Aslında okurların pek çoğunda genellikle bir "konuyu okumaya hazır oluş yoktur". Sanki gündelik aşinalığın içinde bir duygu seli okur gibi her yazıyı okumaya yöneliyorlar. Bu kez de açık yaz. Anlaşılır yaz. Halkın seviyesine göre yaz deniyor.


Bir okurun aşina olmadığı yazı tipine ve anlatım tipine yönelim yapması yanlış mı? Kesinlikle hayır. Yeter ki okur karşılaştığı eksikliğini anlaşılır yaz demek yerine eksikliğini ölçüştüğü noktayı ikameye hazır olsun. Üstelik te düşünce fikir yazıları ise fikir yazıları öyle duygusal yazılar okunur rahatlığında ve tatlılığında değildirler.


Başta sıkıcı eziyet vericidir. Yazı satır satır kim, kez düşüne düşüne tekrarlarla okunduğunda tadına doyum olmaz. Fikir yazısı tıpkı bir duygu yazısın keyfiyetine dönüşerek yeni bir keyfiyet ortaya koyar. Düşünce yazılarının konularına hazır olmayış okurdaki çok büyük eksikliktir. Hemen hiç tereddüt etmeden ön yargılarıyla konuya karşı koyarlar. Konuya karşı oluş yanlış değildi. Yanlış olan bilgi sahibi olmadan ön yargılı fikir sahibi olunmasının yanlışlığıydı.


Bu tür okurlar anlayamamayı bir anlama eleştirisi gibi ortaya koyarlar. O zamanda siz belli bir düzey olgunlaşmalarını beklemekten başka cevap verme gereği bile duymazsınız.  Gelelim ana konumuza.


Aslında erken dönem anlatıları içinde Abraham diye bir kişi adı yoktur. Yine Abraham sözü bir statüdür. Önceki bir durum içindeyken yeni bir durumla meşruiyet kazanmanın unvanı olan yetkedir.


Tıpkı Sargon, tıpkı Hamurabi söylemlerinin ilk başlarda bir kişi adı olmayıp ta, sosyo toplumsa statülü bir unvan olması gibidir. Sosyo toplumsa bir mevki, bir makam, saygınlık ve tüzel oluşla bir yetke, bir otorite ve bir irade kazanmasının genelce bir statüsüdür.


Örneğin; Sargon, Hamurabi, Abraham ve diğerleri ilahi kolektif sürece karşı yeni durumla yeni bir "hak edinmeyi" bir saygınlık oluşu, mülk sahipliğiyle otorite belirten tüzeli oluştur. “Parçalanan kolektif karakterler”, köleci sahipliği olan kişilere ve köleci ittifaklı yönetimin temsilcisine “ayrı ayrı bir özellik” gibi söylenmektedir.


Yani kendi öncesindeki kolektif tüzeyle oluşa karşın, kişi ünvanlı tüzel oluşu, vaz etmekti. Çoğunluğa mülksüz oluşu, çalışmayı, köleliği uygun görmekle kimi kişilere gani gani rızklar takdiri yapmanın mal mülk sahipliği olan bu tür beyanlar, kolektif güç oluşa karşın  "kişi ünvanlı sahipliğin tüzel" güç oluşuydu.


Mülkte çalışmaya ve işe talip olan, iş alan, borç alan emir alandı. Sahipliğin iradesine girendi. Bu çok güçlü bir çıkarımdı ve bu çok güçlü bir buluştu. Rızk takdiri işte bu basit ilke için uzun uzun düşünülüp birçok sınama yanılmalarını ortaya koymuştu. İşte bu süreçle kazanılan statülerden bahsedilirken sözcükler bir kişi adı olarak değil sahipliğin alanı içine kendisini baskı ve basınç eden genel bir kavramla bir önceki sürece nispetle söyleniyordu.


Yani Sargon, ilahi durumla meşru olanlara, ilahi durumla yasal olana karşı "El sar-ı kanun" olandı. Yani yasal firavundu, kanuni Kisra’ydı. Sahipliği olan egemendi. Konumuz olmadığı için konu etmeyeceğim diğer bir başka okunuşlar nedenle "El sar-ı kanu" zamanla Sargon olarak okunduğu gibi zamanla da kişi adı gibi anlaşılmakla kişi adı gibi söylenecekti.


Elbette daha sonra Sargon, Hamurabi ve Abraham adları kişi adları olacaktı. Yine aynı şekilde köleci sistem içinde bir dini (rahip) kral olan Hamurabi adı da kaynaklarda Ha-am-mu-ra-bi lu-gal" diye geçer. Hamurabi yazımına özellikle dikkat edilirse bir şeyler görülecektir.


Burada 1-haham (din adamı rahip) söylemi vardır. 2-Gal diyen kral söylemi vardır. 3-Yine sahipliği altındaki sürüsünü koruyan, esirgeyen Rab-bi ya da Rab olma söylemi vardır. 4- yine büyük demek olan LU gal "büyük kral" eş deyişle alemin kralı demeye gelen ve köleci birleşmeye izafeten olan söylemin çevreye yayılmanın kralı anlamına Lugal denen genel bir unvan olan tüze oluş ne kadar kişi adı oluyorsa; Sargon da Abraham da o kadar kişi adıydı.  Kolektif sahiplik kişi sahipli gal-kral oluyordu.


Abram ya da Avram adı (olası ki Aramdı-Aramiydi); Abraham ya da Avraham olmakla kolektif inşadan kopup biçimlenen yeni ve inanıcı, imanı olan monarşin yapı inşası olan El'e dek statüyle söylenip anlam edildi.


Neydi bu statü (ayrıcalık)? El Şadday’ın sahibi olan El "Senin adını artık Avram değil Abraham (Avraham) olacak diyordu. Çünkü monarşin durumdan sonra ortamda yeni bir oligarşin durum zuhur etmişti. Yeni duruma da yeni bir köleci iradeyle yeni bir unvan tayini, yapılmıştı.


"Çünkü" diyordu El; "çünkü ben seni halkların babası yaptım (tayin ettim)".  Abraham halkların babası deme unvanıydı.  Ve bu söylem genel tüzel itesi olan bir söylem olmakla ilk Abraham söylemi, ne kadar kişi adı olabilirdi ki? Tabii ki geçmiş yaşam ilişkileriyle bağı kopan söylemler içinde çok daha sonra kişilere de İbrahim denmiş olabilecekti.


Eğer biz Sargon, Hamurabi, Abraham vs. gibi sözcükleri başlangıç anlamıyla bilip ifade etmezsek, tarihi olan süreç ve bilgi ve tarihi seyir karartılır. Bilinmez olurla bu söylemler kutsal bir kült tapımına dönerler.


İlah örneğini genel unvan oluşla, genel isimin tüzeli oluşuyla konuyu ele alıp konu üzerinde yürüyelim. 1-İlahlar bir gruba göre ittifak eden karşı gruptu. 2-Bir grubun kendi içindeki üreten ilişkisinden ötürü o grup (ilahlar) o ürünün kolektif sahibiydi. 3-Kolektif sahiplik nedenle ilahlar kolektif irade sahibiydi. Karar verip karar alıyorlardı. 4-Bu nedenle ilahlar tarihte ilk gruplar arası teması başlatan ön ittifakın da yapıcılarıydı. 

( Abraham 1 başlıklı yazı Bayram KAYA tarafından 29.08.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.