Makale / Güncel Makaleler

Eklenme Tarihi : 19.10.2021
Okunma Sayısı : 753
Yorum Sayısı : 7
Günün Yazısı

Bu Yazı 20.10.2021 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.
TÜRK’ÜN TÜRK’TEN BAŞKA DOSTUNUN OLMAMASI ÖVÜNÜLECEK BİR DURUM MUDUR?—2. BÖLÜM--
*Türk’ün Türk'ten başka dostu yoktur çünkü bazı Türkler dünyadaki bütün insanların kanından farklı bir kana sahip olduklarına, bu kana sahip olmayanların cemi-i cümlesinin düşman olduklarına inanırlar. Yani Türk olmayı bir ülkü değil de tamamen ayrı bir kana sahip olmak olarak görürler. İşte bu sebepledir ki mesela Osmanlı Türk değildir onlara göre. Neden? Çünkü Osmanlı soyunun kanına yabancı kanlar karışmış, padişahlar hep yabancı kadınlarla evlendikleri için saf ve her türlü mikroptan, virüsten arındırılmış steril Türk kanı, artık içinde pek çok katkı maddelerinin olduğu basit, adi, sıradan A,B, ya da 0 rh pozitif veya negatif kanlara dönüşmüştür.
İşin ilginç tarafı da Osmanlı hanedanının erkekleri yabancı kadınlarla evlenerek kanlarına yabancı kanı karıştığı için Türklüklerini yitirirken Doğuda Japon Denizinden batıda Polonya’ya kadar ( Polonya dahil ) Kuzeyde Sibirya içlerinden güneyde Hindistan’a ( Hindistan dahil ) ve Güneybatıda ( Orta Asya’ya göre Güneybatı ) Afrika Kıtasının kuzeyindeki tüm ülkelere sahip olunurken ve dahi bu arada yetmiş iki buçuk milletle haşır neşir olmamıza rağmen Anadolu’nun bağrı yanık evlatlarının kanına hiç bir yabancı unsurun kanı karışmamış olduğuna hep safkan Türk olarak kaldıklarına(!) buna mukabil Osmanlı hanedanın erkeklerinin yabancı kadınlarla evlenmek suretiyle kan değişimine uğradıklarına inanırlar. Böyle olunca da haliyle Türk’ün Türk'ten başka dostu olmaz. Öyle ki 622 sene idareleri altında yaşadıkları Osmanlı bile Türk düşmanıdır(!)
Osmanlıyı bile Türk düşmanı olarak görenler için Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmaması gayet normal değil midir?
* Osmanlı Hanedanı deyince burada biraz daha oyalanmamız gerekiyor. Çünkü bilindiği gibi Osmanlı hanedanının kullandığı ‘’ Etrak-ı bî idrak’’ diye bir tabir var. Yani ‘’ İdraktan mahrum Türkler.’’ Daha da açıkçası ‘’ Akılsız Türkler.’’
Durun bu konuda biraz daha yardımcı olayım bu sözü sık sık temcit pilavı gibi önümüze sürenlere.
Osmanlı sadece ‘’Etrak-ı bî idrak’’ Dememiş ki. ‘’ Erkad-ı bî idrak’’ da demiş. Yani ‘’ Akılsız Kürtler ‘’
Dahası da var:
Anadolu’da şiirler yazılmış ve aynen şöyle denmiş bir şiirin bir kıtasında:
Şalvarı şaltak Osmanlı
Eğeri kaltak Osmanlı
Ekerken biçerken yoktur
Yemeğe ortak Osmanlı
Aha da sana Osmanlı’nın Türk Düşmanı olduğunun delili (!) Osmanlı kendisini Türk olarak görmüyor(!) Türk milletini aşağılamak için onlara ‘’Akılsız Türkler’’ Diyor. Dahası Türk Milleti de Osmanlı’yı sevmiyor ki kendisini Osmanlı’dan ayrı tutmuş. Şiir bunu açıkça ifade ediyor (!)
Komik olan nedir biliyor musunuz?
