SANATÇIYA VEFA YAŞARKEN GÖSTERİLMELİ
(Kanun Virtüözü AHMET BARAN)

Son paylaşımlarımda dikkatinizi çekmiştir belki hep aynı kişiden sözediyorum; AHMET BARAN.
"İyi de kardeşim bize ne, niye anlatıp duruyorsun ki? " diyebilecek olanlara cevap vermek istiyorum bu günkü yazımda.
Zaman zaman Anadolu'nun uzak köşelerinde sessiz sessiz sanatını icra etmeye çalışan değerlerimizi tanıtmaya çalışıyorum siz sevgili dostlara.
Kaç kişi okuyor bilemiyorum fakat beğeniler bir elin parmakları kadar az!
Hatırlayanınız var mı?
Dağlardan topladığı taşlarları kendi imkanlarıyla öğütüp, renklendirdikten sonra yaptığı resimlerle adını sınırlarımızın dışına  taşıyan Ressam ALİ RIZA KILIÇ'ı kaç kişi tanıyor?
Kendine has tekniğiyle yaptığı resimleri uluslararası sanat camiasında çok büyük ödüller almış çok değerli Fatma Elvin Öztürk' ü kaçınız biliyor?
Daha onlarca belki de yüzlerce kendi halinde, kendi imkanlarıyla sanat icra etmeye çalışan sanatçılarımızı neden tanımıyoruz, neden tanıtmıyoruz?
İlla ki (Allah gecinden versin) ölmeleri mi lazım?
Oysa onları tanısak, toplumun gözü önüne taşısak... Belki de daha büyük başarılara imza atacaklar!
Ahmet Baran da bunlardan yalnızca biri!
Sayısız başarıya imza atmış, yurt dışında sayısız konserler vemiş ve onların haklı takdirlerini kazanmış en önemlisi de vatanını , milletini seven, vefalı ve Türkiye'yi dünyaya tanıtan bir kanun virtiözü.

"Dünyanın düşleyenlere de ihtiyacı var, yapanlara da. Ama düşlediğini yapanlara daha çok ihtiyacı var." diye başlıyor resmi veb sayfasının tanıtım yazısının en başında ve devam ediyor:
Ahmet Baran’ın sanat yolculuğunu bu sözüyle değerlendirmek, Onun müziğe yaklaşımını, duyarlılığını, adanmışlığını anlamak adına doğru olacaktır. 
Yüzyıllar sonra okunacak yazıların, kuşaklar sonra belki bambaşka bir coğrafyada dinlenecek nağmelerin, kitaplara geçecek bir tekniğin arayışı, hep o nadide çiçeğe duyduğu özlemden…
Henüz 18 yaşında “Senfoni Orkestralarının En Genç Solist Kanunisi” oldu. 
Caz müziğe ve doğaçlamaya olan tutkusu dünya çapında starlarla aynı sahneyi paylaşmasını ve albümler kaydetmesini sağladı. 
Kabına sığmayan enerjisi ve ufku geniş sanat anlayışıyla harmanlanan müziği, kısa süre sonra Ahmet Baran’ı sınırların ötesine taşıdı.
Beş kıtada bini aşkın konser verdi. Sydney Opera House ve Paris’teki UNESCO Genel Merkezinde verdiği konserler dünya basınında geniş yankı uyandırdı.
İngiltere Kraliçesi’nden Rusya Devlet Başkanı’na Papa’dan Norveç Kralı’na kadar elliyi aşkın devlet adamı onuruna Türk Müziğini tanıtıcı konserler verdi. 
Kültür Sanat Yüksek Ödülü, Yılın Sanat Girişimi ve Uluslararası yarışmalarda birincilikler biriktirdi.
Kanun icrasına Türk Müziği Tarihinde kendi adı ile anılacak yeni bir teknik kazandırdı. 
Kazandırdığı teknik, farklı vizyonu ve yorumculuğu sayesinde Devlet Konservatuarlarında bitirme tezlerine konu oldu. 
Ahmet Baran’a ilk seslendirişini kendisinin gerçekleştirdiği, iki ayrı kanun konçertosu ithaf edildi. 
2016 yılında yayınladığı Kanun Namına albümü çok satanlar listelerinde yerini alarak müzik eleştirmenleri tarafından tam not aldı.
Yer aldığı sosyal sorumluluk projelerinde çocuk istismarı, kadına şiddet gibi toplumsal sorunları işleyip, dezavantajlı çocuklarla müziğini paylaşan sanatçı, Notaların ötesinde ruha dokunmayı başardı.
Yurtiçi ve yurtdışında gerçekleştirdiği sıra dışı projeler, geniş dinleyici kitlelerine ulaşarak, sanatçıyı ulusal ve uluslararası basında manşetlere taşıdı.
İki Kelime, Kanun Namına ve Karışık Kaset isimli üç albümü, saz eserleri, sahne sanatları, dizi, reklam, bilgisayar oyunu ve kısa metraj film müzikleri bulunmaktadır.
Kurucusu olduğu Ahmet Baran Akademi’nin yanısıra; Dünyanın seçkin Akademik kurumlarında Master Class programları düzenleyerek farklı ülkelerdeki yüzlerce kanun öğrencisi ile bilgi ve birikimlerini paylaşmaktadır.
Müthiş çabukluğu ve parmaklarında, Yaradan’ın ilahi varlığını hissettirişiyle, her taksiminde ayrı bir duygu, ayrı bir haykırış taşır kainata.  
Müziğe aşık olanların mutlaka dinlemesi gereken bu virtüöz sürdürdüğü çok yönlü kariyer ile yeryüzünde ayak bastığı her yere müziğinin ışığını bulaştırmaya ve ısrarla o “nadide çiçeği” aramaya devam etmektedir.

Şimdi söyler misiniz, biz neden tanımıyoruz bu sanatçımızı?
Tanınmak için illa bir gurubun, bir ideolojinin, bir kesimin adamı olmak zorunda mı?
SANAT EVRENSELDİR!
SANATÇI ESERLERİNİ HERKES İÇİN YAPAR!
Ahmet Baran müziğimizi dünyaya tanıtmak için canını dişine takmış bir şekilde mücadele ediyorken, bizim de ona yol açmamız gerekmiyor mu?
Ben onu şiirime fon müziği ararken tesadüfen buldum ve gördüm ki mütevazı kişiliği, çalışkanlığı, başarısı ile kendi toplumu tarafından gereken ilgiyi görmeyen, dünyanın hayran olduğu bu sanatçımız; aynı zamanda  videoların altına yorum yapan herkese bir şekilde cevap vermeye çalışan son derece ince ruhlu bir adam. 
Ben onu tanımaktan çok mutlu oldum ve onun için elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Lütfen sizle de HAK EDENE HAK ETTİĞİ DEĞERİ VERİN!
BÖYLE İNSANLARIN YOLUNU AÇIN!

Saygılarımla
Sebahat Karagöz
( Sanatçıya Vefa Yaşarken Verilmeli Ahmet Baran başlıklı yazı S.Karagöz tarafından 15.03.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.