Çok düşününce ve yeteri kadar da yaşlanınca insan ölüm korkusunu yenebilir belki; gene de kimse ölümün soğuk ellerinden öpmeye can atmaz. Öldükten sonra dirileceğine ya da cennette dünya nefsiyle yaşamaya devam edeceğine tam imanla inanmışların dışında herkes ölümün soğuk nefesinden irkilir.Sadece ölümden sonra daha mutlu yaşayacağına inanmış metafizik kaçkını insanlar ölümü arzuyla çağırırlar. Onlar ölümü bir başka hayata açılan perde sanırlar; oysa perdenin ardına geçmiş hiç kimse şimdiye kadar perdeyi aralayıp da bu tarafa bir el etmiş bile değildir…

Ben ölüm korkumu epeyce hırpaladım; birkaç işim kaldı onları da tamam edeyim ölüm ne zaman gelirse gelsin demelerdeyim. Var-oluş nedenim benden kaynaklı olmadığı için ölüm nedenime kahretmeyi adil bulmuyorum. Doğmak için emek harcamadım; ölmek içinse asla harcamam... Sadece kabullenirim.

Aslında bilirim; ölüm hayatın ruhudur. O olmazsa hiçbir can dirilemez. Yani, ben ölmezsem ölümlüler beni Tanrı yaparlar ki bu da başıma sarabileceğim en büyük beladır. Herkes ölmezse daha bile beteri olur. O kadar tanrının evreni yönetmeye kalktığını bir düşünsenize...

Muharrem Soyek
***
( Ölüm Hayatın Ruhudur başlıklı yazı M. Soyek tarafından 27.07.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.