Zühre tek kişilik yatağı,bir komodini,dolabı ve masası olan bu pansiyon odasına geleli bir hafta olmuştu.Bu pansiyon küçük şirin bir yerdi.Biraz tepede kalan ve aşağısında deniz olan yeşillikler içerisinde bu güzel pansiyonu bir arkadaşı önermişti.Burası arkadaşı Rüya’nın teyzesinin pansiyonuydu.Sessiz huzur verici bir yerdi.Kış gününde buraya gelmesinin sebebi şehirde çok bunalmış olması,kafasını dinlemek istemesiydi.Rahatsızlığı nedeniyle çok gerilmiş yalnız başına bir huzur aramıştı.Annesi de kızının başına bir şey gelir diye korkarak ama kırılmasın diye gönülsüz kabul etmişti.

Her taraf bembeyazdı.Pencereyi açtı ve içeriye buz gibi hava girdi.Denizin sesi ne kadar ürkütücü olsa da hoşuna gitti.Birbirine değmeden bir düzen içinde hiç yollarını şaşırmadan yağan kar taneleri Zühre’nin içine huzur verdi..Biraz pencerenin önünde durdu havayı içine çekti.Sonra pencereyi kapattı ve yatağına uzandı.Okumak için eline kitabını aldı ancak canı okumak istemedi.Dışarıya çıktı.

Merdivenleri indiğinde pansiyonun sahibi mutfakta düz uzun siyah saçlı,siyah gözlü kızla konuşuyordu.Bu kızı daha önce burada hiç görmemişti.O gün bir topluluk gelmişti demek ki bu kız da onlarla birlikteydi.”Merhaba” diyerek girdi içeriye.Kız gülümseyerek cevap verdi.Pansiyonun sahibi Zahide altmışlı yaşlarda,tombul,kısa boylu,mavi gözlü sempatik bir kadındı.O da Zühre’ye “gel kızım biz de Hande’yle konuşuyorduk.Hande bugün üniversiteli grupla geldi” dedi.Üçü muhabbet etmeye başladılar. Zahide çay,yanına da yiyecek bir şeyler koydu.Birlikte muhabbet ederken iki kız lisede okurken okullarının yan yana ve aynı dönemde okuduklarını fark ettiler.Tanışmıyorlardı ama ortak tanıdıkları vardı.Geç saate kadar konuştular.Sonra odalarına çekildiler.

Zühre odasına geldiğinde uykusu gelmişti ve ne iyi ettim de indim aşağıya dedi kendi kendine.Bu yeni tanıştığı kızdan hoşlanmıştı.İyi bir kıza benziyordu ve hisleri onu hiç yanıltmazdı.Bunları düşünürken uykuya daldı.
Hande’de Zühre’yi sevmişti.Odasına gelince beraber aynı odada kaldıkları Hanzade uyumuştu.O da ses çıkarmadan baş ucu lambasını açtı ve kitap okumaya başladı.

Yarınki gün ve on gün boyunca her gün birlikte sohbet etmeye,şöminede ısınmaya,beraber yemek yemeye devam ettiler.Güzel vakit geçiren iki iyi arkadaş olmuşlardı.Gruptaki herkesle konuşuyordu Zühre ama en çok Hande’yi sevmişti.

Bu duruma Zahide teyze de çok seviniyordu.Çünkü Zühre yeğeninin arkadaşıydı.Onları yeğeni tanıştırmış ve Zühre’nin lösemi olduğunu kafasını dinlemek istediğini söylemişti.Zahide teyze de Zühre’yi sevmiş kafasını dağıtması için misafir etmeyi kabul etmişti. Hande de pırıl pırıl bir genç kızdı.İyi niyetli,yardımsever,sevecendi.

Bir gün Zahide teyze Zühre’nin hasta olduğunu yardımı dokunur diye Hande’ye anlattı.Çünkü Hande Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisiydi.Zaten Hande de bir rahatsızlığı olduğunu zayıflığından,iştahsızlığından,halsizliğinden,baş dönmelerinden anlamıştı.Hande bir yolunu bulup Zühre’nin içini dökmesini sağladı.İsterse onu hocalarıyla tanıştırabileceğini hepsinin çok iyi doktorlar olduğunu anlattı.Zühre zaten ilaç kullanıyordu ama doktoru yurt dışında bir üniversiteye profesör olarak gitmişti.Bir de tedavi için Hande’nin söylediği hastaneye gitmeyi düşündü.

On gün sonunda Hande grubuyla gitti.İki kız birbirlerine telefon numaralarını vermişlerdi.Zühre’de iki gün sonra pansiyondan ayrıldı.Zahide’yle vedalaşmaları zor oldu,ikisi de ağladı.Zühre’ye o huzurlu yerden ve Zahide’nin sevecenliğinden ayrılmak zor geldi.Zahide için de bu kumral mavi gözlü,nahif kızdan ayrılmak zor oldu.

Eve geldiğinde annesine ve babasına sıkı sıkı sarıldı ve tedaviye başka hastanede devam etmek istediğini söyledi.Onlara Hande’yi de anlattı.Hem onun gittiği profesör yurt dışına gitmiş hem de bu gideceği hastanede Hande de vardı.Ailesi kabul etti.Zaten onlar da yeni bir doktor araştırıyorlardı.

