7 Ağustos, 1931..
    Bu tarihin önemini nasıl yazabilir, nasıl anlatabilirim, ben de bilmiyorum..Feride Hanım Teyze ve Karakaş Amca'nın yaşadıkları, unutulamayacak ve herkese nasip olamayacak değerdeki bu anılarını, Feride Hanım Tezye'min anlatımı ile dile getirerek yazmaya gayret ediyorum..
    Feride Hanım Teyze belliki, zamanının çok güzel, asil ve güngörmüş hanımefendilerinden biriymiş. Yaşına rağmen hâlâ güzeldi, anlattığı ne varsa, masmavi gözleriyle adeta yaşar ve yaşatırdı..Karakaş Amca'mız da tonton, gür ve simsiyah kaşları olan, çok sevdiğimiz bir amcamızdı. Bitişik komşularımızdılar. Yıllar sonra öğrendim ki, Karakaş Amca'nın gerçek adı, Ahmet'miş. Meğer, lâkâbı "Karakaş" mış. Biz de öyle tanıdık. Seslenirken, konuşurken, Karakaş Amca diye hitap ederdik. 
    Tarih, 7 Ağustos 1931..
Feride Hanım ve Karakaş Amca, çiçeği burnunda genç, evli ve mutlu bir çifttir. O gün, Uludağ'a pikniğe giderler. Piknik hazırlığı yapan çift, tüm yiyeceklerini yer sofrasına yerleştirmiş ve sıra, karpuzu kesmeye gelmiştir. Uludağ'ın buz gibi soğuk suyuyla doldurdukları kovada soğuttukları karpuzu alır keserler, dilimleyerek sofranın ortasına koyarlar. Birden, arkalarından bir erkek sesi duyarlar. Seslenen adam, son derece kibarca : 
"Merhaba, karpuzunuzdan bir dilim rica edebilir miyim? Zira kokusu ve rengi, beni ziyadesi ile cezbetti" diyordur. 
Hemen arkalarına doğru bakarlar, bir de ne görsünler?!.. 
Karşılarında, Büyük Kumandan Gazi Mustafa Kemâl Atatürk!..
Nutku tutulur ikisinin de..Sevinç ve şaşkınlıkla, heyecanla : Paşam!! Paşam!..Paşam!! Siz!! Siz!! Evet, Siz'siniz" derler.. 
Mutluluktan, ne yapacaklarını bilemezler..Kendilerini toparlamaya çalışarak :
"Şeref verirsiniz Paşam!..Bizim için ne büyük onur..Böyle bir tevafuk, kaç kişiye, kimlere nasip olur Paşam!..Soframızın değil, Türk Milleti'nin baştacısınız" diyerek, ellerini öpmeye çalışırlar. Mütevazi gönüllü Ata'mız izin vermez, tokalaşır, sonra kollarını açar, her ikisinin omuzlarına dokunur, sevgisini gösterir ve gülümser..Feride Hanım Teyze ve Karakaş Amca ayaktadırlar ama heyecanlarından, sevinçlerinden,  titremektedirler..Sofralarına kendiliğinden gelip misafir olan ve bizzat ilk defa gördükleri, Ulu Önder'imiz Atatürk'e hayranlıkla bakarlar..
    Atatürk'ün arkadaşlarını da sofraya buyur ederler ve aralarında, koyu bir sohbet başlar.. 
    Kurtuluş mücadelesinde, savaşlardan zaferle çıkmamıza, Ata'mızın o güne kadar komuta ettiği savaşlardaki başarılarına,  Cumhuriyet'imizi kurarak, ulusal egemenliğimizi sağlamasına istinaden sevgi, şükran ve minnet duygularını ifade ederler..
Bir programa katılmak için Uludağ'a giden Ata'mız müsaade istemeden az önce, onlara : "Çocuklarımız ve gençlerimiz, en büyük servetimizdir. Onları vatan, millet sevgisi ile yetiştirmek, ilim ve bilimin yolunda ilerlemelerini sağlamak, siz genç neslin görevidir. Ne mutlu ki, Cumhuriyet'imizi kurduk, sonsuza dek yaşayacaktır, yaşamalıdır. Cumhuriyet'i siz gençlerimize emanet ediyorum. En büyük düşman, cehalettir. Okuyun, okutun, araştırın. Şartlar ne olursa olsun birliğimize, hatta bütün Dünya halkları, ile kardeşliğimize önem verin. Çocuklar kardeş olursa, tüm Dünya halkları kardeş olur. Vatanımıza ve milletimize sahip çıkın" der..Gazi Mustafa Kemâl Atatürk ve arkadaşları, ikramlar için teşekkür ederek, tek tek selamlaşırlar ve yanlarından ayrılırlar. Kendileri de sevinç, heyecan, mutluluk,  karmakarışık duygularla, misafirleri gözden kayboluncaya kadar bakarak, uğurlarlar.. 
    Atatürk'ün Bursa Uludağ gezisinde yaşanan ve kendilerine birçok kere anlattırdığım, her defasında dinlemeye doyamadığım bu anılarının, belki çocukça hayali de olsa, gizli bir kahramanı da bendim..Sanki oradaydım..Ata'mın yanıbaşından hiç ayrılmamış, O'na sevgiyle, tekrar tekrar sarılmıştım..Dinlediğim her kez, çocukça bayramımdı..
Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'mızın 100. Yılı kutlu olsun..Nice nice asırlara.. 

Semra Koca
( Hayalimle Atatürkü Gördüm başlıklı yazı Semra Koca tarafından 24.04.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.