Sevgili…
Kendimle kavgalı bir aynayı tutuyorum ceset torbası yüzüme, gittin diye.
O ayna parmak boğumlarımda parçalanıp ruhumun karanlık tarafına batıyor. Anladığını düşünüyorum beni. Ben sensiz iki büklüm kalmakla kalmayıp cenin pozisyonunda ağlayıp her gece sabahları zor ediyorum. Sabah mı? Geceden de daha zifiri benim için. Asalım artık bu gülüşü. Mevsimlerin sensizliğime gülüşünü mesela.
Feraset nedametleri bir tuğla daha koyuyor
yıkılmak üzere olan umutlarıma. Ben hala ne için yaşıyorum bilmiyorum. Adınla
başlayıp adınla bitirdiğim dualarımın tutuşmuş kül yığınlarına basıp geçiyor
ayak sorgusu izler. Avını kapıp götüren bir aslan değilim ben. Ve ben senin ahu
gözlü ceylanın değil miydim?
Ey sevgili..
Gitmeni gerektirecek tek bir suç işlemedim halbuki. Sevmek, ne zamandan beri çok sevmek kefen giydirtiyor kalbe. Tabutumu neden sol yanından uzağa park ettin öyleyse.
Anlamsız kuğuların anlamlı sesini duyuyorum seninle demedin mi? Halbuki her canlı anlamdan ibaretti bilmezdin.
Uykuların bölünen kalabalıkları kanlı canlı feryadu figan tesbihleri sallıyor saçlarımın kıyısında. Sızısı geçmeyen yaralar kan revan ateşler içinde can çekişiyor sol yanımda. Bilinmezliğin ötesine geçmiş ceset torbası yüzüm ağlamaktan perişan olmuş.
Ben sana ne yaptım? Sevmenin kahır dolu olduğunu ilk
ve son kez sende gördüm.
Sevgilim…
Döneceksin biliyorum.. Ben
öldüğümde döneceksin. Mezar taşımı okumak için son bir kez yüzünü döneceksin.
Ve mezar taşımda şu yazacak:
Bu kadın o yiğidin aşkından öldü.
O yiğitse bu kadını cehenneme gömdü..
Yazan: She-Fa