Makale / Toplumsal Makaleler

Eklenme Tarihi : 26.12.2021
Okunma Sayısı : 1363
Yorum Sayısı : 3
Günün Yazısı

Bu Yazı 27.12.2021 tarihinde
GÜNÜN YAZISI
olarak seçilmiştir.

                                                    Günümüz Siyasetçilerine öneri ve uyarılar

   Gelişmiş ve kalkınmış toplumlar, tarihsel süreç içerisinde; demokrasi, inanç, adalet, hukuk, medeniyet, felsefe, yönetim ve bilim tabanlı kavgalarını/savaşlarını tamamlayıp, ortak ilke, sistem ve uygulamalarda bir karara varmışlardır. Bizler gibi mücadelesini vermeden, birçok şeyi hazır bulup, taklit etmeye kalkan toplumlarda ise, tavan ile taban arasında doku ve kan uyuşmazlığı devam etmektedir. Eskiyenden vazgeçemediğimiz gibi, yeniye/yeniliğe/gelişime de ayak uyduramamaktayız. Bir bütünün; bir parçası doğru, bir parçası sahte, kalan kısmı ise taklit olunca, gürültü ve sosyal hareketlilik durmak bilmiyor.

   Din, kavmiyetçilik, bölgecilik, kayırmacılık, tarikatçılık, mezhepçilik, aşiretçilik, hemşericilik durağından bir türlü ayrılamadığımız gibi, her şeyin de bu durakta beklemesini, buraya gelmesini, burada tartılmasını arzuluyoruz. Çoğulculuk, katılımcılık, özgürlükçülük, sosyal dayanışma, bireysel ve toplumsal hak ve özgürlükler; bizim durağımızın eleğinden geçip onay almak zorunda. Hal böyle olunca da kayıkçı kavgası ve kör döğüşü bitmek bilmiyor. Kendi koyduğumuz kural, kriter, kanun ve değerler, daha da geliştirmek yerine, onlara uymamayı marifet zannediyoruz. Sonuçta da güvensiz, sevimsiz, verimsiz, değersiz, ilkesiz, umutsuz bir ortamda birey ve toplum olmaktan çıkmanın kavgasıyla geçiyor zamanımız… :Çıkmaz sokakta, dipsiz bir kuyuda, ışıksız bir tünelde.

1982 T.C. Anayasasının başlangıç kısmında:

“Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı; Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir iş bölümü ve iş birliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;…….”

 

VI. Egemenlik Bölümü Madde 6’da ise:

 Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.” diye yazar.

 

Yani kısaca, egemenliğin kayıtsız, şartsız sahibi olan Millet; bu egemenliğini, kendi kaderi ve kararıyla tayin ettiği; Yasama/yürütme/yargı organlarıyla kullanır.

 

   Anayasamız; yasama/yürütme/yargı kuvvetleri arasında; bir üstünlük, öncelik, imtiyaz, buyurganlık, hükümranlık hakkı olmadığını yazsa da, yazılan yerden hayata kusursuz geçemediğini gözlemliyoruz.

Seçimle yasama/yürütme organında görev alanların; yargıyı ayak bağı, engel, işlerine burnunu sokan, hariçten gazel okuyan bir oluşum olarak algıladıklarını gözlemliyor ve üzülüyoruz.

Anayasanın bağlayıcılığı ve hukukun üstünlüğü ancak; evrensel ölçekte mücadelesi verilip sürekli geliştirilen ortak değerlere bağlılıkla sağlanır.

 

    Ben de bir yurttaş olarak; anayasamızdan aldığım yetki, hukuk bilincinden kazandığım özgüven,

bireysel birikimlerimle elde ettiğim coşku ve heyecanla, daha kabul edilebilir bir toplumsal düzen için, siyaset dünyasına öneri ve uyarılar sunmak istiyorum. Sorumluluğum, yetkim ve etki alanım bundan ibarettir. Sıralamazsam kendimi kusurlu hissedecektim, dikkate alıp/almayanlar nasıl bir algıyla yaklaşırlar bilemem.

