Öznem yoktu ki özlemini duyayım
kendimin.
Özgür de değildim madem ezelden
Esefle söylenen iç sesim
Derdine eşlik eden binlerce hecenin
meali
Mecali tükenen yalnızlık
Varlığın şiarı yokluğun da muadili
İklimler ekilesi
İkilem yüklü yüreğin merhalesi
Gidişi olup dönüşü olmayan
Gökte saklı bir büyü gibi
Ne zamanki diksem gözlerimi
Direndiğim onca şey
Dilemması yalnızlığın
Varsa yoksa şiir nasıl da nazlı ve
dilaltı
Bilinmezin.
Heceleri sürdüm yarama
Yakamdan düşmeyen hüzün ve ahalisi
Bir kıraç topraktı ki gönül
Kaybolmaya dair binlerce neden
Haiz olduğum sessizliğin hâkimi
Elbet gönül pencerem.
Coğrafyalar aştım
Cihandı ve duygular sırdaşım
Celp ettim caka satanlarla
Hicri bir firardı sözcüklerin isli
tarifesi
Ben şehirdim
Şehirse şiir
Dilemması ömrün nazik bir ölümdü işte
şiirin bekası
Ne zamanki uzak kaldım şiirden…
Badireler atlattığım ezelden
Şivesi kayıptı kimi sözcüğün
Şirazesi kaymış yıllar
Taşkın mizacı hüznün
Yere göğe sığamadığım umudun türküsü
Tükenen zaman
Tünediğim kırık dalda sallanan
Beyitler
Hüsranın tarifesi
Umut mevsimine daha çok var.
Yaza yaza yaz’ ı getirdiğim
Yazmadığım kadar hazandı mealim
Hem makamım hem itibarım
Yansız bir sevgiydi tecelli eden.
Şiir durakları
Dilimden düşmeyen duaların bekası
Bir sözcükten sökün eden ansızın
Nelere kadirdi Yaratan
Ol, dedi mi olan
Olmazın oluru saklı umudun
Divane gönül dipçiği kalemin
Hatırşinas bir masal gibi
İğnenin ucuyla kazıp da içine
düştüğüm kuyu
Belki de kurumalıydı huyu yalnızlığın.
Yâd edilesi dünüm bitimsiz öyküm
Şeceresi yaşamın bense Şimal Yıldızı
Mehtabın örüntüsü sözcüklerin güftesi
Kaynarken içim için için
Yarınlara mahal veren her duygu
Kapıp da koyuverdiğim kendimi
Nasıl da saklıdır hayatın gizi
Elbet kimse merak eden sorsun
kaderden beni