Surelerin tadına özeniyorum acıyla kavrulduğum derken deyişler türetiyorum aciz varlığımda milat bildiklerime binaen.

 

Gün özürlü cüssemden çaldım madem geceyi, geceyi hem matem hep mahrem bilip sarıp sarmalıyorum yüreği.

 

Kuş bakışındayım şehrin.

 

İlahı adeta şiirlerin ben ise bir nokta kadar sıradan.

 

Zamansız ölümler peyda oluyor yanı başımda ve alıcı kuşlar rahmeti didikliyor.

 

İç bükey aksimde kâhinler sır pazarlıyor.

 

Kerametin nedametine; aşkın hacmine uygun söylemlerin peşine düşüyorum.

 

Teyakkuzda kim varsa…

 

Lal şiirler.

 

Yalan duygu tacirleri.

 

Zanlı muhit müdavimleri.

 

Aslında anlamsız ne ise ve anlam olmaya gelip de zulüm görmeye meyyal varlığımla ben içliğimle hiçliğimi kundaklayıp.

 

Köhne bir mizansen yine içimin mimarı.

 

Yavan satırlar peşime düşen.

 

Aşkın yorgunluğu çöküp de şehrin üstüne, hastane duvarlarına resimler çiziyor kader yüklü şehrin coğrafyası.

 

Haziranın gözüne mil çekilmiş ve şaibeli terziler şehri pamuklara sarmış ve acımla harmanlanıp aşkımla hidayete eriyorum.

 

Sevmeler pek bir sancılı/ymış, demenin minvalinde, gök gözlerinde annemin kurumaya müsait olmayan yaşlar beliriyor.

 

Ölmek, diyorum.

 

Ölmeliyim bir an evvel.

 

Şair ne diyor kim bilir ben bir şiiri daha şehit verirken şafak öncesi.

 

Gök gözlerinde sevdiklerimin; yaşlı niyazlarında kaderin yaşanmamış acılardan nasiplenmek akla zarar… diyorum ve gerisini getiremiyorum.

 

Beleş mezarlar pazarlıyor mezarlık bekçileri.

 

Nakşeden tabutların içi çift kişilik oysaki ölmesi gerekenler hep arkadan geliyor.

 

Ölümün soğukluğunda Haziran buz kesiyor yine aslıma uygun bir mizansen peşindeyken peşin hükümlü kader tutanağa ekliyor yanlı isyanlarımı.

 

Yorgunluğun kralı, diyen kim ise gönül koyuyorum.

 

Zanlıyım, zamansızım, zarar/sızım.

 

Sevgi doluyum içimde üreyenleri elimle öldürüp kendimi asarken boşluğa.

 

Bir lanet uyanıyor ansızın.

 

Bir bedel ödeniyor yerli yersiz.

 

Emellerden yokluğa geçiş yine asılsız gönüllerde yalan sevgiler tekeline almışken aşk meleğini.

 

Kara Meleğin istilasında şehir ve gece gözlü şeytan muteber yandaşları ile soluksuz ve canhıraş mücadele vermekte.

 

Masumiyetin şarkısı çalınmış, diyen ela gözlü bir çocuk ve maviden bozma gökyüzünde kara bulutlar fink atıyor.

 

Üflerken şehrin mumlarını, kazan kaldıran yürekte umuda dair bir tükeniş yaşanıyor ne de olsa yaşanmamışlığın telaşı yine beyitler ısmarladığım.

 

Hangi yara ise açık ara farkla büyüyen ve yeni yaralara sebebiyet veren.

 

Açık ara farkla daha da yanıyor canım: ne lanet ne yalan ne zulüm umurumda.

 

Zaman diyorum.

 

İhlâslı amel, diyor masumiyet.

 

Denmedik ne ise söyleniyor oysaki ben aç gözlüyüm: daha da sevmek varken hem de öyle böyle değil hani… ölmenin sırası mıydı?

 

Yalan mı, diyenlere inat avaz avaza bağırıyorum ve içimde kuluçkaya yatan kumrular dokuz doğuruyor ben her bağırıp da ümüğünü sıktığımda o pervasız ve yeknesak tükenişimle tümseklerde molalar veriyorum.

 

Büyüdüğü kadar yalnızmış insan… derken şehir yüklü şiir ve küçümen öykülerinden çaldığım o sihiri… devamını getiremiyorum.

 

Zararsız bir tebessüm diliyorum aslıma binaen gülümsemeyi şerh düşüyorum aslında kıt kanaat mutluluklar iken ilahı şehrin ben de acıların ilahında surelerle yıkıyorum ruhumu.

 

Ölemez…

 

Ölmemeli…

 

Kimlik derdimle iştigal iken kinaye yüklü bir söylemde pervazdaki yokluğum pervane oluyor umudun varlığına.

 

Koyu gece… demez olaydım.

 

Fırat’ın batısı; şehrin kuzeyi… aslımdan ayrıyım; dünüme de sadık.

 

Mizacımda ne yüklü isem.

 

Gönülde ne varsa eciş bücüş.

 

Yine aslıma rücu ettiğim.

 

Bir sureden doğan talihim; bir yokluktan taşan kimliğim.

 

Gök gözlerinde sevdiklerimin ben ela bir sancıyım.

 

Ela gözlerinde kaderin maviler ısmarlıyorum evrene ve en sevdiğim kim ise… gerisi gelmiyor işte.

 

 

 


( Ölümün Soğukluğunda Haziran... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 22.06.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.