Akşam lojmanların ışıkları renkli siluetteler. Sesler geliyor oralardan. İnsan sesleri. Kimileri balkonda.  Oturmuş demlediği çayını yudumluyor. Bir bardağın içinde kaşık sesi. “Çın çın çın.” Çayı karıştıran güzel ses çınlatıyor. Sivrisinek dolu etraf. İnsanların boynuna yapışıyor. Binaların arası esemat kokusu. Az sonra belediyenin mazotlu ilacı duman şeklinde pikaptan çevreye püskürtüyor. Birkaç çocuk dumanla oynaşmada. Anne babaları onları çağırıyor.
Parktaydılar. Çevrelenmiş bankta oturuyorlar.
Rıdvan “Amma sıcak yahu. Deniz memleketinin cilvesi. Sivrisinek ve sıcak geceler. Gece soğuk. Duş almadan uyunmuyor.”
Muhsin “Sabah vakti yok mu. Ben hep sabaha kadar uyanığım. Manzarayı kaçırmak hiçbir zaman istemem.”
Rıdvan konuşmaya başladı. “Bizim şehir ne güzel. Deniz yok ama dört bir tarafından sesliğin macerası giriyor. Ne Antalya’ya gitmek ister insan Ne İzmir’e. Manzaranın cilvesi sivrisinek ve sıcaklık. Bizim orada dört bucak şehre bakar. Yalan değil. Manzara gizli görülen bucaklardır. At koşturur gibi özgürce. Deniz şehri özgürlüğü plajlar. Denizi olmayan şehirlerde ise değme keyfimedir. Aya kadar boyu olan insana denize girmek kolay mı değil. Plaja adımını atar girer denize.”
Muhsin “Amma atıyorsun. Yolda gelirken araban hiç mazotta mı yakmayacak.”
Rıdvan “Senin sabah sefasına böylesi yaşantı küçük değil. İnsan yaşamasını bilmeli. Şehrin acısını çilesini yaşamalı. Değilse her şeye uzaksındır. Kurtuluş savaşını düşün. Topraklar kanla yıkandı. Yaşayanlar ölecek. Kanını akıtanlar yaşayacak. Yanlış anlama. Jilet çekip Müslümcü olma. Onların felsefesi farklı."
Rıdvan “Gelin basketbol oynayanlara katılalım.”
İki üç kişi basketbol oynuyordu. Muhsin Rıdvan ve arkadaşları beraber çoğaldılar. Takım kurdular. Oyun başladı.
Maçı seyredenler var. Beton basamakta oturuyorlar. Muhsin’in şansına potaya attığı her top giriyor.
Vakit hayli ilerlemişti. Muhsin ve arkadaşları. Parktan çıkmışlardı. Yolda konuşarak ilerliyorlardı. Bir evin önünde iki kız biri küçük. Top oynuyorlar.
Muhsin Genç kızı tanıdı. “Merhaba Canan. “dedi.
Canan “Pis geri zekalı.” Diye söylendi.
Rıdvan kahkaha attı. “Muhsin sen yanlış kişiyi seviyorsun. Bak Canan ağzının payını verdi.”
Muhsin “Canan bana kızdı ya kullanacağım bu çıkışı. Acı çekmeyeceğim bundan sonra.”
Mekana geldiklerinde tokalaştılar. Ayrıldılar. Muhsin sevgilisin evine doğru baktı. Odasının penceresinin ışığı yanıktı. Hemen dairesine çıktı. Oradan Canan’ı seyredebilirdi. Rıdvan’a iyi söylenmişti. Hazır cevabı hoşuna gitti. Tabi ki ona Cananı sevdiğini söylemek en büyük zaferdi. Hala aklındaydı. Canan'a ilk açıldığı gün onu ürkütmeden "Adın Canan mı?" diye sormuştu. Her şeyin ilki." diye söylendi.

Tuna M. Yaşar

( Her Şeyin İlki başlıklı yazı Tuna M.Yaşar tarafından 24.01.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.