Ilmi Itibariyla Siir Ve Sanata
Havluya dolanarak piskire kurulanip silinmeden; veya atlet kilot
bornoz pijamaya don gömlek giyinip örtünmeden, sahsa müstakil
banyodan yahut umuma iskani tahsis hamamdan baglandigi zinciri kirip
koparmiscasina, meczup bir cildirisin sevinmekle kafayi siyirmak arasi kendini
koparttigi kapsülünden ateslenmis manyak fisegi gibi, baldiri ciplak vaziyette sokaklara
firlayip carsilari merdivenleri caddeleri ve meydanlari gürleyen haykirisa boy
ve beden sahipligi etmek, ARSiMET` ten baska kim olacak veya olmaliydi ki..?
Nasil olmasin, can tatli, hayat kiymetli, carmih zor , tüm korku baski
telas üzüntü kabus ve acilariyla ezile bozula her saniye yaklasan carmiha
gerilmenin ölüm fermani coktan buyrulmus olan giyotinini ensesinde ve
bünyesinde bile duya hissederek soluk alip vermek, katlanilir gibi degillerin
hic kimsede denenip sinanmasi asla reva görülesi yahut kabul görür aklin
mantigin ve vicdanin layiki -hukuku degildi. Bu yüzden, ismarladigi tacin som
altindan olup olmadigina dair kuskuya düsüp , azdikca azan süphesini avutup islah edemeyen Kral´a
eger ne olup olmadigini ispat edemezse hayatiyla ödeserek ölümün celladina
teslim olacaginin günü saati kapiya dayanmis ARSiMET; belki de son hamam sefasi
olacagina ( herseyini kaybedenin kuzu kesip kavurma sefasi yapisi gibi ) iyiden
iyiye kanaat getirdigi sirada, kurna havuzunda dibe batmayip da ici dolu hamam
tasinin suyun yüzünde yüzerek süzülüsünü her bir maddenin kendine göre özgün, ÖZGÜL
agirligi oldugu fikrini cikarimlayan deney ve labaratuar gözlemlemesini ipten-carmihtan
kurtulusunun müjdesi yerine kayda gecen tarihin baldiri ciplak kayis ve zincir
koparan meczubu gibi cildirtan sevincini icinde tutamayip carsi-bazar tozutup
tezmesi keyfi zevkine sosyete modasi hamleden degil, hakkinda fermani coktan
ilan olmus ölümün celladi einden canini kurtarmanin tek kisilik HIPODRUM
gösterisi ve türübün tezahüratiydi. VE
böylece her baskiya satilik kiraliklar arasina giren siyaset sanat egitim moda gida
saglik ulasim iletisim medya müzik ilim ve
bilim, sayisiz toplumsal degerliligi saglayip dengeleyenler arasinda hic
bitmeyen göcleri tetikleyen degisim-dönüsüm mekanizma makinasindan, Nano, Mono,
Sanal, Dijital gibilerler örülü donatili sosyal cöküntüye bagimli kimliksizligi
ve kültürsüzlügü büyüyen bünyesinde sorguuz sualsiz baskilayip ezen INSANLIK
ölümünü önce DNA genetigiyle, simdilerdeyse RNA hücre yapi taslari ve kökleriyle nasil
oynanarak gecmisi kayip gelecegi belirsiz sahte soyut kisiliksiz ve soysuz aliskanliklara
ve algilara robatlasmayi hic gocunup yüksünmeksizin dolup tasarak tünemenin, kurduklari
cehennem carkina tanricilik edenlerince yikilmis yagmalanmis suc ve sabika
icratinda hic bir özgünlügü degeri dengesi dirligive özelligi kalmayan dünya
cölünü hedefe koyan, insaatinin biri bitmeden bir yenisi süper marka rafinda
yerini kapip cullanmak icin, herkese ve herseye virüslenmis ilim ve teknoloji
homurdayip haykirmakta.
Bizdeki sanat siyaset üniversite sipor saglik moda medya gibi
gibiler yanisira, ya yasadigi hayata iliskin tek kelime bulasip konusmayip
sadece durgun ve donuk mutsuzluk manzarasi aglayan salya sümük dramaj; yahut
her saniyede bir bulanik resim akintisini anlamsiz iliskisiz laflarla bogarak
hic kimsese hic bir sey söylemeyen laf cöplügü ekistra dramaj; veya icinde
kadin yazar -oynar en bas artistli eskiler tekrari komedi pisiko kiriminal
terminal sanat sinemanin yanisiasina…
Dilaver Cebeci Misal ( baskoymusum Türkiyem Siiri yazari )..:
Bir siirinde ( Olumsuz Kosma )
Yüregime kör dügümler atildi / Cözemedim cözülmüyor sultanim / Yillar
Yili Kaderimin Hükmünü/ Bozamadim bozulmuyor Sultanim
….
