İnsanlık Tarihi Destanı
Gelin soralım tarihe, ne şüphe
yeşersin ne zan
İnsan zulmün tahtındadır, masal değil
bu bir destan
Çağları gezinir iken, gözüm yaşlı
başım duman
Anlatayım size tek tek, oluştursun insaf izan
Kâinatta vurgun için, insan doğmuştu
nihayet
Kabil Habil’i katletti, ilk
kıskançlık ilk cinayet
En şerefli mahlûk iken, neden
bozulsun mayası?
İnsanın geni
karıştı, bekleriz yüce inayet
Seyran eyle şu alemi, renk desen ses, ne güzel hoş
Kâinatta her şey çift çift, artı eksi dolu ve boş
Zıttı ile anlam bulur, tamamlanır yüce gerçek
İradenle aşkınla tart, kim gönülden kimdir nahoş
İşte başladı çekişme, sıralayalım yergiyi
Sokrates’e çok gördüler, bilim mantık ve sorguyu
Çomak sokunca tekere, gücün eline geçti hak
Hükmü önceden verenler, çoktan yapmışlar kurguyu
İnsana rehber gerekti, aralandı nurun tülü
İbrahim putla savaştı, ateşten oldu ödülü
Hakikat ile kavrulup, teslim olmuştu
Rabbine
Ateş onu yakmayınca, tutuldu Nemrut’un dili
Her doğrunun var düşmanı, ışığı gören tutuştu
Zulme karşı
çıkan Musa, Firavun ile ters düştü
Zaman kısa vazife çok, belirledi güzergâhı
Denizi yarıp yol açtı, görenler hayrete düştü.
Yanlış doğru noksan gedik, hepsi meydana serildi
İnsanlığa
davet eden, İsa çarmıha gerildi
Getirdiği mesaj ile, ıslahattı tek gayesi
Onu öldü zannettiler, aşk makamında dirildi.
Dünya dönüyor fikriyle, bilim felsefe diyeni
Tefekkür ve düşünceyle, haktan elbise giyeni
Sorgulayan her bireyin, sesine bir kulp taktılar
İdam hapis ve işkence, seç içinden hediyeni(!)
Son peygamberimiz geldi, adalet ve ahlak ile
Hazreti Muhammed adı, benziyordu gonca güle
Saltanatı yıkılanı, sarmıştı korku ve
telaş
Putperestliği bırakın, giriniz hak yola hele.
Kardeşlikle alınan yol, oldu çıkmaz ve karanlık
Devamında ne savaşlar ne cenkler gördü insanlık
Baltasını gizleyenler, demek yerin unutmamış,
Aşk ruhunu sarmayınca, inançlar
gösteriş anlık
Her şey fani telaş niye, anlaşılmadı sebebi
Taht kavgası başlamıştı, ömrü tükenince Nebi
Tarafgirlik ve baş olma, dönüşünce
bir tutkuya
O saadetin asrına, sanki girmişti ecnebi
Tüm renkler unutulmuştu, hakkın boyasında vefa
Kavmiyetçilik hortladı, kutsal emanetler rafa
Sen ben kavgasına sürgün, o yüce
ahlak iklimi
Verilen söz unutuldu, nefse hapsolundu kafa
Kerbela’da bulaşmıştı, insanlığa büyük bela
İşte o anda okundu, bütün değerlere salâ
Nasıl anlatayım şimdi, yara deşilsin
istemem
Yüreğimizde yangındır, o kutlu Hüseyin hâlâ
Alevilik neden suçtu, anlatın da
öğrenelim?
Canın semaha kalkışı, kime zarardır bilelim
Kılıçla ve baskılarla, dönmediler hiç
yolundan
Aşkın aleviyle yanıp, gelin beraber dönelim.
Herkes haklı herkes suçsuz, sığınılır hemen lafa
Saymakla bitirilemez, bilmem nerede ne cefa?
Tarihin kara tablosu, bekler ibret
alınmayı
Yanılgılar yol olunca, umut veremiyor kafa
Karanlık çağın içinde, bir umut yeşerdi tüttü
Müslümanlık anlayışı, insanlara bir öğüttü
Niyet eylem şekil verir, kavrama ve değerlere
Kimi kırptı da harcadı, kimi ezdi ve
öğüttü
Fetihler ve yayılmalar, doğallığı serdi yere
Sığamadı Avrupa’ya, haçlılar çıktı sefere
Savunma dışında savaş, hem yıkımdır
hem cinayet
İnsanca yaşamak için, ant içilsin bin bir kere
Kaos içindeki dünya, bekler iken duru saffet
Moğol istilalarıysa, başka bir toplumsal afet
Endişe ve tedirginlik, korku hırsın
can yoldaşı
Bu dünyayı yutanlara, kâr getirmiyor ki nefret
Ruhbanlardı Avrupa’nın, tek gücü tek sermayesi
Ve düşünce ayaklandı, reform oldu gayesi
Bilim sanat Rönesans’la, yeni bir çağ
aralandı
Sanayi devrimi ile, oldu değişimin sesi
Hem de seçimle gelmişti, oy verenler sanki şaşı
Hitler’in baş oyuncağı, oldu Musevi Yurttaşı
Arı ırk da ne demekmiş, sanki oydu
veren canı
İnsanları çöp gördüler, verdi soyuna ateşi
Hazımsızlık, doyumsuzluk, dünyayı derinden sarstı
Güç, kurnazlık ve aptallık, tüm evren için kaostu
Aldananlar çıktı yola, herkesi aldatmak için
Kim erdi ki muradına, herkes yuttuğunu kustu
Barış kardeşlik özgürlük, göklerde çınlayan seda(!)
