Güzel Anadolu'muzun en güzel şehirlerinden olan kadim ve tarihi şehir Kayseri beni mest etmişti.Temiz ve düzgün caddeleri,sanayisi ve yemekleri çok güzeldi.Gesi bağları görülmeye değer harikulade bir yer...Nasip olursa yine gelip eni konu gezmek isterim.Babamla akşama doğru Hacı Nafiz amcanın dükkanına gittik...Selam ve hal hatır faslı bitmişti.

Masasının üstünde duran Kuranı Kerim dikkatimi çekti.Büyüklüğü ve kapağı dedemin okuduğu Kuranı kerime çok benziyordu.Babam çayını içtikten sonra ayağa kalkarak, cebinden çıkardığı mendili masanın üstüne koyarken;

-Babamın size hasseten selamını ve bu emaneti getirdim dedi.

O ara mendil açıldı ve içinde ki bıyık tellerinden biri masanın üzerine düştü.Babam telaşlandı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu.Kılı ararken eli ayağı birbirine dolandı, boncuk boncuk ter döktü. Babamın bu arama gayreti görülmeye değerdi.Hacı Nafiz amca,  durumu izliyor ve memnun yüz ifadesiyle babama bakıyordu.Babam kılı bulup mendilin içine koydu ve yerine oturdu.Rahatlamıştı.Hacı amca mendili dikkatlice alıp burnuna götürüp üç defa içine çekti, kokladı.

-Bu kokuya dünyaları değişmem dedi.

Bu hareketi hatırlıyordum.Dedemde aynısını yapmıştı.
Babam , bu seramoni sonrası, Hacı amcaya dönerek;

- Babam, bu mendili Hacıma ver ve İki yüz elli çift tosunu trene yükleyip göndersin dedi.

Hacı amca güldü ve başını onaylar vaziyette salladı.Mendili babama uzattı ve babacan tavırla;

- Bunu ahretlik gardaşıma ver ve deki;

-Senin dostluğun ve selamın başımın üstüne ve bir de deki ; bir kıl için kendinden geçen ve onu bulmak için yaş döken bir evlat yetiştirdiği için sana  sonsuz teşekkürler...

Tekrar çay istetti.Çayları içerken bizlere dönüp;

-Ticaret erbabı insanların olaylara bakışı, yorumu farklıdır. İnsanları bakışından, konuşmasından onun nasıl birisi olduğunu anlayışı tecrübeden gelir.Tecrübe yaşanmışlıktır ve çok önemlidir evlat.Bunu babanda çok iyi bilir.Onun sözlerini yabana atma, kendini geliştir ama geçmişini asla unutma. Dedi.

Bir kaç yere telefon açtı.Geleli üç gün olmuştu.Bizi en büyük ve lüks otelde misafir etmiş şehrin tarihi yerlerini gezdirmişti.Kayseri'nin hayvancılıkla uğraşan ne kadar iş yeri ve iş adamı varsa hepsini dolaştırdı.Sevkiyat hazırdı.Hayvanlar sayılıp  yük trenine bindirilmişti.Geriye dönüş yine trenle ve benim için yine zevkle geçecekti belliydi.Yalnız kafamı kurcalayan bu mendil ve kıl işini anlamamıştım.Trende vaktimiz bol olacak babama sorarım düşüncesiyle rahatlamıştım.

Erzurum'a gelirken yağan yağmurun doğaya  verdiği canlılığı trenin camına şakırdayarak vuruşu ile izlemek huzur veriyor insana.Kayseri'de geçirdiğim üç günü unutmam mümkün değil...Hacı Nafiz Amcanın bize yaptığı tasavvuf sohbetleri kulağımdan hiç gitmiyor. İki yüz elli çift tosunu üç gün gibi kısa sürede bulup trene yükleteceksin. Bir kuruş  para almadan göndereceksin.

Bütün bunları yapan  Hacı Nafiz amcayı düşünmeden edemiyorum.Dedemle olan bağları neydi? Bir mendilin içine konulan dört adet bıyık kılı neyi  simgeliyordu?Babama bir kaç defa sordum bilmediğini söyledi.Kendince yorumlar yaptı ama net bir şey söylemedi.Onların beraber üç defa Hacca gittiklerini bu gidişlerin onları birbirine bağladığını, Yaklaşık on yıldır da ticaret yaptıklarını söyledi.Tren Erzurum garına yanaştı.Trenden indik dedem ve ayarladığı adamlarla beraber teslim tutanakları imzalandı.Hayvanları kamyonlara yükleyip hana götürdük.

