Pembe diziler gibi gerçeğe dönüşmüş boş işler.  Verilen sözler, yemin billah vaatler, Kur’ana el basıp en doğruyu yapacağım diyenler, ertesi gün ortadan kayboluyorlar.  Böyleleri çok kazanıyor, köşeyi dönüyor, ikiden fazla evleniyor, har vurup harman savuruyor… Öyle bir gün geliyor ki, daha da fazla kazanayım derken 3 ton altınını Foreks’e yatırıp borsada kaybediyor… Bu kişiyi gerçek hayatta tanıdım da!


Köyüne gidiyor. Çoban aranıyormuş diyorlar. Çobanlık yapıyor dağlarda.  Ben ne yaptım diyor,. Ne hata ettim ki,  malımı evladıma ve damadıma teslim ettim. Onca parayı bir anda kaybettim. O dağlarda altı ay çobanlık yaptıktan sonra yine yaşadığı şehre dönüyor.  Kaybettiği dükkanlarının yerine iki dükkanın açılışını yapıyor.  Oğlu Avrupa’da işletme okumuş- Türkiye markası değil ki, nasıl güvenmesin ki? Ama icra gelipte ne varı yoğu varsa kaybettikten sonra o güvendiği oğlunu azat ediyor, ne halin varsa gör diyor.  Damadını ortaklıktan alıyor.


Altmış civarında yaşı olan bir insanın malı gitmiş ama güvendiği oğlu ve damadını da yitirmiş şekilde bir gelecek yaşam bekliyor.  Her şeye bu yaşta yeniden başlamak…  Ne acı değil mi? Kime güvenecek, kimden sevgi dilenecek?  Sevgi ve güven öylesi aşınmış ki…


Sohbet ediyoruz. Kafayı yemiş biri gibi görünmüyor. Ben çobanım diyor durmadan… Nerden nereye geldiğini vurguluyor. Çok samimi anlatıyor. Ya bana 10 gram altın verin on gün içinde beş katı yapayım diyor. Kazanmak bana çok kolay diyor. Hani 10 gram altınımız olsa da versek mi acaba? On gün içinde köşe dönmek… Ama bu çok akıl karı gibi görünmüyor bana. Ama kim bilir kaç insan buna hemen inanmaya hazır.  Kim bilir kaç insan bu adamın yaşadığı hayal kırıklığına aday olmaya can atıyor. 


Karun bile dünya kadar malı varken,  malı ben kazandım diye, Allah’ın verdiğini inkar ediyorken… Akıbetini Kur’an anlatırken. Bu kadar günahın ve israfın içinde yaşamaya gönüllü olmak, kaldırılamayacak kadar zor bir sınavken. Hani inandırıcı bile olsa, en kısa zamanda parayı katlasa, zenginlik doldursa haneyi ne olacak ki… Zenginin vatanı yoksa, inandığı Allah’ı yoksa o paranın yükten başka ne faydası var ki? Hani diyoruz ki, “Allah’ım kaldıramayacağımız yük verme!” ne kadar tezat bu duruma değil mi? Hangimiz zenginliğin içinde yaşama sevdalısı değiliz ki? Hayatım garanti olsun diyenin bu durumu, acaba hangi trafik kazasına engel, acaba hangi kansere dur diyor,  Ecel gelip de ölümü görmüyor.? Ne kadar kazansak ve onu taşısak arkada kambur önde göbek…. Sevimsiz bir  yaşlılık bizi buluyor.


Zengin olmak elbette yasak veya haram  değil… Ancak o zenginlikte, Allah’ın sevgilisi olabilmek… O zenginlikte bize sınav yükü veren hayata dayanabilmek…. Zor olanı. 


Rabbim ne verirse, evladın da, malında, dostun da…. En hayırlısını versin. Zenginliği maneviyatta arayanlardan olmayı nasip etsin inşallah. Amin.


Saffet Kuramaz

( Arkası Yarın başlıklı yazı safdeha tarafından 1.08.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.