Osmanlıların Türk milletine aptal demesi onların Türk düşmanı olduğunun kanıtı olur ama aynı vatandaşlar Aziz Nesin ‘’ Türk Milletinin %60 ı aptaldır’’ Dediğinde ve sonrasına özür dileyeceğine ‘’ Aslında %85 diyecektim yanlış oldu.’’ diye düzelttiğinde bundan hiç rahatsız olmadıkları gibi onu rahmetle- şükranla- saygı ve sevgiyle anarlar.
Evet... Tekrar Etrak-ı bî idrak’a ve Türklük- Osmanlılık meselesine dönelim.
1870 yılına kadar Almanya diye bir şey var mıydı? Yoktu. Alman Kralları kendilerine Alman Kralı mı derlerdi? Hayır. 1870 de Bismark ile Almanlar Alman olduklarını hatırladılar.
Aynı şekilde İtalya da 1870 den sonra İtalya oldu. Ondan önce Venedik- Cenova- Napoli vs . idi.
Yani Fransız ihtilali öncesinde böyle bir millet kavramı filan yoktu.
Onlarda olmadığı gibi Osmanlıda da yoktu.
Şaşıracaksınız ama bugün kullandığımız ay yıldızlı bayrağımızı bile 1844 yılından itibaren kullanmaya başladık devlet bayrağı olarak. Diğer Avrupa Devletleri de Fransız ihtilalinden sonra devletlerini temsil eden bayraklar icat ettiler.
Millet ve milliyet kavramın olmadığı ya da çok da önemsenmediği bir dünyada Osmanlı için de Türk Milleti diye bir kavram önem arz etmemiştir.
22 Milyon kilometrekare toprakta yaşayan her dinden- ırktan- dilden insan ‘’ Osmanlılık ‘’ Çatısı altında birleşmiş ve birlikte yaşamışlardır.
Eee peki Yukarıdaki dörtlükte nasıl oluyor da Osmanlı- Türk ayrımı söz konusu oluyor?
Osmanlı Devletinde yönetenler sınıfına Askerî yönetilenlere de Reaya denirdi. Ancak Osmanlı bu tabirleri bu şekilde kullanırken halk yönetenlere Osmanlı yönetilenlere ise Türk demiştir. Yönetenler ayrı bir milletten olduğu için değil...
Peki ‘’Etrak-ı bî idrak?’’
Osmanlı kime Etrak-ı bî idrak dedi ona bakmak lazım öncelikle.
Kime/ Kimlere dedi peki?
Mesela Yavuz Sultan Selim’e değil de Şah İsmail’e gönül bağlayıp onun safında yer alanlara dedi.
Mesela Celali isyanlarını çıkartalar ve isyanlara karışanlara dedi. ‘’ Türk’ün aptal olanları ‘’ anlamında dedi. ‘’ Bütün Türkler aptaldır.’’ Manasında demedi. ‘’ Türklerin %60 ı aptaldır. Hayır yanlış oldu % 85 i aptaldır.’’ Manasında hiç demedi. Ama Aziz Nesin’e alkış tutanlar Osmanlı’ya hâlâ küfür ederler ‘’ Türklere aptal diyorlardı.’’ Diye.
*Eğer Osmanlı gerçekten de Türk düşmanı ise ve dahi ‘’ Etrak-ı bî idrak’’ sözünü Türkleri ve Türklüğü aşağılamak için söylemişse durum daha da vahimdir Türk Milleti için. Neden mi?
Osmanlı alt tarafı bir hanedandır. En kalabalık oldukları zamanlarda bile tüm ülkede sayıları 2000 i geçmez. Türk ise bir Millettir ki sayıları milyonlarla ifade edilir o çok geniş coğrafyada. Bu durumda ataları esaret altında yaşamaktansa ölmeyi göze alıp kırk çeri ile Çin Sarayını basan Kürşad’ın torunları olan Türk Milleti 622 sene kuzu kuzu Türk olmayan (!) ve hepi topu bir avuç olan bir hanedana uşaklık yapmış anlamına gelmez mi böyle bir durum?
Bu zevat ‘’ Osmanlı Türk değildi.’’ Dedikten sonra gururla göğsünü şişirir ve ‘’ Ne Mutlu Türk’üm Diyene.’’ Der. Türk olmayan bir hanedana 622 sene boyun eğip uşaklık yapmanın nesinden mutlu oluyorlarsa artık...
