Kollarım iki yanda, başım semada gibi
Göğsümde titrer nefes, dur der isem ölürüm
Dağdan düşüncelerim, ucu semada gibi
Bazen ağır gelir de, ölmeden gömülürüm
Turnalara sor beni, göç yolunda kalanım
Kanatları yamalı, mevsimlerde solanım
Geçen ahir ömrümde, mevzubahis olanım
Gövdede ince dalım, yel esse kırılırım
Rüzgârlarda bul beni, yaprak olur oynaşır
Kaderin körlüğünde, yarınıyla söyleşir
Heybedeki katığı, heybesizle paylaşır
Nefsin karargâhında, hevesimle solurum
Güller açmaz bahçemde, bülbül uğramaz oldu
Türkülerin efkârı, yâre varamaz oldu
Adım dilinde mühür, halim soramaz oldu
Sorsa da bencileyin, cevabını bilirim
Dünyanın muradı ne, döner ha döner durur
Dönerim tavafında, döndükçe zaman yürür
Savrulur hatıralar, gözümde yaşım kurur
Gel dedikçe ecelim, ol sedaya gülerim
Bir nas ile olduysam, bin niyaz mı kaderim
Aynıların kabında, aynı tura dönerim
Gâh yolcuya söylenir, gâh-ı hancıya derim
Ağlar ağlar gözlerim, yaş doldukça silerim
Sürgünde hasret vardır, çekerek ağlar gözler
Dudaktan kalbe inen, yakarıştadır gizler
Umut acı reçete, bir an sitemi gizler
Sen gülümse ahvale, utanır hayallerim
Kifayetsizdir heves, efsunuyla süzülür
Nefsin şah damarında, gayesiyle çözülür
Örtsem günahlarımı, ameliyle sezilir
Menzile varmak içün, muradımı dilerim
Sorsam kandili yanar, şu üç günlük dünyanın
Sırsam neden ayanı, bu karmaşık rüyanın
Sarsam iki kolumu, hükmü yoktur paryanın
Bir garip halde sema, uyuşuyor kollarım
Pusulası yüreğim, çıkmaz sokak yollarım