Akşam yemeğinde durumu anlatmak babama düştü.Her şeyi tek tek anlattı.Dedeme doğru dönerek;

-Dede sana kafama takılan bir kaç şey soracağım dedim.

Dedem anlamış olacak ki gülümseyerek söyle yavrum dedi.
Cesaretimi toparlayıp dedim ki:

-Dede şu mendil ve dörtt adet kıl neyin nesi? 
Bir de o hacı amca parasız pulsuz o kadar malı bize nasıl verdi?

Dedem yemeğini bitirmiş kıtlama çayını içiyordu.Bir iki öksürük sonrası şöyle dedi.

- Biz Hacı Nazif beyle İstanbul da tanıştık.O da ben de mal almaya gitmiştik.Süleymaniye'de namaz çıkışı selamlaşma sonrası sohbet imkanımız oldu.Sonra ara ara İstanbul da buluştuk.Sonra Hacca gittik.Oğlum hikayenin yarısını yarın sabah namazında anlatayı olur mu? Sabah namaxına kadar uykum gelmedi.Dedemşn kapıyı tıklamadıyla zıplamam bir oldu.

Seher vakti arnavut kaldırımlı sokaktan camiye doğru yürümek uykulu gözlerle nefsime zor geliyordu.Çoğu zaman ayakta uyuya uyuya yürürdüm.Önde dedem arkasında babam ve ben onu takip ederdik. Sünneti kılıp Kamil Hoca efendinin Tecvitli Kuran tilavetiyle kendime ancak  gelirdim. Kamil Hoca aynı zamanda Kuran kursu hocamdı.Namazı kılıp caminin yanındaki sabahçı kahvesinde çaylarımızı içtik.Tam zamanıydı.Dedeme yarım kalan hikayeyi anlatmasını istedim.Hacı Nafiz amca ile olan muhabbetin derinliği nedir?

Babama cebinden çıkardığı parayı uzattı ve dedi ki;

.Git fırından lavaş al,peynirciden de gövermiş peynir al.Torunumun merakını giderirken karnımızı da doyuralım.

Babam kahvaltılıkları getirdi.İki masayı birleştirdik.Kahvehanedeki tanıdık dostlarla beraber kahvaltımızı yaparken dedem anlatmaya başladı.

-Bakın dostlar,Bizler Müslümanız,Allah'ın bizlere emrettiği birinci kural ona sahih iman  etmemiz. Sonra ahlâklı olmamız ve akabinde   ibadetler gelmektedir.Mümin müminin kardeşidir. Güven, kişinin önce kendisine karşı saygısıdır.Yani kişi önce Allah'a sonra kendisine güvenecektir.Sonrası kolay. Toplum olarak bizler bir çok değerlerimizi kaybettik.Hani Hz.Ömer'in buyurduğu gibi"İnandığınız gibi  yaşamazsanız,yaşadığınız gibi inanırsınız."

Maalesef bizler İslamiyet'i eksik ve mahalli yaşıyoruz.Müslümanın sözü senettir.Bunu unutmamalıyız.Biz Hacı Nafizle Medinei Münevver'de o güzel peygamberim huzurda dünya ahret kardeş olduğumuzu ilan ettik.Bir birimize de "Ahretlik" deriz.Orada o güzel kapıya  yüzümüzü sürdük.Onun için birbirimize işimiz düştüğü zaman mendil içine o yüzü temsilen dört adet kıl koyarız.Dört  rakamı Kabenin dört yönünü temsil eder.Onu üç defa koklamamız ;

Allaha güven,peygamberine itaat ve verdiğimiz söze itimatı temsil eder.Bunu gönlüne indirmiş birisi karşısında bulunan kişiye yanlış yapabilir mi?

Dedem anlattıkça her şey yerli yerine oturuyordu.

Aradan bir  hafta geçmişti.Tosunları satmış karımızı etmiştik.Hacı Nafiz amcanın parasını vermek üzere babam yola koyulmuştu....

Erzurum ve dadaşlığın  özeti de budur.

Son

( Hacı Aziz 3 başlıklı yazı AZİZ REMZİ tarafından 3.06.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.