Gitmek Zorundayız

 

Şimdi hikâyeye, geçti düşlediğim düşlerim, bundan ötürü artık kalmadı bende neşe. Her gülüşünden sonra, şimdi bana kalan hüzün diye başlamayayım. Önce küçük bir ümit, sonra da hüsran hayatın her anında, mutlaka vardır biliriz karşımıza çıkınca da, sabırla geçmesini bekleriz yani… Bazen etki bazen de tepki ile bu hayatımıza devam eder gideriz. Bizi alıp ilden ile savuran rüzgârın peşinde gitmek zorundayız, ya da savurarak bizi duvarlara çarparak gitmek zorundayız bu iki kere iki dört eder gibidir. Bazen her yer karanlıktır önümüzü göremeyiz düşeriz, bazen çok aydınlıktır gözümüz kamaşır yine önümüzü göremeyiz yine düşeriz. Düşmek ve kalkmak bizim içindir. Önemli olan karanlık veya aydınlıkta içimiz ne kadar canlı onu görmek yoksa bu canlılığı bulmak değil midir? Bana göre böyledir.

Ofiste masa başında günlük işlerin peşinde koşarken, bu koşarken bir şeyi yakalamak adına söylemedim, eksiği tamamlamak adına söylerdimse de ikisi de zaten aynı değil mi? Ha yakalamak ha tamamlamak!

Bana yaşamadığım halde geçmişte yaşadığımı iddia edilen bir olayın gerçekten tarafımca meydana gelmediğini defalarca söylemiş olsam da, “bunun ne şekilde meydana gelmiş ise ne şekilde ve kim tarafından meydana getirildiğini ortaya çıkarmak ve bu olayın hukuk normları karşısındaki durumunu tespit etmek amacıyla yapılmasını istemiştim. Yani ispatını istemiştim. Maddi olay bakımından ispatın ölçütü, hâkimin/mahkemenin şüpheyi yenerek vicdani kanaate ulaşmasıyla olurdu bunu da o gün öğrendim zaten. Eğer bu şüphe yenilmezse ve dolayısıyla vicdani kanaate ulaşılmazsa, ihtimale, tahmine veya varsayıma dayanarak karar vermek mümkün olmadığından, şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo)” ilkesi devreye girmiş bu ilke gereğince bu olay sonucunda beraat etmiş “Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesi” meydana çıkmıştı. Bun da yararlanmıştım gel gör ki bende kendimden şüphe duyar hale gelmiş, şehir değiştirmiştim. Bu şehir değiştirmem belli ki bende bir şeyleri değiştirmemiş beni güçsüz kılan, sonunda delil bulunamayınca beraat etsem de bu olay beni hala güçsüz kılmaya devam ediyordu. Avukatımın suçsuzluk varsayımı ile başlaması ve delilerin güçsüz olması nedeniyle” Şüpheden Sanık Yararlanır İlkesini” ortaya atınca, haliyle serbest kalmıştım. Bu konularda pek fikir sahibi olmasam da öğrenmiş oldum. Oysa “Adil yargılanma hakkının diğer unsurlarını temin bakımından suçsuzluk karinesi adeta bir yaşam alanı sağlamaktadır. Bu yalıtılmışlık sayesinde maddi gerçeğe ulaşma ihtimali yükselmekte ve suçsuz olan kişi beraat ettiği takdirde herhangi bir leke almadan masumiyetine kavuşmaktadır.” İlkesi gereğince masum muydum işte bu beni rahatsız ediyordu, dolaylı olarak bunda bir suçum var mıydı buyurun o güne gidelim ve birlikte gözden geçirelim.

BEŞ YIL ÖNCE

Bir şeyler olabilme ihtimali gizli bir ihtimalle olma olasılığı var mıdır? Aslında tek başına tam duran değerlerin, yarım olduğundan ancak beraberken bir olduklarından, bir değere ulaştığında ihtimaller zincirini meydana getirir mi? Hem bölünmesi, çıkarılması, çarpılması, üzülmesi, kırılması gerekmeden bir olay meydana gelmiş olabilir mi? Sorularını yeniden gözden geçireceğiz. Mevzu derin, ihtimaller olası mı? Bulacağımız ihtimaller bizi nereye götürecek hep birlikte öğreneceğiz.

İşte o gün, olayın başladığı sabahın ilk ışıkları.

Mehmet Aluç


( Gitmek Zorundayız. başlıklı yazı kul mehmet tarafından 9.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.