kadına  bir  şey  yapamayacağım  besbelliydi. Yanında  Samet  olmasaydı  da  farketmezdi. Kadın  beni  silindir  gibi  ezer  geçerdi. Resmen  yer,  kemiklerimi  de  kürdan  niyetine  kullanırdı.

Umutla  Samet'e  baktım  ''  Kurtar  beni  Samet.  Al  şu  kadını  başımdan''  Dercesine  ama  Samet bir  kaç saniyeliğine  de  olsa  rahatlamış  olmanın  huzuruyla  hiç  mi  hiç  oralı  değildi. Rüya'yı  saracak  bir  kafa  bulmuş,  kendi  kafasını  kurtarmıştı.  Böyle  bir  fırsatı  bir  daha  kim  bilir  nerede  ne  zaman  yakalardı?  Nitekim  kafasını  cama  dayayıp  dışarıyı  seyretmeye  başladı  sanki  manzarayı hayatında  ilk  kez  görüyormuş  gibi.

Ne  yapıp  edip  bu  Rüya  denen  kadını  tekrar  Samet'e musallat  etmeliydim.  Aksi  takdirde- bir taraftan da  iftara  sadece  iki  saat  kalmış  olması  hasebiyle-  ben  bu  kadını  her  an  öldürebilirdim. Yani  bu  kadın  o  Ramazan  aylarında  zincire  vurulmuş  olan  şeytanları  bile  çıldırtırdı  da  o  şeytanlar  tüm  zincirlerini  kırarlardı.  Öylesine  bir  afetti.

-Bakın  hanımefendi.  Rahatsız  oluyorum.  Gayet  kolay  rahatsız  oluyorum.  Ben  zaten  gayet  kolay  rahatsız  olurum.  Gayet  kolay  rahatsız  olunca  da  gayet  kolay  zıvanadan  çıkarım.Gayet  kolay  zıvanadan  çıkınca  da  yer  demir  gök  bakır...  Bilmem  anlatabildim  mi?  Hem  siz  benimle  uğraşacağınıza  yanınızdaki  beyefendiye  dışarıyı  anlatsanıza.  Bakın  sanki  hayatında  ilk  kez  görüyormuş  gibi  dışarıyı  seyrediyor.  Ona  anlatın,  mesela  şu  anda  Darülacezenin  önündeyiz.  Ona  Darülacezeyi  anlatın.

Kadın,  yanındaki  sünepeye  baktı.  Sonra  hışımla  önce  bana  sonra  ona  seslendi.

-Bey amca!  Bu  köpek  var  ya  bu  köpek...  Yine  Merdane  karısını  düşünüyor.  Ne  zaman  onu  düşünse  işte  böyle  kafasını  cama  dayar, dalar  hayallere.- Yine  Merdane'yi  düşünüyorsun  değil  mi? 

Merdane  kimdi,  Samet'le  ilgisi  neydi  hiç  mi  hiç  umurumda  değildi.  Madem ki  Rüya'nın  ilgisi  tekrar  Samet'e  dönmüştü  o  halde  yaşasındı  o  Merdane...Her  kim  ise  artık.

Samet,  gözlerini camdan  tekrar  Rüya'ya  çevirdi.

-Merdane  değil,  Ferdane...

-Bana  o  karıyı  savunma.

-Yahu  ne  savunması?  Sadece  kadının  adının  Merdane  değil,  Ferdane  olduğunu  söylüyorum.  Bunun  savunmayla ne  alakası  var?  

-Sen  o  karıyla  konuşuyor  musun  yine?

-Hayır

-Cidden  konuşmuyor  musun?

-Ekmek  musaf  çarpsın  ki,  iki  gözüm  önüme  aksın  ki,  nâna  kör  bakayım  ki  konuşmuyorum.

-Sahiden  konuşmuyorsun  yani?

-Konuşmadığıma  dair  savcılıktan  sabıka  kaydı  da  getireyim  mi?

-Sabıka  kaydı  filan  istemem.  Sen  bana  adam  gibi  cevap  ver.  Merdane  karısıyla  konuşuyor  musun  konuşmuyor  musun?

-Yahu  konuşmuyorum  dedim  ya?

-Essahtan  konuşmuyorsun  yani?

-Essahtan  konuşmuyorum.

-Yani  mahsustan  ''  Konuşmuyorum''  demiyorsun  öyle  mi?

Samet'in  de  şalterler  attı  sonunda.

-Konuşuyorum  ulan.  Konuşuyorum.  Al  işte  hoşuna  gitti mi?

-  Benim  ne  hoşuma  gidecek?  Asıl  senin  ağzın  kulaklarına  vardı. 

-Benim  ağzım  da  kulaklarım  da  olması  gereken  yerlerde. 

-Cidden  mi?  

-Hırrrrrrrr

-Hırlama  bana.  Hırlama  bana.  

Samet  çaresiz  yine  beni  işaret  etti

- Bak,  amca  rahatsız  oluyor  konuşmalarımızdan. 

''Amca  senin  babandır''  Diye  cevap verecektim  ama  daha  büyük  bir  tehlike  vardı:  Rüya...Telaşla  atıldım.

-Yok  yok.  Vallahi  rahatsız  filan  filan  olmadım.  Devam  edin  siz.

Rüya  kafasını  çevirerek  sordu:

-Gerçekten  rahatsız  olmadın  değil  mi  amca?

