Bir düş çürüğü idi zaman sessizlik iken urgan aşk da aheste varlığı ile hükmeden zamana.

Tozutmuş ruhlar ve tozlu yürekler taze bir çiçeğin bakir kokusunda saklı mevsim de umut da.

Bir iç çekiş bahşetti evren bir de derdest edilmiş sözcüklerden pul pul dökülen imgeler ve anlamı ömrün anlatmaya doyamadığı şairin içinde yerleşkesi bir iklim ki gönül denen gözün rüzgarında uçuşan etekleri kalemin belki de nidalar ektiği satır aralarına saklı hüzün yüklü yüreği.

Coşkunun iz düşümü idi şiir.

Şiirin de iz düşümü sevdalı şehir ve işte müdahil oldu masalına şiirin nasıl ki şehirdi gediklisi hüznün ah, bir araya gelmeyen iki yakası değildi de sadece şehrin o şair ki yakasından düşmeyen pejmürde duygularla baş koymuştu yola ve çıkmıştı da bir kere peşinen ve izini sürdüğü mutluluğu katık ettiği yorgun ruhu şimdilerde gece ile eşleşen bir mevsimden ayrı düşmediği kadar mevkiinden dökülen zerrelerle inşa etti yeryüzündeki kalesini.

Kestirmeden sevmemişti oysa sadece kesmişlerdi sesini bir de yüreğini dilim dilim ve işte dilemması şüheda mazinin içinde depreşen ne varsa misafiri olduğu dünyada saklı bir hazine olduğunun da bilincinde peşine düştüğü yorgun ruhun yorgun ufkun bir de nutku tutulmuşken sözcüklerden medet umdu şair ve sadece miracı belledi her şiiri ne de olsa aşkla ve de aşka baş koymuştu aşina olansa yüreğine dipsiz uçurumlar ve yalnızlığın rotasından sapıp da geceyi b/öldüğü hece hece.

Mavidendi mintanı şairin.

Yeşile düşkündü neşri hem gözleri hem yalın ayak bastığı çimenin kokusu onu usulca çağırırken ve kaçtığı kadar dünyadan ve kendinden teslim olmuştu bir kere kaderine.

Mevsimlerden üryan çığlıklar saklı iken çekmecesinde.

Meali aşk olan ve rotası umut ve en yüksek rakım iken inanç ve hidayete kavuşma arzusu ve işte dünyanın malından ilk günden beri geçmişken asla da geçkin değildi sözcükleri belki sitemkâr belki isyankâr ve feri sönmeden günün ellerini açtı Rabbine.

Geceyle meşk eylediği.

Aşk iken de ömrünün meali.

Rabbine koştuğu ve kavuşmanın öncesinde saklı tuttuğu kadar gizini.

Kimine göre: lafügüzaf.

Kimine göre laf cambazı.

Kimine göre gereksiz.

Kimine göre sadece bir nokta…

Ve uğurlu sayısı on üç idi şairin annesinin doğduğu gün ve hani, hani…

Nasıl ki annesi de onu defalarca doğurmuştu kaderin verdiği komutla ve işte yüz sürdüğü umut iklimi ve de her doğum öncesi sancılanan şafak ve yürek ve ufuk.

Radarına takılıydı bir kere hüznün.

Renk vermeden de sevmişti evreni ve tüm insanlığı.

İmar plan ruhunun oysaki vücut sadece bir ayraçtı şaire göre belki de uyumsuz olduğu kadar zamana zamansız bir gülüş ya da iç çekiş fevri yüreğinden dökülen sözcüklere kimi zaman hicap yüklediği…

Maviden kubbe.

Pembeden sevgisi.

Mordan lacivert gecenin peçesi.

Ve işte aşkın perçemi…

Sona gelmeden ölen.

Daha başlamadan da biten bir hikâye gibi…

 


( Coşkunun İz Düşümü İdi Şiir... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 4.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.