Bu soruyu çok sormuşumdur: Osmanlı eğer Türk değil idiyse 622 sene ona hizmet etmekten- onun boyunduruğu altında yaşamış olmaktan nasıl bir mutluluk duyuyorsunuz?’’ Diye ama cevabını henüz alamadım.
* Allah aşkına kurulmuş ve yıkılmış Türk devletlerine bir bakın ve söyleyin. Göktürkler dışında ( ve tabii ki Türkiye Cumhuriyeti dışında) Türk adını kullanan başka devlet var mı?
* Aslında Türk’ün Türk'ten başka dostu olmadığı gibi Türk’ün en büyük düşmanı da Türk'tür.
Şöyle bir düşünün:
Kuzeyde Sibirya’dan Güneyde Hindistan, Mısır, Cezayir vs.., Doğuda Japon Denizinden Batıda Avusturya, Polonya’ya kadar ( Polonya dahil ) dünyanın dört bir tarafında, rahmetli Hocam Ord. Prof Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun tespitlerine göre 250 civarında Türk devleti kurmuşuz. Dünyada bunun bir örneği daha olduğunu sanmıyorum.
Neden bir tek Türk devleti değil de iki yüz elli ayrı ayrı Türk devleti? Başka milletlerde sadece ülkeyi yöneten hanedanlar değişirken bizde neden hanedanlarla birlikte devletler de yıkılıyor? Ve en önemli soru: Bu kadar çok sayıdaki Türk devletlerinin neredeyse tamamını ortadan kaldıran kim? Yine Türkler...
Mesela Hunlar Kuzey ve Güney Hun Devleti diye bölünmüş ve yok olmuşlar.
Göktürkler ve Karahanlılar Doğu ve Batı olarak bölünmüş ve yok olmuşlar.
Gaznelileri Selçuklular ortadan kaldırmış.
Çin baskıları sonucunda Batıya çekilen ve ayakta kalmaya çalışan Türkler Sarı Türgişler ve Kara Türgişler diye ikiye ayrılmış.
Koyunu beyaz olanlar kendilerine Akkoyunlular demiş, koyunu kara olanlar Karakoyunlular...
Selçuklular içinden Kirman Selçukluları, Irak Selçukluları, Suriye Selçukluları, Anadolu Selçukluları diye dört ayrı devlet çıkıyor ve bunları yine Türk olan Harzemşahlar ve Oğuzlar yıkıyor. ( Anadolu Selçukluları hariç )
Eyyubi Devletini Memlukler yıkıyor. Memluk devletini ise Osmanlılar ( Pardon Osmanlılar Türk değildi. Karıştırdım.)
Aynı anda yaşayan üç Türk Devleti birlikte hareket etseler dünyanın tamamını ele geçirebilecekler ama birbirleriyle savaşıyorlar: Osmanlılar- Timur Devleti- Babürlüler...
Görüldüğü gibi Türk’ün Türk'ten başka dostu olmadığı gibi Türk’ün en büyük düşmanı da maalesef yine Türk olmuştur.
* Bazı Türklerin hiç bir zaman Türk’ten başka dostları olamaz. Hatta Türk’ten de dostları olamaz. Onlar sadece kendileriyle dostturlar. Kim mi onlar? Hemen bir örnek vereyim:
Bir kaç yıl önce yazdığım bir yazımda Lozan Antlaşmasında kabul ettiğimiz mübadele ile Anadolu'muzda yaşayan ve kendilerine ‘’Karamanlılar’’ denilen Ortodoks Türklerin de mübadeleye tâbi tutularak Yunanistan’a sürgün edildiğinden bahsetmiş ve Yunanistan’la hiç bir maddi ve manevi bağlantısı olmayan bu insanların sürgününden duyduğum üzüntüyü dile getirmiştim. Birileri yorum yazmıştı: ‘’ Çok mu üzüldün soydaşların olan Rumlar için? ‘’
İşte böyle tipler için de Türk’ün Türk’ten başka dostu olamaz. Olmamalıdır da ( Oysa Karamanlı Ortodokslar sapına kadar Türk’tür. O da işin ayrı bir boyutu.) Böyle bir kafaya sahip herhangi bir Türk lütfen benim dostum olmasın. Düşmanım olmasını tercih ederim ki zaten de öyledir.
