bu gece biraz alaturka olsun
hani söyleyemediğim ne kaldıysa sana
işte hepsini birden söylüyormuş gibi bu gece
felekten kartımızı geri alırcasına gizlice 
yaşayacağız 
gönlümüzce

şimdi kapıdan girdiğimiz anda
bu şarkı neler söyleyecek benden sana
dinlemeni istiyorum sonuna kadar 
bitince gideriz bakmadan ardımıza

saçlarını düzeltiyorum ensenin arkasından
düşürmeden  incilerini
bakarken gözlerinin içine
ellerini alıp avuçlarımın arasına
seni ne çok sevdiğimi kelimelere sığdırıyorum
leyla ile mecnun 
kerem ile aslı
bir aşk hikayesi gibi
her ücrasına bu gece 
ruhumun bakışı gizli 
aynı koku
aynı yüz
kalbimi  teslim almış

neresinde olduğunu bilmiyorum
her neyse
önemi yok
şimdi  eskiden olduğu gibi 
başka bir şey daha söyleyeceksin  diye bekliyorum 
tüm zamanı bekleterek
dalgın yüreğime serpiştir o sözcükleri haydi
kör bir sancının
hıçkırığında boğulsun aşk

her zamankinden daha neşeli görünüyorsun
her zamankinden daha heyecanlı 
uzun, sıcak ve zor geçen bir günün ardından
acımasızca şehir kavrulurken 
parıldayan lamba 
iyi geceler diye fısıldıyorken

bu heyecanın ruhsal kaynağını öyle iyi biliyorsun ki
öyle acınacak
öylesine zavallı bir durumdasın ki
içler acısı
tıpkı şarkı söylemek için salonun ortasına çıktığı zamanki gibi 
iki yanına sarkıtmışsın kollarını
ve derin derin soluk alarak
hiç kımıldamadan 

yüreğime girdiğin o latif sözlerden beri
yürek çilegahımı onurlandırdığın vakitten öte
şiirlerim hüzün kokuyor 
sevgi kokuyor 
aşk kokuyor
kuytu bir köşede kelimeler uçuşuyor
mavi bir uçurtma gibi

hayal öğütleyen 
okunmamış gazete yazıları bir yerde
bir şeyleri saklar gibi benden
aksine zihnimi karıştırıyorsun
altüst ediyorsun hislerimi
sit alanları oluşturarak 
sükunet içinde 
aczimi, hiçliğimi idrak ettirerek

yürüyorum 
kırılırcasına 
nefesinde bir ses ararcasına
sözünde can kulağı umarcasına
daha önümüzde uzun bir ömür var
yere diz çöker 
benimle evlenmen için sana yalvarırım
içimde her dem uyanan duyguyla
boğazımda düğümlenen ağlama isteğini tutmaya çalışarak

içimde bir tatlı heyecan
o teşekkür dolu gözlerinle karşılaştırılınca 
ne kadar saçma 
ne kadar zavallı göründüğümü sen bilemezsin

yağmurlu ,sisli bir düş gecemi yoklar
bende ki güneş sabahı bekler
her defa çekersin beni kendi indine
ben kaçarım sen gel dersin yine
bir imdat sözünün ardından
yürürüm
en şeddeli adımlarla

dışarısı sıfırın altında on derece soğuk 
hava soğuk 
yağmurlu loş sokaklar
kapkara damların üzerinde simsiyah bir gök 
içinde duygularım
ve sen

fersizleşen soluğum yavaşlar
yorgun yüreğim dayanamaz 
ağır bir kütle gibi yere yığılırım
senin almadığın bir soluğu nasıl içime çeker
nasıl yaşar
nasıl ayakta kalırım 

gecelerin şairiyim
bu şehrin  yalnız bedevisiyim
içimde körpe duygular
bir dağ meşalesi gibi
ışık saçarak parıldayan kuyruklu yıldız gibi
gece nöbetçisiyim
her gece
her ülker yıldızı gibi
ruhum ruhunla beraber

redfer.

( Bu Şehrin Yalnız Bedevisiyim başlıklı yazı redfer tarafından 24.06.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.