İSYAN-I  SÛKUT

 

Lisan-ı sulh ola ki gark olsa da tinime

Nefsi halim bil ki namüsait bu duruma

Garbın ummanına serilmiş olsa da benim

Böylesine sarhoşluk dokunuyor halıma

 

Suretime bir gölge düşse naif mi naif

Bükülen bu cüsseme gelir yine de hafif

Zira, ben ezildim varlığımın okkasıyla

Ne hükmü var sözümün ne kalbimdeki akif

 

Bir acep gece oldum hilalin gölgesinde

Kırıldım iki büklüm hal kalmadı sesimde

Halbuki bu cenahın külhanı değil mişim

Dilim lâl oldu benim lisanım nefesimde

 

Damağıma çalan tat zehir oldu muhakkak

Can reva mıdır dostum nasıl bile bunu hak

Dev idim cüce oldum bu acayip alemde

Süzüldüm, ıssız kaldım içim çölden de kurak

 

Bedenimi kalbura çeviren kola desem

Düğüm oldum, dolaştım, bırak artık gelmesem

Güzündeyim ömrümün kara kışa an kaldı;

İşitir mi sanırsın gece gündüz söylesem

 

Ahh canım sevdam! Damarlarımda akan şerbet

Neylesin bu figüran her lahzaya bir davet

Rakibim yüreğimdir cüssem cengâver olsa

Ona kalan sadece boyun bükmektir elbet

 

Bahtımın karasını aklamak bana kalsa

İlanı sefer eder ne gam kalırdı ne tasa

Kaf dağının üstünde ejderimi dehleyip

Devri alem ederdim tacım zümrütten olsa

 

 

 

 

( İsyan-ı Sukut başlıklı yazı A.Kadir tarafından 26.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.