*Aslında Türk’ün Türk’ten başka dostu yok değildir. Yeter ki bakarken kör bakmayalım.
1095 yılından beri Haçlılara karşı İslamın ve tüm mazlum milletlerin bayraktarlığını yapmış olması sebebiyle Türk, her zaman düşmanı çok olan bir millet olmuştur. Pek çok kez de yalnız kalmıştır doğru. Ama hiç bir zaman dostu olmamış da değildir.
Bugün en azından Çanakkale şehitliklerinde dolaşırsanız ( Ama gözlerinizi yumarak değil, her taşa ayrı ayrı bakarak) Orada Türk’ün Türk'ten başka dostu olduğunu, olabildiğini de görürsünüz.
Şimdi onlardan Halep, Hama, Humus, Rakka, Süleymaniye, Bağdat, Şam ya da Suriye, Iraklı diye bahsetsem ve yukarıdaki fotoğrafı göstersem gelecek itirazı biliyorum: ’ Onlar Suriyeli ya da Iraklı değil orada yaşayan Türkmen kardeşlerimizdi’
Yok..Ben onlardan bahsetmeyeceğim. Zira onların Arap olduklarına inandıramıyorum pek çoklarını.
T.C. Genel Kurmay Başkanlığı Arşivlerinde bulunan Çanakkale Savaşı Şehitlerimiz listesindeki şu isimlere bir göz atın lütfen. Evet listeye adları şehit olarak giren daha pek çokları var ama ben sadece Adana Vilayetimizden beşini sunuyorum sizlere:
Adı: Yorgi---Baba adı: Abram---Memleketi: Yumurtalık---Ölüm tarihi: 05.10. 1331(1915 )
Adı: Abidyan---Baba adı: Mehmet---Memleketi: Adana---Ölüm tarihi: 13.08.1331
Adı: Minas---Baba adı: Kiragos---Memleketi: Osmaniye---Ölüm Tarihi: 19.05.1331
Adı: Bapos---Baba adı: Aram---Memleketi: Kozan---Ölüm Tarihi: 03.06.1311
Adı: Serkez---Baba adı: Avadis---Memleketi: Osmaniye---Ölüm Tarihi: 04.06.1331
Bunlardan Kiragos oğlu Minas Çanakkale savaşlarında doğrudan doğruya savaş meydanında, diğerleri ise vurulduktan sonra kaldırıldıkları hastanelerde ölmüşler ve kayıtlara ’ Şehit’ Diye geçmişlerdir. 1915 yılında aynı günlerde bu ülkede bir Ermeni Tehciri yaşanırken hem de..
Başka?
Milli Savunma Bakanlığımızın 1998 de bastırdığı 6 ciltlik ’ Şehitlerimiz’ adlı kitabında daha pek çokları var Çanakkale’de ölen ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın ’ Onlar da şehittirler ’ Diye fetva verdiği Minaslardan, Kirkorlar'lardan, Yorgi'lerden... Ama bunun hiç önemi yoktur çünkü onlar saf Türk kanı taşımazlar (!)
Çanakkale’de vurulup ölen alay tabibi Yüzbaşı Dimitroyati mesela:
Çavuşlarından Ali’ye vasiyeti şu: ’ “Bak Ali Çavuş, öldüğümde gavur-mavur deyip başka yere gömmeye kalkarlar. Sakın, beni sizden ayırmalarına müsaade etme.” ( Kemal Demirel... “Anafartalar’ın Beş Günü” )
Başka?
Şu sözler de Çanakkale’de yaralanan, Rum Sokrat’a ( Sokrat İncesu ) ait. Bakın ne demiş öz be öz Türk kanı taşıyanlara:
“Çanakkale, Gelibolu, Kanlısırt, Arıburnu, Kitre, Seddülbahir ve I. Dünya Savaşı’na sahne olan Çanakkale harp sahalarını gezmek ve binlerce isimsiz vatan şehidinin yattığı bu mübarek toprakları ziyaret ederek ruhlarına bir Fatiha okumak her Türk’ün bir vecibesi ve yurt vazifesi olmalıdır. Bu harp sahalarını ziyarette bulunan her yurttaşın Hac’ca gitmiş kadar sevap işleyeceğine imanım vardır.” ( “Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale-Arıburnu Hatıralarım”---Sokrat İncesu ) ( Sokrat İncesu hem Rum hem de Hıristiyandır )
Öz be öz Türk olmayan Rum Sokrat İncesu bizleri Çanakkale’ye davet ediyor şehitlerin ruhuna bir Fatiha okumaya...Peki öz be öz Türk olanlar(!) Damarlarında halis muhlis Türk kanı taşıyanlar(!) Bana gavur diyenler ne yapıyor 19 Mart 2017 de benim de katıldığım bir şiir etkinliğinde?
