Yazdığımdan fazlası, yazmakla eş
değer iken yaşama sevincim ve solduğum pencereme günlerdir güneş doğmazken ki…
Ki güneşi pek sevmiyorum en azından
içimi ısıtıyor ama sıcaktan ve aydınlık havadan da fazla haz etmiyorum işte bir
de tatil günlerinden ve sebebi bende kalsın hani olur da bir gün dilim sürçer
ve bir bir deşerim yaralarımı.
İnancın varlığı işte dayanma gücümün
de ta kendisi.
Eşliğinde…
Hangi rengim, hangi açı?
Sözlendiğim acılarsa aşmışken boyumu.
Seyyahtır güneş bense seferisi hüznün
ve kopçası koptu günün bense geceye meylettim aşkı da yoldaş bildim apışıp
kaldığım da ansızın bazen kör kurşun gibi sektiğim bazen gözümün seğirdiği…
Hırpani Düşler Yokuşu…
Çocukluğumun geçtiği ve hali hazırda
yaşadığım o devasa şehir aşkla ihya etmişken yüreği aşka âşık İstanbul rüzgârı
olmalı belki de mahlasım ve ayan beyan hüznümü tetikleyen bir yerlerde peşime
takılan karanlığın da tok sesi.
Divane olduğum günler sonlandı.
Dar koridorlar ansızın devasa bir
dünyaya meyyal etti kendini ve kimsesizliğimle kucaklaştığım lanetin küflü
duvarlarına çaktım çivileri elbet çivilendiğim elbet cirit attığım elbet cihat
bildiğim elbet bunca nefrete inat ve aşka biat tutturduğum yol…
Her yol da bana çıkıyor işte aslında
ben, ben olmaktan çıkıp varamıyorum nihayete ve nice yarım hikâye bir düşün
ertesi eşleştiğim gerçekler ve artık hayal kurmayı da tehir ettiğim.
Mevsimin de tadı yok bu gün ve dün
ve…
Mevsimsel bir var oluş felsefesi
sözüm ona güneş doğacak içime ve ben bana kavuşacağım.
Ölümün derin dondurucusunda saklı kâbuslar
var asla yeltenmediğim ama yakamdan da düşmeyen artık kaç beden büyükse
bitimsiz acılar bense biteviye açılar konduruyorum bakış açıma.
Avunduğum mu yoksa savunduğum mu?
Kilit noktası bazense ket vurulan
bazen kat çıktığım bazen kanat açtığım bazense kaybolduğum.
Günü kurtarmalıyım yine ve yeniden.
Abesle iştigal neyse abartısız
yanıyor içim ve yakarıyorum kâinata aşkın dumura uğradığı belki de üstünde
dumanı tüten kahve gibi ya da vapur bacası ve işte yolcusuyum Paşabahçe
vapurunun ve hala devingen mahiyette dalgalarla oynaşıyor yunuslar ve ayaklarım
yerden kesiliyor ne de olsa hayal dünyama kaptırdım kendimi ve kısıtlı
teknoloji bilgimle bir ileri bir geri sekiyorum sanal dünya ile aramdaki tek
bağı da diskalifiye edip an itibarı ile bir başıma dolanıyorum kâinatta ve az
sonra açacağım modemi ve işte sonsuzluğa bağlanacağım ve paylaşacağım
yazdıklarımı.
Bir de yazmadıklarım.
Bir de yazıp imha ettiğim.
Bense yüreğimi ve insanları ihya
etmek adına büyük bir mücadele veriyorum kendimle ve asla da memnun değil iken
kendimden.
Rahmet yağmadı bu gün.
Bense nasıl da rağbet etmiştim yağmur
bulutlarına.
Bir destanmışçasına bir destur belki
de ve işte delik deşik yüreğimle hamt etmeyi de becerip umut ediyorum hali
hazırda ve delişmen ruhumla ettiğim münazara sadece Rabbimden istiyorum.
Manen yalnız değilim ama fiziksel
anlamda kimse yok yanımda sadece ailem ve gönül dostlarım ki onlar da öylesine
uzağımda ki.
Uzandığım yatak değil dimdik durduğum
yol ve kavşak.
Dilemması günlerin ve dilaltı
bildiğim şiirlerim ama yetinmiyorum ve daha fazlasını anlatmak istiyorum ve
kalemle olan ilişkimde bazen kendimi o kadar yetersiz hissediyorum ve asla
mübalağa etmediğim öylesine devasa bir boşluktayım ki…
Günler geçmiyor gecelerse çok kısa.
Sözcükler yetmiyor anlatmak istediğim
o kadar çok şey var ki.
Bazen günü gününe uymayan bazen günü
kısa kesip direkt daldığım gecenin koynu ve yüzüm gözüm mürekkep içinde oysaki
saatlerdir yazmıyorum okumuyorum da ama içimi okuyan birine o kadar müteşekkir
ve minnettarım ki içimden her geçeni dile getirmem imkansız olsa bile içimi
okuduğunu biliyorum ya ve işte gücüm de bundan geliyor.
Güç bela severken insanlar.
Güç olsa da yaşamak.
Gücüm tükendiğimde yeniden
dualara sarıldığım ve yürek iklimindeki
sekmeler.
Aşkla ihya ettiğim yüreğim arşı alaya
çıkan iç sesim ve desturum bir kelime öncesinde çektiğim Besmele…
Söylemler bazen donuk insan bakışları
gibi.
Sözcükler bazen tekdüze anlatmak
istediklerimin yanında.
Ve ıslık çaldığımda kapıma koşan
kalem ve yazacağım ilk sözcükler başladığım o yolculuk artık kaç sayfa yazarım
bilmem ama yazmaktan da öte birilerine anlatma ihtiyacım nasıl da baskın
geliyor gecenin sessizliğine.
Defalarca tuşladığım numaralar ve bazen
meşgule verenler bazense ulaşamadığım ama Rabbim asla terk etmiyor beni asla
yardımını esirgemiyor ve ben ne isteyeceğimi bilemezken sadece bana yardım
etsin diye yüzüm gözüm yaş içinde yakarıyorum ve derin bir uykuya dalıyorum ki
kötü geçen bir günün ertesinde huzur bulmam da inanılmaz güç iken ve sahip
olduğum o farkındalık ile İlahi bir Işık aydınlık kılıyor önümü oysaki gecenin
geç bir saati ve sokağın ışıkları yanmıyor ve çok yakından köpek havlamaları
geliyor yetmiyor uluyorlar da.
İçimdeki sarkaç.
Yüreğimse devingen.
İhlaslı bir arayışın geri
çevrilmediği ve nüktedan bir acı baskın geliyor ve ben her şeyden herkesten
ümidimi kesmişken ansızın sokak aydınlanıyor ve köpek havlamaları sona eriyor
ve bir günün daha bittiğine hükmetmişken evren aslında biliyorum da günün henüz
sonlanmadığını ve avuçlarımda dualar yüreğimde sayısız zümre ve sağanağa teslim
olduğum ki sadece beni ıslatan bir yağmur üstelik evin içinde biliyorum yine
ahmakıslatana yakalandığımı ve huzurla kapatıyorum gözlerimi.