HAYAT
YAŞANACAK GİBİ DEĞİL
Ahmet
Ayaz
Gaziantep
Güneş Gazetesi 12 Nisan 2022
………………………………………………………………
Sevgili okurlarım; Bütün samimiyetimle
söylüyorum. Ülkemizde hayat, yaşanacak
gibi değil. Hastanede, postanede, marketlerde, cadde ve sokaklarımızda, kendi insanlarımızdan daha çok Suriyeli
insanlarımıza rastlanmaktadır. Acaba devlet yetkililerimiz düşündüler mi? Bu
memleket bu Suriyelileri barındıracak yer yurt var mı? Bu topraklar bu kadar
nüfusu bünyesinde, barındırıp besler mi?
Gaziantep halkı tam 11 ay zerdalı
çekirdeği ile beslendiğinde, hiç bir yerlere kaçmayı düşündüler mi?
Fransızlar ile göğüs gögüse savaşmadılar mı? Bu kadar Suriyeli insanları
ülkemize doldurursanız, işte sonuç böyle olur. Hiç bir yiyecek maddesini almaya
gücünüz yetmez. Bu Suriyelileri düşününce, hem üzülüyorum, hem de
sinirleniyorum. Bunlar burada başları dara düşsün, buradan da kaçarlar,
bunlardan zerre kadar ülkemize hayır gelmez. Üstelik bizim çocuklarımız
üniversitelere sınavla alınıyor, Suriyenin
çocukları istedikleri bölüme sınavsız olarak kayıtlarını yaptırıyorlar.
Böyle yoğurtun bolluğu ancak bizim ülkemizde görülmektedir.
Bir çok yazılarımda belirlemiştim.
Yarım asırdır böyle bir hayat pahalılığına
rastlamadım. Memura, emekliye verilen maaş artışlarını pahalılık sildi
götürdü. Devlet yetkililerinin kulakları
çınlasın. Marketlerdeki 50 Kuruşa satılan biskivilerin fiyatları 6 TL ye
çıkmış. Açıkta satılan çayların kilogramı 150 ile 160 Tl, sofralık siyah zeytin
40-65-75 Tl arası, 1 Kğ. Beyaz peynir 75-90 arası, 1.Kg mercimek 20 Tl. bir Kğ.
un 15 Tl. Bir tabaka Ramazan Kahkesi 45
Tl, Bir tane tırnaklı ekmek 2.5 Tl. şeker 25 Tl. bulgur, köftelik 20 TL. pirinç
40 Tl. 1 Kğ. Yoğurt 10 TL. Temel gıda maddelerindeki fiyatlar
böyle olunca insanlarımız açlık korkusunu yaşamaktadırlar. Yeşil soğan
15 Tl. Yeşil biber 30 Tl, Domates 15 ile 30 Tl. arası. Bir çayhanede, bir simitle bir çay içseniz 10 Tl dir. Ev fiyatlarına, ev kiralarına dur diyen bir
kimse çıkmıyor. Yukarıda da dediğim gibi. Sayın devlet yöneticilerimiz, pahalılık yönünden tarihe mührünü vurdular.
Bundan 44 yıl önce 1978 de Bülent Ecevit’in Başbakanlığı döneminde nasıl, gaz,
şeker, yağ yokluğunun yaşandığı, hala günümüzde unutulmadı ise, bugünkü yaşanan
hayat pahalılığı da yarım asır unutulmayacaktır. Allah daha da beterinden saklasın diyorum. Bu
ülkenin insanları böyle bir yaşam çilesine layık değiller. Sonumuz hayrola.
Başka da bir diyecek yoktur. Ancak çok eskiden yazdığım bir “SIZI” isimli şiiri
sizin ile paylaşmak istedim. Bunun ile de kendime teselli buluyorum. Şairlerde
akıl olmaz. Çünkü şairler memleketin derdini kendisine dert ederler, kendi
dertlerinden de önde tutarlar. .
….
SIZI
Sırtıma çileyi, gamı yükledim,
Bakıyorum, bütün işler boş, yine.
Ülkemin üstüne yağmur bekledim.
Gökten inen tepemize taş, yine.
…
Hiçbir merhem çare değil derdime.
Ödenilmez borç yüklenmiş ferdime.
Kuduz itler ihanette yurduma,
Ele düştü kazandaki aş, yine.
…
Seçim olur, sandıklara varılır.
Yaralarım pare pare yarılır.
Bir bakarsın yeni meclis kurulur,
Bulunmaz bir kurtarıcı baş, yine.
…
Gel de gör Ayazı, gör ne hallerde,
Dert çekmekten derman bitti kullarda.
Demokrasi çiçek açtı, dallarda,
Bizim ele kar yağıyor, kış yine.
…
Ahmet AYAZ