Önlerinde rakı ve bira şişeleri, kadehleri olduğu halde Çanakkale şehitlerinin aziz ruhları için ayağa kalkıp saygı(!) duruşunda bulunuyorlar. Hatta bu minval üzere oldukları halde onlardan biri bir de dalga geçer gibi oradaki insanları Çanakkale Şehitlerinin aziz hatıraları için Fatiha okumaya davet ediyor. Maksat şehitlerimize saygı (!)
Ben Sokrat İncesu’ları damarlarında Türk kanı olduğunu söyleyen bu soytarılardan daha fazla seviyorum diye bana ’ Türk düşmanı ’ derseniz elbette ki Türk’ün Türk'ten başka dostu olmaz. Siz böyle bir Türk olmaktan mutlu olsanız da böyle Türklerin varlığı beni hiç bir zaman mutlu etmez.
Son olarak: Peki ben Sami Biberoğulları olarak Türk Olduğum için mutlu muyum?
Kendi hesabıma Türk olmaktan, ayrı bir kan taşıdığım, tamamen ayrı bir ırka mensup olduğum, hiç dostum olmadığı için değil, Mete Han’lar, Attila’lar,Tuğrul Beyler, Selahaddin Eyyubi’ler, Alparslan’lar, Fatih Sultan Mehmet’ler, Kanuniler, II. Abdülhamit’ler, Mustafa Kemal Atatürk’ler, Harizmi’ler, İbni Sinalar, Mevlana’lar, Yunus’lar, Hacı Bektaş Veli’ler ve daha nicesi atalara sahip olduğum için, Çanakkale gibi, Kurtuluş Savaşı gibi mucizelere imza attığım için mutluyum. İşte o sebeple ’ NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE’...Yoksa hiç dostumun olmamasından, kanımın renginin, yoğunluğunun, alyuvar ve ak yuvar sayısının, grubunun farklı olmasından(!) asla mutlu değilim.
Kurtuluş Savaşımızın en büyük kahramanlarından Kara Fatma gibi bir ninem olmasından mutluyum ama o Kara Fatma’nın bir çöp ev olan gecekondusunda sefalet içinde ölmüş olmasından, her 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim de ’ Biiizzz Kara Fatma’nın torunlarıyızzzzz’ Diye nutuk atanların, onun böyle bir sefalet içinde öldüğünden haberleri bile olmamasından dolayı ve onu mahkum etttiğimiz böyle bir sefaletten dolayı son derece mutsuzum.
Biz Türk Milleti olarak hele önce kendimizle bir dost olalım göreceksiniz dünyada da pek çok dostumuz olacaktır.
Ha bu arada.
Değişik milletten insanlarla dost olmak konusunda bir sıkıntı filan da yoktur ülkemizde. Yani Devletler birbirlerine düşman dahi olsalar milletler dost olabiliyor. İnanmazsanız bir süre yaşamış olduğum Manavgat’a-Alanya’ya- Fethiye’ye gidin gözlerinizle görün. Mesela en son emekli olduğum Fethiye’nin Çiftlik Beldesinde ikamet edenlerin neredeyse yarısı İngiliz veya Alman’dır ve aramızda hiç bir sorun olmadan çok güzel dostluklar kurmuşuzdur.
Bu konuda daha sayfalar dolusu yazabilirim ama sanırım meramımı anlatabilmişimdir. Yine de kafanıza takılan bir husus kaldıysa sorabilirsiniz.
Cümleten selam ve saygılar.
( Türk’ün Türk’ten Başka Dostunun Olmaması Övünülecek Bir Durum Mudur?—2. Bö başlıklı yazı Sami Biber tarafından 19.10.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.