Sözde sınıfsız bir toplum, kurulmuş idi Rusya’da
Kamulaştırdı insanı, karşı çıkan göze battı
Milyonlar öldürdüler, kalanları Sibirya’da
Fırsatların ülkesinde, zenginleri
dolar sayar
Yerlileri zencileri, A.B.D köle mi sayar?
Demokrasinin beşiği(!), niçin
bazısına kabir?
Diğerinin farkı nedir ve insanlığı kaç ayar?
Avrupa’nın göbeğinde, zulme uğradı Bosnalı
Ürettiğin medeniyet, bu nedenle sabıkalı
Teknoloji, fen, felsefe; insanlığın
ortak malı
Katliama kapı açan, tüm yollar bize tıkalı
Hele hüzün yerleşmesin, ağıtlar onu dağlamaz
Suçlar kişiseldir elbet, sonrakileri bağlamaz
Gerçek suçluyu görmeyip, genelleme
yapar isek
Toptancılık anlayışı, bize üstünlük sağlamaz
Karabağ’da yurtlarından, sürgün yemişti Azeri
Ey zulüm gördük diyenler; budur sizlerin eseri!
Çin’linin esaretinde, kaldı garipçe Türkistan!
Hani sınıfsız toplumdu(!), günler tükenmiyor yastan
Tutarlı ve mantıklıysan, vicdanın
sana hep güler
Katledilen masumlardı, dün aslında Museviler
Gördüğün zulmü unutup, vahşete
sarılmak niye?
Filistin’de aynısını, bugün acep yapan kimler?
Emperyalizmin besini, kapitalizmin kanında
Tüm Afrika, Orta Doğu, sömürgenin batağında
Masum savunmasız insan, tutacağı el beklerken
Ölmüş, susuz, aç mı kalmış, onlar kimin umurunda?
Merak edip
düşünerek, sorarsan nedir vaziyet
Müslümana zulüm yaptık, Ezidi’lere eziyet
Hür ve masum doğar insan, kısıtlamak kimin haddi?
Süryaniler sürgün gitti, bu mudur üstün meziyet?
Uydurulmuşa uymazsan, yüzdürürler seni kumda
Müslümanlık da suç oldu, kendi öz anayurdumda
Özünden saptırılınca, inanç ve düşünce sakat
Ayrılık tavan yapmıştı, sunulan her bir yudumda
Yıkılınca koca çınar, Osmanlı’yı bölüştüler
En son kalan parçasına, yedi düvel üşüştüler
Sömürgeye razı idi, İstanbul’daki hükümet
Mücadele şahlanınca, hepsi denize düştüler
Mübadele döneminde, Türkler de yurdundan oldu
Rumlar
hüzünle ayrıldı, gözleriyse yaşla doldu
Mal takası yapar gibi, insan aldık insan verdik
Mozaikler çatlayınca, rengarenk bahçemiz soldu.
Doğduğu yere aittir, insanın kültürel bağı
Toprak suyu havasıyla, orda kurmuştur otağı
Anıları komşuları, kokladığı çiçek bile,
Yaşamından bir parçadır, unutulmaz altın çağı
Var ise insanlık suçu, bütün insanlar suçludur
İşleyen ana faildir, izleyenler de suçludur
Göz yuman ve destek olan ve zulümden fayda uman
Topyekûn suç cephesinde, gerçek hak
adalet budur
Nasıl bir zamana geldik, gücü kullanan kusurlu
Bozulunca düzen kökten, tanık ve muhbir kusurlu
Bozacı şıracı ile, yürütünce su altından
Saman da suça bulaştı, hüküm kuran da kusurlu
Gönderildik bu aleme, bin bir umut ve hevesle
Varoluş gayemiz budur, her canlıya sevgi besle
Damla damla büyür iken, kova kova
tükeniş var
Her değer harcanacaksa, ne kalır ki yeni nesle?
Ayrılık nifak düşünce, şüphe baş hükümdar olur
Kim haklıdır, kim haksızdır; ne söylense mundar olur
Acısını giden çekti, elemiyse sardı beni
Tehcirle gönderildiler, Anayurdundan Ermeni
Madımak, Başbağlar, Maraş; ateş,
tuzak ve hendekler
Akıl tutulması mıdır, her köşede ölüm bekler?
Acıdan ders almak varken, cehalette
ısrar niye?
Bilim, sanat, edebiyat; boşa mı bunca emekler?