Sana Dert dökmeye yetmiyor bir gün/ Kagit bile misralarda tedirgin
/ Vakit gece, kalem hasta göz yorgun / Yazamadim yazilmiyor sultanim
…dörtlükleriyle siir
konusturup hece yazdirirken kagida kaleme Dilaver Cebeci; Necip Fazıl Kısakürek, Cahit Zarifoglu, Nuri
Pakdil, Bahaettin Karakoç, Rasim Özdenören, Erdem Bayezit, Tahsin Yücel, Şevket
Yücel isimleriyle özdes bir
baska söhretli ve taninmislardan Abdurrahim Karakoc; siirin ayni kosma türüne yordugu
ve verdigi örnekle :
Sari saclarina deli gönlümü / Baglamislar, cözülmüyor mihriban/
Ayriliktan zor belleme ölümü/ Görmeyince sezilmiyor Mihriban
….
Yar deyince kalem elden düsüyor /Gözlerim görmüyor aklim sasiyor /
Lambada titreyen alev üsüyor/ Aska hudut cizilmiyor mihriban
….dizelerini basin yayin beste ve yorum dünyasina yayinlayip
iletirken, kim kimden esin kaynakligi etti yahut kim kimin malindan arazi arsa
kacakciligi gibi parca koparip SiiR PARSELLEDI`gi hakikaten kuvvetli soru
isaretine mahum ve muhtactir. Üretimi kendi özgünlügünde olmayan ; ve `keske
tüm bunlari yazan söyleyen kimse degil ben olsam `son görüntüsü yahut cümlesi sayilsin diye sanatin sözün
yazininveya sine-tiyatronun, kisir döngülü, bencil ve bagnaz, üretmediginin yerini tutustugu iddanin kivrak
caliminlarindan agitli- nizahli dirliksiz gecimsizlikten baska ilmi ve sanati
olmayan kuraklik enkazinin cengellerine ve celmelerine takilir ve yikilir, kendi
trafindan öte gidemeyerek kosullayan saplantilarin sahte ve moloz enkazinda
bocalayip bozulan popüler kültür yaz-bozculugu. Her hak hukuk, vicdan, özgürlük,
onur , itibar, aidiyet gibi gibiler yanisira, hele hele de ASK ve SEVGI temelli iddasiysa, idda ettiginin
tam aksinin gündemsiz güncesiz cöl ve coraklik yövmiyesidir. Nitekim ASK , ASK
diye lamba titretip , mecra ve mesafeler katedip, haddi hududu olmadigindan
bahisle kagida kaleme alev söndüren Mihriban sairi Abdurrahman :
Bu Dünya Hangimizin siirindeyse :
Fani diyen varsın desin sana ne
/Gönül veren gitsin versin sana ne/
Haydut vursun hırsız yesin sana ne
/Gücenip kızmaya değmez bu dünya
…
Kulpu yok ki neresinden tutasın
/Sana göre lokma değil yutasın/ İçine gireni Allah kurtarsın
Üstünde gezmeye değmez bu dünya.
….yazan okuyan perspese sirali dizili
ondört dörtlügünde ne Mihriban insan ve sevgiliye dair yanan tüten darmadagin baglarla
tutkulu yar -yarenlikten eser var, ne
hakki hukuku gözeten ilim bilim ikrar insan ve topluma dair dünya derleyip
toparlamanin emegi zahmeti akli inanci güvenci degeri yahut fikrince felsefeli
iliskiyi önemseyen iz yol veya ve israr var. Dogduguna dogacagina pisman ettiren,` ugrunda
gayret ve caba sarfetmeye degmez hayat; üzerinde gezmeye görmeye degmez bu dünyadir burasi
`diyor ve özetliyor tüm sairliginin aslini ve MIHRIBAN paravaninda sakli
kismini Abdurrahman.
Ayni benzerligi piyasasina göre
ünlü namli basin yayinciligin gözdelerinden Ümit Yasar Oguzcan; Ben bir ayten
tutturmusum oh ne iyi, Aytenli ickiler icin sarhos oluyorum ne güzel. Eger hosuma
gitmiyorsa rengi denizlerin biraz Ayten sürüyorum ( !) güzellesiyor…ne yana
baksam günlerden ayten ertesi, gözümü yumsam aklimdan gecen ayten. Baska kadini
övmeyin yanimda, kafami bozarsiniz fena gücenirim.Onu övecekseniz
oturabilirsiniz yanima. Siz de seversiniz mutlaka ayteni.Ona ugramayan gemiler
batsin, gözler kapansin diller sussun, insanlar tas esilsin, trenler devrilsin
..vs vs vsaire`lerle, Ümit Yasar
Oguzcan, ona hayran Almet Selcuk Ilkan ve benzerlerinin ( toplam yazip
yayinladiklarinin tümüne yakini kahir, cile, azap aci, agit düskünlügü
külliyati olan insan tipini donatip tüketim piyasasi popüler kültür sanayisine
ve magazin cöplügüne depoladigiyla ün ve ünvan sahibi olan ) hücreleyen sanki AYTEN herkesin umum mali ortak mülkiyeti
gibi veya olmak zorundaymis gibi, saygin, özgün, saglikli, özgür, sevgiyle
beslenmis huzuru ve özgüveni kendi kisiliginde insan yapan akli ikri vicdani ve
paylasimciligi lanetleyip kahreden , aytene uyramiyorsa eger benim ( yani benim
buyurup begenip dedigime dönüp davranmiyorsa eger imasiyla ) yikilsin dünya,
batsin bitsin cümle insanlik diyerek tipki Abdurrahman Karakoc gibi
sanildiginin ask ve sevgi insani olmanin aksine, ardinda saklanan bencil bagnaz
karanlik bulanik iki yüzlülügü söküp sacip disa vurmakta.
