YAREN TAŞIMAK ZORDUR
Evet, yaren; sevdiğiniz insan; dostu, ahbabı, arkadaşı
kısacası sevgiyi taşımak zordur. Tıpkı çok değerli olan ziynet eşyası gibi. Onu
korumasını iyi bilmeli, fütursuz davranmamalı. Aksi halde elinizden, uçup,
kayıp, kırılıp, heba olup gider de farkında bile olmazsınız. Gittikten sonra
verdiği sızı haberciniz olur.
Onu kazanabilmek için sarf ettiğiniz çabadan daha fazlasını
sarf etmelisiniz koruyabilmek için. Ona
emek harcamışsınız kazanabilmek için. Ve o sizin için çok değerlidir artık. O
sizin ziynetinizdir. Kalbinizin, zamanınızın ve huzurunuzun bir parçasıdır. Aynı
emeği ve gayreti onu koruyabilmek için de harcamalısınız.
O çok narindir, zariftir, incinir. Çünkü o aslında sevginin
hazinesidir. Ona fütursuzca davranamazsınız. O, gözlerinizin içine bakan
muhteşem sevgi çok değerlidir. Ziynetten de çok, adeta bir servettir.
Servetinizi kaybedin ama sevgiyi, sevdiğiniz insanları asla kaybetmeyin.
O her zaman kalbinizdir. O her zaman ruhunuz, gününün,
hayatınız ve vaktinizin bir parçasıdır. O aklınıza geldiğinde yüzünüz güler,
gönlünüz hoş olur. Onunla huzur bulursunuz. Bütün varlığınızı kaybetseniz de
onunla yeniden kazanır ve yeniden hayat bulursunuz. Anımsaması bile ilaçtır.
Onu hatırladığınızda bütün sıkıntılarınız bir anda ağrı kesici gibi bertaraf
olur. O teselliniz, o huzurunuz, o dertlerinizin silahıdır.
Onun bir selamı, bir sabahı, bir eyvallahı dermandır
yüzünüzün ve gönlünüzün gülümsemesine. O sebeple ona çok ama çok dikkatli
davranmalısınız.
Bu davranış ise kendinizi korumaktır! Ona sahip çıkmak, onun
değerini bilmektir. Aslında kendinizi korumaktır! Huzurunuzu korumak. Sevginizi
ve SEVGİYİ KORUMAKTIR.
Ona fütursuz ve hesapsızca davranmamalısınız. O en narin vazo gibidir, en küçük bir darbede
paramparça olur, anlamazsınız ve bir daha toparlanması da parçalarının
niteliğine bağlıdır! O, bembeyaz bir
kâğıt gibidir; o, beyazın dışında en küçük bir renk farkıyla bozulur. O tual
gibidir; ona katacağınız renklere çok dikkat etmelisiniz! Eğer renklendirip
güzelleştiremezseniz yanlış renk atıp küstürmemelisiniz. Yani gönül, sevgi
ressamı olmalısınız. O, zindanda, tek
başınıza kaldığınızda sizi aydınlatan bir mumdur, onun yanında nazik soluk
almalısınız. O, sizi aydınlatırken bir yandan da dans ederek huzur verir. Ama
en küçük sert bir soluğunuz onu söndürebilir. O zaman siz de karanlıkta
kalırsınız!
Ama sevmediğiniz insan öyle değildir. O, taş gibidir, tekme
vurup kenara atsanız da, ne o incinir ne de siz. Ne o kırılır ne de siz. Zaten
ondan kendinizi ve de onu da kendinizden korursunuz, bu kadar basittir.
Ama sevdiğiniz insanlar; içinde yaşadığınız ev, hayat,
huzur, dünya, aldığınız havadır. Yudumladığınız su, dinlediğiniz muhteşem bir
şarkı, elinizdeki bir gül, bedeninizin bir parçası, ruhunuzdur; en küçük bir
söz bile, en küçük bir sinek ısırığı gibi acı verir size, HABERİNİZ OLSUN.
Sevgi hayatın güneşidir. Sevdiğiniz inanları korumasını iyi
bilelim!
(Mümin Sağlam)