Baştan söyleyeyim merak etmeyin diye. Ben gözetmeniyim düşler ülkesinin. Çocukları mutlu edebiliyor mu diye takip ederim düş perisini. İşte bir gece kaydettiklerim:

 

 Masal düştü üstüme dolaşırken duvar diplerinde, kara yazmalı gecenin elindeki gümüş tepsiden. Kısılırken ışıklar sır dolu pencerelerde, gölgelerin burnu uzuyordu Pinokyo gibi. Gerçekleri sakladığı için miydi uzaması burnunun? Olanları gizlemek bir çeşit yalan değil miydi? Kötülüklerin buğusu tütüyordu tenha sokak aralarında.

 

 Yıldızlar okşuyordu evlerin çatılarını, rüzgâr ninni söylüyordu yatağındaki çocuklara, bir de masal anlatıyordu kaybolan çağlardan. Nice şafaklar kıracaktı zaman, ama zaman vardı daha… Kaç masal inecekti bu gece çocukların düşüne? Gök yarıldı orta yerinden. İpek kanatlı düş perisi süzülerek indi bir çatıya. Gepetto babanın keserinin nağmeleriyle Pinokyo girdi içeriye dans ederek.

 

 Bir can dilemiştim güzel periden
Tahta ellerimi açıp semaya
Neler gelecekti bilmem geriden
Değer miydi ömrü karalamaya?

 

 Küçük yapraklar düşüp sürüklenmeye başladı sokakta, koşuyorlardı adeta. Yedi cücelerin madene giderken şarkı söyledikleri gibi hışırdıyorlardı toprağın üstünde. Kimeydi koşuşları, neden bir telaş bağlanmıştı adımlarına? Dünyanın kötülüklerini, ölümlerini, savaşlarını damıtarak bir zehir yapmıştı cadı kraliçe. Doldurmuştu bir elmanın içine. Yedirecekti pamuk tenli prensese. Kötülüğün şerrinden mi kurtaracaklarını sanıp koşuyordu yapraklar, bedenleri minicik, yürekleri kocaman cüceler gibi.

 

 Herkes bilir biz cüceyiz
Yücelerden en yüceyiz
Barış için güvenceyiz
Elimizde keskin balta
Sırtımızda küçük çanta
 
 Dolaşırız ve gezeriz
Kötülüğü biz sezeriz
Acımayız hep ezeriz
Elimizde kazmamızla
Tanınırız azmamızla.
 

 Kocasının ağzından almış, küllenmiş küfürleri sokağa döküyordu bir kadın. Kimse görmesin diye geceyi beklemişti belki de. Utanıyordu, hayalleri vardı, ulaşamamıştı. Düş perisi de gördü belli ki. Hemen yöneldi kadının evine doğru, uyuyan ikiz kızlarının saçlarını okşadı. Kızların gözlerinde akşamdan kalma gözyaşı izleri vardı. Masalından çıkarıp külkedisini koydu yastıklarının altına. Sabah uyandıklarında ikisi de aynı rüyayı görmüş olacaklar, her kötü günün arkasından hayallere kavuşacaklarını fark edeceklerdi.

 

 Bir masalda külkedisi yaşarmış
Yüreğinin sevgisiyle coşarmış
Çektiğinden sabır küpü taşarmış
Camdan pabuç merdivende kalınca
Huzur bulmuş prens onu alınca.

 

 Masala hasret o kadar küçük ruh vardı ki karanlıklar içinde bocalayan… O kadar çocuk vardı ki masalların güzel biten sonlarıyla umuda kavuşacak olan. Sabaha kadar vakti vardı nasılsa, yorulmazdı dolaşırdı peri. Bin bir gece masallarını serpti biraz göğe yükselip. Herkese yeterdi bu sefer.

 

Yaşlı evin içinde yaşlı bir kadın vardı, elini uzattı birisini tutmak için, yakalayamadı.

-   Ben de istiyorum! Diyordu. Nasılsa çocukluğuma geri döndüm, hakkım değil mi düşe dalmak?

 

Elbette çocuk sayılırdı. Yürüyemiyor, koşamıyor, ihtiyaçlarını karşılayamıyordu. Ama uyuyamıyordu da, düşlerin derin denizine dalamıyordu.

 

 Dinlenmek hayaliyle çalıştım çabaladım
Yaş aksa da gözümden aldırmadım yaşlandım.
Gerçeği unutuldu, şimdi ihtiyar adım
Yıllar yıldırdı beni akan terle haşlandım.
 
Ufalırken büyüdüm büyülü düşler ile
Bir masalı bitirip kapağını kapattım.
Kâbusla uyanırken ufku görmedim bile
Son geceyi süsleyen hayallerimi attım.
 

Dilinden mısralar, gözünden yaşlar dökülüyordu, yüreğinin atışı göğsünden sökülüyordu yaşlı kadının.

 

 

NOT:

Masal , 6+5 hece, 4+4 hece, 4+4+3 hece, 7+7 hece kolaj durum öyküsü.

 

 

( Masallar Gece Uyanır başlıklı yazı Afet Kırat tarafından 24.04.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.