KLOZETTE  NEFİS IZGARA

Selma  ile  tatile  çıkmanın  bir  eziyet  olduğunu  biliyordu  ama başka  da  çaresi  yoktu. On  senelik  eşine '' Biliyorum  sen  de  çok  yoruldun  ama  ben  bu  sene  tatile  sensiz  çıkmak istiyorum.  Sen  evde  oturarak  dinlen''  diyemezdi.

Demesine  diyemezdi  ama uzun  yolculuklarda  adeta  bir  yeme  içme  canavarına  dönüşen  Selma'ya  karşı  acil  önlemler  de  alması  gerekiyordu.  Yoksa  yolculuk  tam  bir  kabusa  dönebilirdi.

Sabahın ilk  ışıklarıyla  yola  çıkmışlardı.

Bülent  her  şeye  rağmen  çok  seviyordu  Selma'yı

-Ohhh  be.  Nihayet  tatil.  Biraz  da  biz  yaşayalım  değil  mi  hayatım?

Selma  ''  Haklısın  aşkım. Artık  gelsin  ızgaralar,  gitsin  haşlamalar ''  diye  cevapladı  bu  soruyu.  Bülent  bozulmuştu

- Ya güzelim !  Elin  karıları  '' Deniz,  güneş,  kum,  bronzlaşmak,  fit  olmaktan  bahseder  sen  '' Gelsin  ızgaralar,  gitsin  haşlamalar ''  diyorsun.  Ne  acayip  bir  kadınsın.

Selma  aldırmadı.

-Aman be  canikom.  Can  Boğazdan  gelir. Hem  ne  demişler?  ''  Bir  dirhem  et  bin  ayıp  örter''

Bülent  şöylece  bir  sürdü  karısını

-Kaç  bir  dirhem?  Yahu balinalara  dönmüşsün  adeta,  hâla  '' Bir  dirhem  et ''  diyorsun.

Selma  yine  aldırmadı.  Bir  eliyle  yarısını  evde  sabah  kahvaltısında  götürdüğü  bir  tepsi börekten  son  kalan  parçayı  da  ağzına  tıkarken  diğer eliyle  radyoyu  kurcaladı  ve  nihayet  aradığı  parçayı  buldu:  '' Tiridine  bandım,  bedava  mı  sandın,  para  verip  aldım''

- Aşkııımmm.  Şuralarda  bir  yerlerde  tiritçi  olsa  da  sabah  sabah tiridine  bansak  ne  güzel  olurdu  değil  mi?

Bülent  içinden  ''  Ya  Sabır ''  dedikten  sonra  sesini,  yumuşatarak  cevap  verdi: 

-Hayatım,  daha ağzındaki  börek  midene  inmeden  nasıl oluyor  da tirit  düşünebiliyorsun  şaşıyorum  sana.

Selma '' Böreğin  yeri  başka,  tiridin  yeri  başka ''  diye cevap  verince  Bülent  artık  ciddi  ciddi  karısının  midesinin  inek  işkembesi  gibi  bölüm  bölüm  olduğunu  düşünmeye  başladı.

Böyle konuşa  konuşa  aşağı  yukarı  yarım  saat  gitmişlerdi  ki  Selma  heyecanla  bağırdı:

-Durr  duurrr  duuurrrr. 

Bülent  sert  bir  fren  yaparak  durdu.  

-Ne  oldu  hayatım.  Bir  şey  mi  var?  Rahatsız mı  oldun?  

Selma  işaret  parmağı  ile  az  gerilerinde  kalan  bir  tabelayı  gösteriyordu.  Tabelada  ''  Durursan  sen  de  tok,  bende  tok,  durmazsan  sen  de  aç  ben  de  aç ''  yazıyordu.

-  Hemen  geri  dön.  Bak  adam  ne  yazmış.  Gariban  bir  vatandaşımızı  açlıktan  kurtaralım.  Hem  kendimiz  de  açlıktan  kurtulalım. 

Bülent  '' Allah  senin cezanı  versin  e  mi?  Ben  de  bir  şey  oldu  sandım''   dedikten  sonra  yola  devam  etti.  O  bir  tepsi  börek  bir  saatte  sindirilmiş  olamazdı.  Hayır  böyle  bir  şeye imkan  yoktu.

Selma  beş  dakika sonra  ''  Yahu  dur.  Bak  şurada  kokoreç  varmış''  dediğinde  Bülent  hemen  kıvrak  zekasıyla  cevapladı  ''  Hayatım  dikkatli  okumadın  galiba.  Adam  resmen  Bokoreç ''  yazmış.  Yenmez  o...