Hande’yi aradı.Hande de hocasından randevu aldı.Üç gün sonra anne ve babasıyla hastanedeydiler.Zühre ve ailesi önceki dosyası ile profesörün karşısında kendisine anlatılanları dinliyorlar ve yeni tetkikler için bilgi alıyorlardı.Yeni tetkikler denendi ve daha önceki doktoru gibi bu doktor da erken teşhis edildiği için şanslı olduğunu söyledi.İlaçla tedaviye devam edildi.

Hande’yle arkadaşlığı ilerleyen Zühre güzel vakit geçiriyordu.Birbirlerine gidip geliyorlardı dışarıda buluşuyorlardı ve birbirlerinin arkadaşlarıyla tanışıyorlardı.İki iyi dost oldular.

Zühre’nin bir erkek arkadaşı vardı.İsmi Ömer’di.Liseden beri sevgiliydiler.Ömer Zühre’nin hastalanmasından sonra değişmişti.İlgisiz ve tutarsız davranışları vardı.Zühre bu duruma üzülüyor ama kimseye anlatamıyordu.Bir gün Zühre onu çarşıda bir kızla gördü.Ardından Ömer’i aradı ve sordu o da yeni sevgilisi olduğunu kendisinden ayrılmak istediğini söyledi ve de özür diledi.Zühre telefonu kapattığında yüreğinin pense gibi bir şey ile sıkıldığını,vücudundan kanların çekildiğini ve içine ateş düştüğünü hissetti.Ağladı ağladı.Tam o sırada Hande aradı.Hande telefonda ağladığını duyunca” yanına geliyorum”dedi. İki saat sonra Zühre’lerdeydi. Zühre Ömer’le tanışmalarından bugüne kadarki her şeyi anlattı.Hande ona moral verdi ama Zühre yaşadığı hayal kırıklığını atlatamıyordu.Hande o gece orada kaldı.Zühre biraz rahatlamış görünüyordu.Hande gidince de içinde fırtınalar koparak ailesine belli etmeden günlerini geçirdi.

Zaman zaman baygınlık geliyor, kendini toparlıyor,belli etmemeye çalışıyordu.Bir gün Zühre’yle annesi çarşıya çıktı.Çarşıda Ömer’i gördü.Ömer ona yan gözle bakarak gülüyor ve arkadaşına onu gösteriyordu.Arkadaşı da alaylı bir bakışla Zühre’ye bakıyordu.Resmen onunla dalga geçiyorlardı!Bunu görmek terk edilmekten daha ağır geldi!Gözleri karardı ve son günlerde solan yüzü daha da soldu ve annesinin kolundan yere yığıldı.Annesi bağırdı,yardıma gelenler oldu.Ömer öyle bakıyordu yardıma bile gelmedi..Zühre hastaneye kaldırıldı.

Tetkikler yapıldı gayet iyi giden hatta sonlanacak olan tedavisi bu olayla kötüye gitmişti.Zühre dört ay hastanede kaldı.Bu sırada Hande onu yalnız bırakmadı.Hande bazen Zühre’nin annesini evine gönderip ona refakat ediyordu.Zühre Hande’nin erkek arkadaşı Tufan’la tanıştı.Tufan da Hnade’yle aynı sınftaydı ve psikiyatri bölümünde stajyerlik yapıyordu.Beraber güzel vakit geçiriyorlar ve eğleniyorlardı.Hastanede Zühre hemşireler,stajyer doktorlarla çok iyi anlaşıyordu.Bu sayede kafası dağılıyor ve Ömer’i düşünecek vakit bulamıyordu.Aklına geldiğinde oyalanacak bir şeyler buluyordu.Onu unutmak için geceler boyu dua ediyor Allah’a sığınıyordu.Bir gece dua ederken içinin ferahladığını hissetti.Artık Ömer’i de o olayı da umursamıyordu.Bunda yeni ve eski arkadaşlarının desteği ve de psikiyatrik yardımın da faydası vardı.Dört ay sonunda tedavisi iyiye gitmeye başladı.Hastaneden çıktı.
Artık iyiye gidiyor sağlığına kavuşuyordu.Doktor altı ay sonraya kontrole çağırdı.

Aradan üç ay geçmişti Hande ve Tufan mezun olmuş ve evlilik hazırlıkları yapıyorlardı.Zühre’de Hande’ye yardım ediyordu.Bir gün Hande Zühre’ye bir sürprizi olduğunu söyledi.Zühre’ye nikah şahitliğini yapıp yapamayacağını sordu.Zühre sevinçten havalara uçtu,onun için bir gururdu. Hem de ona verilen değerin göstergesiydi.Seçebileceği bir çok kişi içinden Hande onu seçmişti.Buna çok sevinmişti

Herkes mutluydu.Çok güzel bir düğünle evlenen Hande ve Tufan Tıp Uzmanlık Sınavı’nı da kazanmışlardı.Zühre ise onların ısrarıyla bir kez daha üniversite sınavına hazırlandı ve bir yıl sonra çok istediği Gazeteciliği kazandı.Okulu bitince de yerel bir gazetede işe başladı.Zühre kontrollerine de gidiyor ve sonuçları hep iyi geliyordu.Ömer’i de hiç sevmemiş gibi unutup gitmişti.

Zühre’nin hayatı düzene girmeye başladı.O işi,ailesi vearkadaşlarıyla mutluydu.Zahide de yeni hayatında yerini aldı.Zühre mutluydu artık.Hayat üzülmeye değmezdi o da bunu yaptı ve hayatına ardına bakmadan huzurla devam etti.

ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU
( Dostluğun Gücü başlıklı yazı Çiğdem67 tarafından 15.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.