Ah  ulan  ahhhh.  Metrobüs  duraklarında  yığınla  polis  olmasaydı  da  benim  on  dörtlüyü  belime  sokmuş  olsaydım...  Şerefsizim  bir  şarjör  kurşunu  şu  kadının  ağzına  sıkmakta  bir  an  tereddüt etmezdim. 

-Ne  münasebet  hanımefendi?  Bilakis  zevkten  dört  köşe  olmuş  vaziyette  hayretle  ve  haşmetle  zât-ı  âlinizi  ve yanınızdaki  bîçareyi  temaşa  etmekle  meşgulüm.

Rüya,  Samet'e  döndü.

-Amcanın  rahatsız  olduğu  filan  yokmuş.  Ali  ile  maça  gideceklermiş. Ali kimse  artık...

Sonra  devam  etti.

-Sen  şimdi  kaçamak  cevaplar  verip  konuyu gargaraya  getirmeyi bırak  da cevap  ver  bana.  O  Merdane  karısıyla  görüşüyor  musun  yine? 

Samet  patladı:

-Merdane  değil,  Ferdaneeeee. 

-Her  ne  halt  ise.  Sen  benim  soruma  cevap  ver. 

-Ne sormuştun  sen?

-İftara  ne  yaptın?

-Mecimek  çorbası,  Fırında  patatesli  tavuk,  pirinç  pilavı,  ayran.

-Ciddi misin? Gerçekten  de  mercimek  çorbası,  fırında  patatesli  tavuk,  pirinç pilavı  ve  ayran  mı  hazırladın  iftara?

Samet  sert  bir  sağ  kroşe  almış  boksör  gibi  sendeledi.

-Ne  hazırlamam  gerekiyordu  seni  inandırmak  için?

- Yani  ciddi  ciddi  bunları  hazırladın  öyle  mi?  Torun  nasıl?  Büyüyor  mu  bıcırık?

Samet  artık  nakavt  olmuştu.  Tabii  ki  ben  de.  

-Büyüyor maşalllah.  Alltan  iki  dişi  çıktı.

-Sahi  mi?  Gerçekten  de  alttan  iki  dişi  mi  çıktı?

Samet,  ciğerlerinde  kalan  son  nefesle  cevap  verdi:

-Yahu  madem  ki  benim  ciddi  ciddi  cevaplar  vermediğimi  düşünüyorsun  o  halde  niçin  sorup  duruyorsun?

İşte  bu  sorunun  cevabını  ben  de  çok  merak  ediyordum.  Tabii  ki  bu  arada  merek  ettiğim  bir  şey  daha  vardı:  Konu  nasıl  olmuş  da  Merdane'den,  pardon  Ferdane'den  iftarda yenecek  yemeklere,  oradan  da  torunun  alt  çenesinde  çıkan  iki  dişe  gelmişti?

-Hiç  bir  soruma  ciddi  cevap  vermiyorsun.  Ondan  olabilir  mi  acaba?

Samet'e  baktım.  Evet,  keldi,  çirkindi,  yaşlıydı,göbeği  vardı,  sünepenin  önde  gideniydi  ama hiç  kimse ona  yalancı  diyemezdi.  Gayet  de  ciddi  bir  adama  benziyordu.  Hem  bu  Rüya  denen  kadın  bana  da  ''  Ciddi  misin?''  Diye  sormuştu.  Bu  onda  bir  alışkanlık,  hatta tik  haline  gelmişti  anlaşılan.  Şeytan  dürttü...

-Hanımefendi.  Size  bir  soru  sorabilir  miyim?

Rüya,  başını  bana  doğru  döndürdü  ve  merakla  ''  Buyurun  sorun''  dedi.

-Siz  kaç  yaşındasınız?

-Otuz  beş.

İçimden  ''  Ohaaaa''  dedim doğal  olarak.

-Ciddi  misiniz?

-Beyefendi  size  yalan  borcum  mu  var?

Tam  taşı  gediğine  koymanın  zamanıydı.

-Hah..İşte  gerek  ben  gerek  Samet  Bey,  iki  saattir  size  bunu  anlatmaya  çalışıyoruz.  Bizim  size  yalan  borcumuz  mu  var?  

-Ay  gerçekten  ciddi  misiniz?  Bana  yalan  borcunuz  yok  mu  yani?

Yok  yok,  bu  kadını  acilen  itlaf  etmek  gerekiyordu.  Tam  patlamak  üzereydim  ki  Samet  atıldı.

-Of  Rüya  offff.  İnsanı  patlatırsın  vallahi.

-Gerçekten  mi?  Gerçekten  de  ben  insanı  patlatır  mıyım? 

Hani  Emel  Sayın'ın  söylediği  güzel  bir  şarkı  vardır: ''  Rüyalar  gerçek  olsa ''  Bu  Rüya  gerçekti  maalesef.  Ama Rüya  değil  tam  bir  kabustu.  Bir  karabasan...

Ve  maalesef  bu  hikaye  bu kadarcık  değildi.  Yaklaşık  bir  saat  kadar  daha  devam  etti.  Okuyucular  sıkılmasın  diye  hepsini  anlatmadım.  Gerisini  siz  tahayyül  edin  gayrı. 

RESİMLER:

1-  Rüya  ile  ilk  karşılaştığımız  anlarda  ben
2- Metrobüsten  indiğim  andaki  halim.



( Böyle Bir Kadın İnsanı Tam Ortasından Çatır Çatır Çatlatmaz Mı Sizce D başlıklı yazı Sami Biber tarafından 1.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.