İki tekerli bisiklet, insan gibi… Dört tekerli taşıt, hayvan gibi… Binilir, ikisi de lüks. Yollarda konfor, olmazsa olmaz içinde şoför… Al beni uzaklara, düşmeden tuzaklara…Trafik kazası zamanın belası!


Mekanik, sürtünmeyle başlar gürlemeye, patlar motoru arka arkaya. başlar şarkıya! Yaşamın gereği gibi, eskilerin atı… Savaşa değil bu sürüş, seyahat etmek duruş…Yarışmak değil üstünde giden olsa kuş…Kurmak değil içinde uyuyup giderken düş.


Çek kenara arabayı, seyret doğayı, akan ırmağı, dağı taşı…hatta ser kilimi aç yemek sepetini… Bol oksijenli esen yelle, ye sebze ve meyveleri elle… Hatta dal ormana bul böğürtlenleri, tatlı yerine ye! Elin yüzün kana dönsün, renk renk… Sanki savaş meydanında inleyen er gibi, çok yemekten dur beri! Hayatta savaş olacaksa, rızkını kazanmak için çaba göster, alnından ter akacaksa helalinden kazanmak için aksın. Topla ne kaldıysa, çöpünü çöp torbasında sakla, uygun bir yere at sonra. düş yola…Arabanda dinlenmiştir, soğumuştur motoru!


Bir gölgeliğe koy, deniz kenarında ara bir koy…muz soyar gibi kendini soy! gir denizin soğuk sularına, Oruç Reise el salla, etrafında onu koruyan gemiler… Tedirgin olma, köpekbalığı gelmez buralara, gemilere Yunan….Keyif yap, üstünde at ne varsa kir olan, onlarca seneler ol yıkanan. Tıpkı bu sahillerin ilk defa gemileri görmesi gibi…Çok geç kalmışlar, koy aradığın gibi, aramakta deniz altından enerji kaynaklarını. Hani bunca sene neden gelmemişler ki? Madem burada var hazine hatta define, korkmuşlar da buraları bırakmışlar mı elin herifine! Neyse zararın neresinden dönersek kar değil mi? Haydi el salla, dilinde tekbir, sonra İstiklal Marşı…Sahi araban nerede, başın mı döndü bu yaşadıklarından yoksa… Korkma çalınmış değil, tıpkı düşmanın gemileri kapıyı çalamadıkaları gibi… Hakkını aramışsın, haramsız mal sahibi olmuşsun, hiç çalınır mı? Hiç elinden alırlar mı?


İşte orada… Tozlanmış mı ne! Rengi değişmiş sanki… Yıka camları yola düş… Ne düşler gerçek olur, memleketimde… Ayakları olmayan gemiler, yüzer devasa dalgalarda. Göğüs gerer ne görse belalara… Yeter ki, sen özünü yitirme… Yeter ki, sen tarihini öldürme… Sen mirasyedi gibi olma, arabayı ihtiyacın yoksa kullanma! Eğer özgürsen, eğer gidecek bir yerin varsa, eğer araban çalınmadan-sömüren olmadan gezebiliyorsan ne ala…  


Kurallara uy, çek halay de oy oy….helal lokma ile doy… Memleketim güzelleştikçe bizde mesafeler kat edeceğiz inşallah… Meydan okuyanlara, Osmanlı tokadı vuracağız dilimizle, gerekirse silahımızla… Trafik kazası yapmadan. Bindiğimiz her neyse, o bize emanet bileceğiz. Ormanlar yanmayacak, fabrikalar kundaklanmayacak, yürekler terör belası ile kavrulmayacak… Koy arabayı bir yere artık şu kadar mesafeyi de yürü ne olur… Biraz sabırlı ol ya… İsraf etmiyorsan ne cebinden ne de milletimin istikbalinden de tek kuruş çıkmıyor, çalınmıyor. 


Selam ve dua ile.


Saffet Kuramaz

( İster İki İster Dört Tekerlekli Arabayla Sür İstikbaline başlıklı yazı safdeha tarafından 11.08.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.