Düşlerin tarhında saklısın

Ve meylettiğin sabrın kadar da yaslısın

Sona varmak mı oysaki başladığın

Devasa yalan

Yalancıktan sevenler mi nazarında uçuşan

Yetilerinle

Yetim varlığın ve yüreğinle

Ket vurdukları mutluluk

Aşkın alası ve gerdanlığı

Çiçek olmalıydı oysa boynuna dolanan:

Ne pırlanta ne altın

Som altından olsun kalbin işte en büyük varlığın

 

Sözcükler kümelenir

Aşk denen hadise deşilir

İsyankârsan zarardasın

Yalnızlığınla kavrulduğun kadar yanlışsın

 

Mevsimlerden ne mi?

Kimliğinde saklı bir hare belki de

Kumpas kuranlar ve safsata addedilen varlığın

Yanlışa düştüğün kadar yaralısın

Sevdiğin kadar kırılacaksın da binlerce parçaya

İma edilen değil imha edilen saflığın

Sefasını süremediğin hayatın

Dalkavuk gölgelere verdiğin prim kadar

Kaybolduğun boşluk ve kayrası yıldızların makamı

 

Meramı var ya da yok duygularının

Hiçliğine kefil olduğun kadar varsın

Var olduğun kadar firarda

Tükürdüğünü yalar insanlar

Tüketilmişliğin kadar tünediğin gök kubbe

Ne çok fasıla

Havsalandan taşan binlerce duygu ve atık

Artık yılı olmaya ne gerek var zamanın?

Sen zaten otuz ikinci günüsün devşirdiğin ayın.

 

Devirdiğin putlar ve kadehler

Oysaki içinde saklı zemzem suyu

Türediğin kadar sözcüklerle

Tüneyen sefil ve miskin yüreğin

Sevdin de ne oldu?

Atağa geçti gece

Geçkin günler ve simalar yüz sürdü kire

Beyaz ruhun ve alnının akı…

Ne o?

Mutluluk sana mı kaldı?

 

Bir hezeyan heyecana katık

Aşka ise özlem bir beden büyük gelen

Çaresizliğini gizle istediğin kadar

İstimlak edilmiş ruhlardan gelirse sıra sana

Kentsel dönüşümde şimdi ruhun ve kalemin

G/izini sürdüğün kadar sevginin…

Sana mı kaldı sevilmek?

Şiarın olsa ne ki aşk?

 

İmha edemediğin kötülük ve karanlık

Defolu bir ruhsun sen

Dezenfekte ettiği kadar ellerini insanlık

Sen de aralıksız temize geçir varlığını

Kat çıktığın mutluluk ve sevgi

Kaybolduğuna şahit evren ve Tanrı

Kayrasında ıssızlığın

Günyüzü görene değin güneş de def edecek mevsimi

Boykot ettiğin kadar karanlığı ve hicabı

Top yekûn infilak etmeden evren

Doldur haybeden boşlukları

Dolu olansa sadece dolan zaman

Vakit kaldıysa üç beş şiir daha yaz ve yek at zarı

Yekten aşka sevgiye duyduğun saygıyı

Bil ki:

Kimse sana göstermeyecek.


( Otuz İkinci Gün... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 16.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.