Düşlerimi sorguluyorum belki de adımı
güncelliyorum sessizliğin titrinde topuklu ayakkabılarımla dolaştığım okul
koridorlarını özlüyorum.
Öğrenci olduğum yılların rüzgârı
mıdır hala içimde esen yoksa yoksa…
Tüy sıklet bedenimde gezinen
fısıltılar mı dünde kalmış bir öğretmen eskisi mi yoksa hayalleri ıskartaya
çıkmış bir gece bekçisi mi?
Manen rahatım, Feride elbet içimdeki
telaşlı öğretmenin resmini çiziyorum kimi gece elbet gündüzleri kovuyorum
kapıdan bu sefer gece acil iniş yapıyor yüreğimin sofasına.
Her şey dünde kaldı, Feride ta dünde
kaldı şimdi kolaysa yeniden başla öğretmeye hani öğrenmek neyse de bu saatten
sonra kime neyi öğretir insan?
Bir selamın bile karşılığı yokken
kolay mı öyle tepeden inip de tek tek dikte etmek?
Sorularımı uyuttum da geldim, Feride
elbet dünümü çoktan gömdüm yine de o uzun okul koridorlarını özlüyorum içimdeki
genç ve idealist öğretmenin hayallerini tam da gerçekleştirecekken hayali
fenere dönmesini aklım hala almıyor.
Sevgili Feride…
Feri söndü mü gözlerinin yoksa seni gidi
cebbar öğretmen?
Bir nakkaşın titizliği ile nasıl da
işledin yüreklerini öğrencilerinin ve sen nasır tutmuş yüreklere inatla
azmettin ve hayallerini gerçek kıldın da…
Ah, işte gelmedi gerisi.
İçinde saklambaç oynayan çocukluğun.
Hala çocuklarla çocuk olabildiğin.
Çocuklar gibi koktuğun ve masum
kalmanın hikâyesini de yazarsın sen, Feride elbet Çalıkuşu önlüğünde sakladığın
şekerlemeler ve renk renk kalemler en çok da öykündüğün değil mi hani hararetle
arşınladığın okul yolları?
Rengin hep beyazdı, Feride çünkü sen
bir kez tebeşir tozu yutmuştun.
Rengin hala beyaz, Feride ne de olsa
benzemeyi reddettin kim varsa çevrende sadece sen içindeki dirliği birliği ve dinginliği
korumak adına verdin mücadeleni.
Çetelende ne çok çizik.
Ayakların ağrırdı da asla şikâyet
etmezdin hem en çok sevdiğin değil miydi o pahalı iskarpinlerine dolan çamurla
haşır neşir olup da en elini suyun altına tutup da üstüne başına bulaşan bunca
tebeşir tozu ile nihayetinde olmayan makyajın nasıl da çemkirirdi sana?
Sen güzel miydin Feride yoksa hep mi
güzeldi çevrendeki insanlar?
Bir renktin sen Feride aslında gök
kuşağının ta kendisi idin ve öğrencilerinle paylaştığın bilgin ve anıların ve
tecrüben ve sevebilmeyi hep sevme ihtimalinle yanaştın insanlara ve yandaşın
sadece meleklerdi ilk başta sonra yüzlerce melek toplandı etrafına öyle ya, o
cıvıl cıvıl öğrencilerindi hayatını cennete çeviren…
Ah, Feride bu kadar çabuk mu pes
edecektin? Ama Allah biliyor ya, nasıl da cebelleştin imkânsızlıklarla.
Cebinden taşan parayı elinin tersiyle
ittin ve ayağını yerden kesen son model servis aracını kullanmaktan vazgeçip
düştün bir kez yollara.
Sendin elbet seni sana sevdiren.
Sendin elbet öğrencilerini evladın
gibi belleyen.
Anne değildin ama özverili bir
yetişkindir ve içindeki çocuğun neşri idi işte seni anne olmaya yakın tutan…
Sendin seni seven ve sevdiklerindi
seni sana yaşatan.
Ne oldu Feride filmin sonunda?
A, evet, kanunlar nezdinde hak
kazanacağın öğretmenliği sadece kısa bir zaman gecikmenden sonra haiz olacağın
kadrolu öğretmen unvanına nail olamadın işte.
Yakardın mı?
Hem de nasıl elbet Rabbine.
Pes ettin mi ilk günden itibaren?
Olur mu hiç? Kimdi o okul senin bu
okul benim gezinen üstelik ücretli çalıştığın okullarda nerede ise üstüne para
verdin de vazgeçmedin hayallerinden?
Her hikâyenin bir sonu vardı işte ve
sen kendi hikâyeni yazmaktan acizdin ama yazgını da kabullendin gerçi başlarda
epeyce söylendin ama…
Nice Feride ve bir de Kamuran.
Kamuran hep vardı insanların
hayatında ya da hikâyelerinde.
Senin bir Kamuran’ın var mıydı sahi
yoksa o da mu hayal dünyanın bir ürünü idi?
Sevmeyi sevdi mi insan hep bir
yerlerde bir Kamuran beklemez mi hem?
Nail olduğun onca statü elbet maddi
anlamda doyuma ulaşmış biri olarak kolay da oldu hani bir günde oluk gibi akan
parayı reddetmek ne de olsa yaşadığın kadar sevgiyi hep yaşatmak istedin ve
yaşanır kılsın istedin insanlardan.
Sen sevdin Feride: sen sevmeyi sevdin
ve çıkarsız sevenler sadece çocuklardı çocukların ve onlar da seni çok sevdi
Feride.
Kendi hikâyeni yazamadın, haksız
mıyım ama şimdi biteviye eşeliyorsun boş sayfayı ve işte Feride gittikten sonra
kalan boşluğu yazarak dolduruyorsun aslında sen artık kendi hikâyeni
yazıyorsun, Feride ve her günün kendine duyduğun özlemle geçiyor ve cümleler
deviniyor ve yüreğin hala aşkla atıyor.
Artık kalemin Feride’sisin ve dünde
kalan her şey için müteşekkir iken Rabbine ve şimdi bir yazar kasar gibi
fiiliyatta bulunuyorsun elbet duygularının karşılığı olarak cümleler arz-ı
endam ediyor.
Bu bir rutin değil.
Bu asla bir hırs da değil.
Bu sadece içindeki sevgiyi sonsuzluğa
mal etmek adına takındığın bir üslup bir rakım ki illa ki aşkın rakımı yazarak
dokunduğun.
Bir öğretmen.
Ömürlük bir öğrenci.
Ve sözcükler iken artık senin
yoldaşın ve kaleme aldığın aslında içindeki sevgiyi herkese sunmak…
Sevmekten korkanlara inat.
Hala hayal kurmayı da seviyorsun
madem…
Sevginle yaşattığın bir Feride ya da
Kamuran belki başka bir esinti aslında içindeki sonsuz coşkuyu saklı kılmak ve
pay etmek…
Geç olmadığını asla unutma Feride ve
sen yaşadığın kadar da koruyacaktır Rabbin seni yeter ki pes etme Feride.