Kürtlerin de dramını, okudum gördüm kitapta
Bizim dışladıklarımız, elbet olur başka safta
Dökülen kan, harcanan güç, söyleyin kimlerdir kârda?
Gücü gönlü birleştirip, sen de dünyalara hükmet
Kültür, inanç farklıysa da, tek vatanda tektir devlet.
Elmanın içindeki kurt, görülemeyen bir sırdı
İhanet,
gaflet, melanet; bu ne büyükçe kusurdu
Aldanan ve aldatılan, görünürde hepsi insan,
Devletten çalınan dişle, gitti milleti ısırdı.
Halka karşı kalkışmalar, darbeler ve muhtıralar
Hüzün işkence gözyaşı, kaldı bize hatıralar
Ektiğini biçer bazen, iradesi zayıf insan
Akıl mantık bilim dışı, hata üstüne hatalar
Hâkir görüp dışladınız, mahallede kalmayanı
Aynı dinden, aynı renkten, aynı kaba dolmayanı
Yarı tanrılar üretip, oluşturup sahte
cennet;
Attınız dipsiz kuyuya, kapıda kul olmayanı
Su akarken doldurdunuz, coştu menfaat treni
Aldırmadınız ihtara, yoruldu anons sireni
Kin, iftira, nefret, yalan; hepsi
mubahtı bu yolda
Gönül aşka kuruluyken, bozuldu insanın geni
İnsan potansiyel kobay, zan yoluyla suçlu herkes
Bozulunca
ayar mizan, kaosa kurulur her ses
Teraziden kulp kırılıp, tutan el şaibeliyse
Nasıl adalet dağıtsın, sorumluluk alan nefes?
Önce ahlak ve adalet, demokrasi ve özgürlük
İnançlara tam hürriyet, düşüncelereyse hürlük
Çoğulculuk ve tahammül, insanlığın öz gereği
Çağdaş uygarlık yeşerir, eğer
oluşursa birlik
Adaletin hamurundan, medeniyetin ruhundan
İnsan olma bilinciyle, ölümsüzlüğün yolundan
Yürüyoruz coşku ile ve yılmaz cesaret ile
Sakınmayız sözümüzü, tüm melanet güruhundan
Bildiğimi aktarmaktan, yoruldum kalmadı tadım
Yine de yürüyeceğim, sonsuzluğa adım adım
Cehaletin cesareti, bıktırdı gücün gururu
Güneşi mumla arayan, insana bile rastladım
Gelin günah çıkaralım, birlikte pişman olalım
Faydası olacak ise, saçlarımızı yolalım
Tüm çabamız hayır olsun, dümen
kıralım barışa
İnsan kokan sonsuzluğa, beraberce yürüyelim
Uygarlığa akamayan; duygu, inanç ve düşünce
Boşa emek, oyalanma, insan fark eder düşünce
Kan, gözyaşı, kin ve kirdir, bu sürecin imalatı
Aydınlanma, bilim, mantık; gerekiyor bir düş ince
Kelimedeki tüm harfler, ayrı düşünce anlamsız
Cümledeki kelimeyse, parçalandığında cansız
Fert millete karışınca, tamamlanır
mânâ coşku
Renkler tutuşur el ele, oluşur toplum hicransız
Aidiyet ve kimlikler, hepsi olsun çeşit çeşit
Coşku ümit ve adalet, toplumsal dengeyle eşit
Huzur güven versin bana, yurt edindiğim topraklar
Saldırmazsan kalkmaz elim, düşman isen sen de işit
Geçmişe bir nokta koyup, gözlemleyip ders çıkarmak
Bugünü planlayarak, geleceğe odaklanmak
Husumet kin gizli hesap; yıkımın katalizörü
Geleceğe güzel miras, bırakacak insan olmak
Buna rağmen ümitvârız, sizlerle birlikte varız
Niyet, hedef bir olunca, kötülükleri savarız
En güzeli kurgulayıp, yürüyelim sonsuzluğa
Aşkın sarayında yanan, hem çırayız hem duvarız
Ortak aşk medeniyeti, insanlığı anımsatır
Motifleri şekillendi, yukarıda satır satır
Desen, ilmek, renk, mozaik; bir
bütünün parçaları
Birleştiğinde oluşur, muhabbet sevgi ve hatır
Yeni dönem istiyorsak, bu destanlar değişmeli
Beyinde mantık adalet, kalpteyse
ahlâk pişmeli
Yanılgılar ve hatalar,
ders veremiyorsa bize
Hem yüzümüz kızarmalı, hata çuvalı şişmeli.
Samsun, 19.06.2020
Ali Rıza Malkoç
İnsanlık
Tarihi Destanı adlı 55 kıtalık hece şiirim:
Aşağıdaki kitaplarımda yayınlanmıştır.
1.Ali Rıza Malkoç, Anadolu Ortak Aşk Medeniyeti adlı roman, Eylül 2020, KDY yayınları, Sayfa: 9
2.Ali Rıza Malkoç, Bu
Şiirde Özne Sensin adlı hece şiirleri kitabı, Şubat 2021, Cinius Yayınları,
Sayfa:127