Neredeyse gercekligi olmadan , yani
özgün kisilikte hayati üretmeyenlerin patron-tanrilik ettigi yozlasmaya
kokusmaya cürümeye mahhalli ve meyilli piyasa pazarciliginda öne cikarilan
isimlere yogunlasarak sür-saltanatini devam ettiren yagma vurgun soygun labaratuar
üniteciligi, ürettigi insan tipine göre toplum iliskilri donatip düzenleyen
ALGI YÖNETiMINE bir baska örnekle de Catalkaram nartanem nurtanem kisragim
kadinim cingenem birtanem siiriyle cok ödüllerin sahibi populer sair ve ressam bedri Rahmi Eyüboglu :
Seni bi güzel sevmisim , icime
gavurun kizi gün isir yaprak titrer tohum üsür, aci güller kizarir hikayemizi
dese bagirsa tozutsa ciritlese de, IKTIDA siirinde, `yarab biktim usandim bu
insan oglundan cektigim yeter gayri, ayir beni onlardan , mendil kadar bile
olsa tarlami ayir beni doyuracak agacimi göster `..diyerek dünyaya kahredip,
insanliga lanet okumanin iki yüzlülügünün matbuatina mürekep döküp yaylim
atesli magazin mamülleri sarjürlemis.
Örnekleri saymakla bitmeyen söz ve
gittikce genetigi kök hücrelerine varincya kadar ( Biyontek virüs müfettisligine
müdür Sahinler`in coktandir sanayisini kurduklari GEN MANIPULASYONU ilim bilim
teknolojisi hic saklamadan ve resmen aciklayip ilan ettikleri üzere ) degistirilip
dönüstürülen geleceksizligin üretilmis yapilmis sorunlari, algilari,
esaretleri, bagimliliklari, besleyen barindiran ilgi kurgu baski denetleme
gözetim ulasim dolasim iletiim aliskanliklara göre imalati ve insaati hic bitmeyen hücre yasamlar vakkumuna,
Türkiye`yi alip götüren Bop yapili ortak koalisyonlar toplami ve bileseni Yeni
Osmanlicilik alt yapisini asilayip uyusturanlarda Cahit Zafiroglu :
Zahmet Vakti adli siirinde :
Siirin tümünü özetleyen ez cümleyi
`yasamak bir sokak lambasi gibi` vurgusuyla tangur tungur cümleleri pesi siraya
koyan, DENIZ FENERI`nden hatirliyoruz ki buraya gidisin sonu yüzyilin
yolsuzlugu diye adlandirilacak olan nitelikli sahtekarligin ve dolandiriciligin
insani her yerinden kimildatmadan herseyi ayagina getirilecegine dair yasatan hayatin ilgisizligini, kayitsizligini
kimsesizligini zavalliligini ve caresizligini esip desip gömmekte. Ayrica da
diyor ki Zafiroglu Cahit, `hayir bugün kimseyi alkislamiyorum, kristal fanuslara
( sylvia pilat`tan calinti laflar kümesiyle
) kokusmus yumurta gibi bakip kalan
gevsek ve nadir yasamaya, tohum ektim davar yaydim kendimden ayrildim tövbe
ettim. Aglamadan razi oldum.Ac acina ayakta kalmaya alistirdim tövbemi. Bir
lokma hayata diz cöktüm egildim . Sagimdan saydim solumdan saydim, avucunu
acanlara gözyasi dagittim. `
Diyor ve kayitsiz ilgisiz gidisatin
örgütleyip donatan piyasasina hal ahkam usül kaide kostüm sekil tarz dil yol ve
bel baglayan Aminlere rehin kaldigi
hayatin tozunu cirpip ciritini dönüyor ve dolaniyor Zafiroglu Cahit ve devamini
sürükleyen halen hazirdaki gibi ve
benzereri
Seyfi Karaca…….Kasim / 21
(
Ilmi Itibariyla Siir Ve Sanata başlıklı yazı
Yeldegirmeni tarafından
15.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.