Hangi düş’ ün yerlisisin, sefil kadın
hangi kambersin düğünden düğüne seken?
Bir seni everemedik oysaki sen değil
miydin; on beşimde evleneceğim, diyen?
İhbar ediyorum seni yedi düvele bir
de bir de kapısından kovulduğun bilmem kaç köye de muhtar adayacağım.
Rengin solgun, Zeliha zaaflarınla ve
bakışlarınla nasıl da donuksun belli ki torun torbaya karışan yaşıtlarına fark
atacaksın üzerine geçirdiğin o çingene pembesi servetinle.
Servet dediğime bakma ne de olsa
anandan mirastır o cepken ve şıkıdık şıkıdık oynadığın düğünlerde az mı mavi
boncuk dağıttığın elin dul adamına bir de yürek coğrafyanda nasıl da asi/l
asi/l dolaşırsın.
Günler yetmiyor gecelere sığındığın.
Geceler de mi yetmiyor da saati
kurarsın hep en geç saate ve işte bünyen kırmızı alarm veriyor…
Yoksa yoksa şimdi de o çapkın itfaiye
erine mi kaptırdın gönlünü?
Ah, be kadın insan hiç mi akıllanmaz?
Bak, bak dününe kapıdan kovduğun
görücülerine:
Neymiş efendim?
‘’Beni her erkek taşıyamaz.’’
Tabii ki de taşıyamaz taşımadı da
asla da taşımayacak: kim dedi sana günde beş somun ekmek ye diye bir de üstüne
içtiklerin? Ne yürek dayanır ne cepteki para sen adamı rezil de edersin katil
de. Neymiş efendim?
Oo, sen kim eşini vezir etmek kim?
Olsa olsa esir de edersin insanı
tefecilere.
Ah, Zeliha, ah, rahmetli anan demedi
mi sana yoksa onu da mı unuttun?
‘’Kız, zilli seni. Bir işin ucundan
tutsan ya mumya misali ne halt edersin güneşin altında sen misin sadece
bronzlaşmak isteyen?’’
Bir de yemedin mi bir ömür kilo kilo
havuç bak nasıl da yandın, değil mi bre melun kadın?
Her yerin turuncu oldu şimdi işin
yoksa günde kaç kere ovala kesele tenini.
Seni hamamda gördü mü kaynana adayın
arkasına bakmadan koşar kaçar.
Köyün enayisi Zeliha seni:
‘’Beni kimler kimler istedi de
varmadım.’’
Otur o halde poponun üstüne gerçi
çoktan geçti Bolu’nun pazarı ama…
Efendim, efendim ne dedin?
‘’Ah, zilli seni demek pazara
gitmezsin sen hele ki bu zamanda o zaman gözükme gözüme. Medet mi umarsın yoksa
balkondaki domates fidelerinden?’’
Ayol, senin dişinin kovuğunda kalır o
yetiştirdiklerin. Bak toprak nasıl da kurumuş. Sen kim çiftçilik kim…
Ah, ah, bir de çiftlik sahibi olsun
istersin varacağın enayi. Küçük at da civcivler yesin seni, kart tavuk.
Varını yoğunu yedin ailenin en
sonunda başlarını da yedin ya…
Sessizsin, değil mi şimdi? Elbet
susarsın mendebur kadın az çekmedi anan baban senden. Zamanında dediler sana
bir baltaya sap ol en azından bir işe gir kır dizini de üç kuruşa talim olma.
Bir de görücülerine demez misin?
‘’Ben kariyer yapacağım, beyefendi.
Çocuk da yapacağım kat da yat da mülk de.’’
Ayol, senin neyine kariyer yapmak?
Fena mı olurdu o inşaatçıya varsaydın bak yazlığın da olacaktı katın da yatın
da. Altı üstü adam senden yirmi yaş büyük hem sen yaşını fazlasıyla gösterirsin
altı üstü adama saç ektirirdin şimdi böyle domates fideleri ekmezdin toprağa
yoksa ertelediğin başka hayallerin mi var?
Bak, yaşıtlarının kocaları rahmetli
oldu onlar şimdi kaçıncının peşinde bir de kendine bak, muşmula suratlı:
Seni kim taşır ki bu saatten sonra?
Sadece alın teri ile helal para kazanan bir hamal mı yoksa beklediğin ki sana
kimler kimler talipti zamanında.
Rengin hala turuncu.
Saçların da turuncu.
Tutuştu eteklerin, değil mi?
Bak en üst kattaki dairene inip de
çıkamıyorsun. İstersen bu saatten sonra oturduğun müştemilata asansör
yaptıralım.
Belki de bir vinçtir sana gereken.
Son sözün mü Zeliha?
Yoksa anana verdiğin söz mü?
Hadi, hadi, iyisin yine çivisi çıkmış
dünyada buldun yine dişine göre birini gerçi adam çocuk diye tutturdu ama…
Hem dememiş miydin: çocuk da yaparım
kariyer de…
O halde çabuk tut elini, hazır
bulduğun koca adayı emlakçı vardır elbet senin de kısmetin en azından üç artı
bir yalnızlığına bir yazlık iyi gider varsın Bodrum’da olmasın da bodrum katı
olsun apartmanın hem bahçede bol bol havuç da yetiştirirsin domates de gerçi bu
saatten sonra senin yeşermen gerekir o halde bir işin ucundan sen tut da tadını
çıkar evliliğin. Bak, annene nasıl da malum oldu yoksa çoktan kapının önünü
koymuştu seni kocan.
Kocamışlığın bir yana yufka
yüreklisindir sen.
Varsın öz çocuğun olmasın büyüttüğün
bak bir yetimi sevindireceksiniz senle kocan.
Haydi, o halde yolun açık olsun
kapanmış bahtına konan gelin çiçeği ile bir yastıkta kocayın bundan sonra ve
sakın hor görme kocanı. Dünya gözüyle kim sevecek ki seni bu saatten sonra?