Aslında Tuvaletsel diye de bir kelime var mı yok mu bilmiyorum, ama işte aklıma geldi sayfaya yapıştırıverdim... İş yerinizin bulunduğu yer AVM 'ler gibi ya da gelişmiş semtlerde ki iş yerleri gibi değilse, çevrenizde çok sıradan binalarda olabiliyor. Binalar sıradan olsa da hepsi bizim arkadaş ve meslektaşlarımız, sağlam çocuklardır...


Bizim bulunduğumuz bina tarihi bir yapı. Aşağı yukarı 120 yıllık. Mimarı kim, hangi ustalar yapmış onu bilemiyoruz. Aynı sokakta ayakkabıcılık mesleğini yapan aşağı yukarı onbeş kadar esnaf arkadaşız. Bunlardan kimi, modern yapı içinde olsa da bir çoğu tek odadan müteşekkil, içinde lavabosu ve tuvaleti olmayan binalar. Durum böyle olunca, tuvaleti olmayanların bir çoğu ya yakında ki camiye gidiyor ya da bizim lavabo ve tuvaletimizi kullanmaya geliyor... Bizim onlarla aramızda para pul diye bir mesele mevzubahis değil. Kısaca gelirler, selam verirler, küçük ya da büyük, yaparlar çıkarlar giderler dükkanlarına. Biz, onlara ne su parası, ne elektrik parası, ne de tuvalet kağıdı parası sorarız. Durum bu...


Tabi tuvalet tek, adam da çok olunca, zaman zaman espriler havada uçuşur. Tam biri gelmiş tuvalete girmiş, peşine bir başka komşu daha gelir, hemen ben devreye girerim ''Numaratörden sıra al oğlum.'' Kimisi tamam der, anlar içeride adam olduğunu, kimisi ben daha önce almıştım der... Böyle sürüp gider şakalar...


Başka bir dost gelir, ''Sulu yemek yedik motoru bozmuşuz oğlum.'' Sanayiye gitseydin orada Necip Usta vardı, iyi ustadır, iyi dostumdur, hemen düzeltirdi seni... Kakara kakara kakara kikiri kikiri kikiriri gülüşmeler...


Sadece meslektaş arkadaşlarımız değil, arkadaşlarımızın arkadaşları misafirleri de gelir. O da şöyle oluyor ''Abi beni karşıdan Turgut Abi gönderdi sizin lavaboyu kullanabilir miyim?'' Ne demek abim tabi buyur, lambayı yak gir içeri, birazdan siteriyo müzik yayınımız var, hangi tür müzik dinlemek istersen içerden tuşlarla istek yap, diyorum, önce şaşırıyorlar, sonrada yine kakara kikiri...


Bazen de kalem ile girerim tuvalete... Anladınız, anımsadınız tabi o özlü sözü ''Türkün aklı ya mıçarken ya da kaçarken.'' derler... Kağıt mı, ne kağıdı? Gerek yok ki tuvalet kağıdı var ya... Döşen gitsin... Oluyor billahi, yazacak bir şeyler geliyor aklına insanın... Hatta Roman yazan bile varmış tuvalette... Geçmiş bir yazarın röportajında okumuştum, ismi aklımda kalmadı... Tabi canım parça parça yazıyordur herhalde bir seferde olmaz bu yazım işi, boru değil...

( Tuvaletsel Durumlar başlıklı yazı AhmetZeytinci tarafından 8.09.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.