Yarım  saat  sonra  ''  Vay  Gardaşım ''  kahvaltı  salonunun  önünden  geçiyorlardı. Selma  ''  Bak  kardeşin  kahvaltı salonu  açmış.  Haydi  bir  hayırlı  uğurlu  olsun diyelim''  diyerek  Bülent'i  ikna  etmeye  çalıştıysa  da  Bülent  '' O  benim  kardeşim  değildir. Benim  kardeşimde  değil  böyle  bir  salon  açmak  bir  seyyar  nohutlu  pilav tezgahı açacak  para  bile yok. ''  diyerek  o  mekanı  da  solladı. Lakin  yol  boyunca  o  kadar  çok  vardı  ki  şunun  yeri,  bunun yeri  tabelalarıyla  gırtlağa  yönelik  mekanlar...

Az daha  ilerlediler.  Bu  sefer   karşılarına ''Ananın  Yeri''  diye  bir  yer  çıkmıştı.  Selma  atıldı  hemen ''  Bak.  Ananın  yeri.  Sen  seversin  ananın  yemeklerini.  Haydi  dur  da  şurada  midemizin  sesini   dindirelim  birazcık'' 

Bülent,  arabayı  durdurdu  ''  Sen  az bekle,  ben  mekana  bir  bakayım ''  dedi  ve  Selma'yı  arabada bırakarak  içeri  daldı.  Dalmasıyla  çıkması  da  bir  oldu.  ''  İçeride  yaşlı  bir  kokona  var.  Anamla  uzak  yakın  bir  ilgisi  yok.  Haydi  yolumuza  devam edelim ''  dedi.  

Bunu  da  atlatmıştı  Bülent  ama  konaklama  ve  dinlenme  tesislerinin  ardı  arkası  kesilecek  gibi  değildi. Çok  az  bir  ilerleme sonunda  karşılarına çıkan  tabela  insanda  bir  taraftan  ''  Mutlaka  buraya  girmeliyim ''  isteği  uyandırırken  öte  taraftan  '' Hiç  durma  bas  gaza ''  dedirtiyordu.  Çünkü  tabelada  '' Akıllı  ol  ciğerimi  ye ''  yazıyordu.

Canı  fena  halde  ciğer  çeken  Selma'yı  '' Hayatımda  hiç  insan  ciğeri  yemedim.  Şimdi  de  yemek  istemiyorum ''  diyerek  ancak  engelledi  Bülent. 

Ve  nihayet öğlen  olmuştu. Artık  Selma'yı  hiç  bir şey  engelleyemezdi.  Mutlaka  bir  yerlerde  durması  gerekiyordu. Ama  işin  doğrusu  gireceği  yerde  kazıklanmak  da  istemiyordu  Bülent. 

Selma  ''  Dur  artık  Bülent. Tatil  köyüne  gitmeden  beni  açlıktan  öldürmek  mi  istiyorsun? ''  Diye  mızıldanmaya  başladı.  Bülent  öfkeyle  ''  Bok  ye  e  mi  Selma''  dediği  anda  zınk diye  durmak  zorunda  kaldı.  Allah  bir  insanın  duasını  bu  kadar  mı  çabuk  kabul  ederdi?  

Gördükleri  tabela  Selma'nın  da  hayretten  ağzının  bir  karış  açık  kalmasına  sebep  olmuştu.  Çünkü  tabelada  ''  KLOZETTE NEFİS IZGARA ''  Yazıyordu.

Selma  atıldı: 

-  Hayatım  burada  kesin  duralım. Benim  çişim  geldi.  Senin  de  gelmiştir  mutlaka.  Klozet  üzerinde  ihtiyacımızı  karşılarken  bir  taraftan  da  ızgaramızı  yeriz.  Hem  böylece  vakit  kaybetmemiş  oluruz. 

Selma  Klozet  Izgarayı  klozet  üzerindeyken  yenen  bir  ızgara  sanmıştı. Mekana  girdiklerinde  gördükleri  şey  ise  oldukça  farklıydı. Izgara  bir  klozetin  üzerinde  yapılıyordu  resmen.  Aynen  resimdeki  gibi.   

Yurdum  insanının  bu  çılgın  buluşunu  ayakta  alkışlayarak  oturup  kemal-i  iştiha  ile klozet  ızgaraya  yumuldular.  Her  ne  kadar  Selma'ya  ''  Bok  ye ''  demiş  olsa  da  Bülent  de  söylediği  şeyin  tadına  bakmıştı  galiba...

NOT: Gerek  bu  yazımdaki klozet  ızgara  resmi  gerekse  ''  insanoğlu  ne b.k  yiyeceğini  şaşırdı ''  başlıklı  yazımdaki  hela  pasta  resmi  için  arkadaşım   Merve  Pekün'e  çok  çok  teşekkür  ederim. 

( Klozette Nefis Izgara başlıklı yazı Sami Biber tarafından 23.10.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.