Der seyrân-ı mucib safahât-ı istimlâk
Her garib terane de bir ayrı işrâk .

Akar mülk-ü mağyârında bir şevk-i şevval ,
Eder her lahza da güzine-i ahvâl .

Yıkar bunca girizgâh'ı arz-ı eflak , 
Kula kul olmak imiş , haşa! zebellâk .

Adıyla payidar olsun dediler , cism-ü cevrane imiş ,
Şad olur mu acep güller , cümle devrane imiş . 

Felek ağyârından bi - nasip eylemedi , 
Gülhâk-ı ruhum sermedinden bi - edip dinlemedi . 

Zira kan tutuyor bunca garibim sineler ,
Hatta zulmet üzre mecâli nice sütsüz memeler ! 

Ey sadr-ı sefih , ne çare ki divane-i me'mursun , 
Fakat unutma ki ahir divanında murtsun!

Kalem-i külhanında kayyum-u ifrak , 
Her tefrit ardında nice âmâl-i evrak .

Tahtadan sanduka kimisine cennet ,
Nice cehennemler gördük oysa , o tahta da dilenmez medet ! 

( Dilenmez Medet başlıklı yazı DervişBaba* tarafından 18.07.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.