 

 

Seçimle görev alan/ almayı düşünen siyaset dünyasından beklentim odur ki:

1/ İkbal, makam, menfaat ve haklı çıkmak uğruna; yalan söylemeyiniz.

2/ Beş kez ölçüp, bir kez biçiniz, yanıltmayınız.

3/ Hatalar önden gidip, onu aklamak için hukuk peşinden giderek kılıf bulmasın. Hukuk güvenliği, hukuki belirlilik ve anayasanın bağlayıcılığı, hep gözümüzün önünde olsun.

4/ Çelişkiye düşmeyin. Düşerseniz de kurnazlığa yeltenip, toplumu ahmak yerine koymayın. Mert, dürüst, açık sözlü, mütevazı olun, yerinde ve zamanında, usulüne uygun özür dilemeyi bilin.

5/ Yapmadığınız, yapamayacağınız, yapmayı düşünmediğiniz şeyleri dillendirip, söz vermeyin. Boşa umut dağıtıp, insanların iyi niyet, inanç, beklenti ve umutlarıyla dalga geçmeyiniz.

6/ Söylediklerinizi unutmayın, vaatlerinizi değiştirmeyin, hatırlatanlara inkâr etmeyin. Dürüstlük ve güvenilirlik budur. Etik ve ilkesel kalıcı duruş böyle olmalıdır.

7/ Anayasa ve evrensel hukuk kuralları; devletin de tüm kurumlarıyla uyması gereken en üst değerdir.

  Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına, hukuk güvenliğine gölge düşürmeyin. Yargıdan rol çalmayın,    fonksiyon gaspı yapmayın.

8/ Gerçekten birincil görevinizin; yasa yapmak, oylamak, onaylamak olduğunu kabullenmişseniz,

   Hukukun evrensel ve genel ilkelerini, uygulamalarını, hukuk ve demokrasi bilincini, araştırın ve uygulayın. Temsilcisi ve takipçisi olun.

9/ İ. Kant, John Rawls, J.S. Mill, Thomas Hobbes, Francis Bacon, Gustav Radbruch gibi dünyaca tanınmış düşünür/filozof ve felsefeciler yetiştiremediysek; bunu biraz da kısır siyasi çekişmelerden kaynaklandığını düşünerek, kendinizle yüzleşin, özeleştiri yapın. “Bir zararım olmadıysa, katkım da olmadı” diyen bir siyasetçi de bugüne dek göremedik.

10/ Sizlerden, temsil ettiğiniz ortamda; matador, sumo güreşçisi, boksör gibi davranmanızı bekleyen yok. Meydan ve kürsü siyaseti de horoz döğüşünden öte geçemiyor. Anayasa, seçim yasası, siyasi partiler yasası, Türk Ceza Kanunu, Türk Medeni Kanunu’nu, çağa/topluma ve ihtiyaçlara göre güncelleyip, en az yüz yıl değişmeye ihtiyaç duyulmayacak bir kıvama getirmenizi bekliyor ve özlüyoruz.

11/ Bu bir nöbetleşe ve dönemsel olarak üstlenilen idari bir görev. Siyaset bir meslek ve ekmek kapısı değildir. Böyle bir görevi üzerimize almamışsak, bunları söylememize engel değildir. Sizlere görev verdik ve daha insani olması için mürekkep harcıyorum.

 

Hep siz konuştunuz, “konuşmanın vergisi” yok dediniz. Hep siz yürüdünüz, “yollar yürümekle aşınmaz” dediniz. Ne istedinizse verdik. Ama sizler, iyi veya kötü, istediğinizi, istediğine dağıttınız.

Ben bir yurttaş olarak pek konuşmadım. Bu ülkede kiracı, sığınmacı veya esir de değilim. Anayasal hakkım olmasına rağmen, bu tür konulara fazla girmedim.

Yine konuşun, yine bildiğinizi yapın ama önerilerimi de dikkate almanızı arzu eder, esenlikler dilerim.

 

Samsun, 26.12.2021

Ali Rıza MALKOÇ

#armozdeyis

www. arm.web.tr

 

 

 

( Günümüz Siyasetçilerine Öneri Ve Uyarılar başlıklı yazı Ali R.MALKOÇ tarafından 26.12.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.