Memleketim Karaman’da asayiş olaylarındaki artış, vatandaşı tedirgin etmektedir. Karamandan haber sitesi  yazarlarından bazıları asayiş olaylarının irdelendiği makaleler yazdırlar. Çok ilgi gören bu makalelere Karamandan okuyucuları da  yorumlarıyla adeta katkıda bulunmaktadırlar. Asayiş olaylarının irdelenmesi, tartışılması umarım sorunun çözümüne katkı sağlar. Önemime bianen bu konuda yazmak istedim.

 

Domatesin çürümesi  biyokimyevi olarak kolayca izah edilebilir, daha fazlasına gerek yoktur. Ancak toplumdaki yaşanan sorunların basit veya tek bir teoriyle izahı imkansızdır. Toplumdaki huzursuzluğun sebebi olabildiğince  karışık ve çok yönlüdür.  Bugünlerde yaşanan sorunların bir kaç asırlardan fazla  geçmişi olabilmektedir. Bu nedenden, toplumdaki sıkıntılardan tek bir olayı veya tek bir kişiyi sorumlu tutmak, çözüm üretilmesine engel bile teşkil etmektedir. Yaşanan devasa sorunların maddi boyutları ana hatlarıyla: tarihi, siyasi, ekonomik, eğitim ve  kültürdeki gelişmelerdir.  Her bir konuyu ele almak bu makalede imkansızdır. Sadece çok farklı bir konuya dikkat çekmek istiyorum.


Günümüzde yaşadığımız devasa sorunlara askeri darbelerin müthiş katkıları olduğunu düşünüyorum. Darbelerin hepsini ele alacak değilim, bu yazıda sadece 1980 askeri darbesine değinilecektir. Askeri darbenin siyasete, ekonomiye, kültüre, eğitime etkilerinden ziyade milletin ruhiyeti halini nasıl allak bullak ettiğine dikkat çekmek istedim.


1980 askeri darbesinden sorumlu cunta ( Kenan Evren ve ekibi) daha önceki darbe gibi (yani 1960)  başbakan ve bakan asmadı. 1980 cuntası, siyasilere bakan yönüyle vicdanlıymış! Ancak 300’e yakın gencin hayatı  idam yoluyla karartıldı.   1980 askeri darbe topluma  çok acılar yaşattı, en acı olanı ise cunta tarafından göz altına alınıp kendilerinden halen bir haber alınamayan kayıplarımızdır.  Dile kolay, sevenleri için en az  40 yıldır bitmek tükenmek bilmeyen acı, ızdırap, çile, işkence!  Askeri darbenin bugünlerde yaşanan sorunlarla ne alakası  sorusunun cevabına geçelim.


Askeri darbeden önce okuyan gençler  sanki sağcı veya solcu olmak zorundaydılar. Günün şartları veya atmosferi gençleri  tercih yapmaya zorlamaktaydı. Bazıları ise kendini kaptırıp kelle koltukta inandığı dava yolunda dolu dizgin koşuyordu. Davası uğruna ne kadar çok gencimiz can verip can aldı. Sağ kalanların çoğu  darbeden sonra hapishanelerde işkence gördü. Hapishanedelerdeki işkenceler kadar acı olan, gençlerin yıllarca kandırılıp kötü emeller için kullanılmış olduklarını öğrenmiş olmalarıdır. Cunta yani Evren paşa ve ekibi, yıllarca olup bitenlere,  sırf askeri darbe yapabilmek için, seyirci kaldığını itiraf etti. Kimbilir cunta bazı olayların çıkmasından bile sorumludur!  En samimi duyguların idareciler tarafından (can ve kan pahasına) istismar edilmiş olmasının öğrenilmesi nice gencin  psikolojisini allak bullak etmiştir.  Uğruna canını ortaya koyduğu bir güç tarafından kandırılıp  kullanılıp sonra da çok ağır bir şekilde cezalandırılmış olma hissi taşıyan birilerinin haleti ruhiyesi her halde toz pembe olamaz.  O gençlerin çoğunluğu kendilerince devleti kurtarma çabası içindeydiler. Zorba ile, silah zoruyla sorunları çözmeye çalışmış olmaları elbette yanlıştı.  İçte kopan o menfi fırtınalar bir şekilde dışa vurur: kuralları çiğnemekle, işini iyi yapmamakla, çevresindekilere kötü/yanlış şekilde davranmakla vesair vesair.  Hapishanedeki işkenceler ve kandırılmış, kullanılmış hissinden kaynaklanan travmalar yaşamış biri ne kadar iyi bir eş ne kadar iyi bir baba olabilir veya ne kadar iyi bir nesil yetiştirebilir?   Neticeyi kelam, cunta conilerin gönlü hoş olsun diye darbe yapmıştı ve bu uğurda  nice canlar yakmıştı. Conilerin gönlü hoş olsun diye açılan devasa yara halen kanamaktadır.

 


En son kalkışmaya gelelim, Fetönün icraatı olan darbe teşebbüsü de günümüzdeki yaşanan sorunlara katkı sağlamıştır.  Şöyle ki, binlerce vatandaş Allah aşkıyla hüngür hüngür ağlayıp sızanlayan bazılarının  gerçek yüzünü görüp hayal kırıklığına uğramıştır. Yıllardır tececcüh edilen, güvenilen, itibar edilen hatta maddi ve manevi yardım edilen çok samimi olduğu zannedilen insanlar tarafından kandırılmış hissi taşımak hoş değildir. Allah aşkıyla bayılıncaya kadar ağladığı zannedilen bir insanın,  amacına ulaşabilmek için  silah zoruyla, kan akıtarak dahil yönetimi ele geçirmeye çalışmış olması, toplumda derin yaralar açmıştır. Artık  kimseye güvenemez hale geldik. Bundan daha beteri ise yıllarca çok samimane Fetönün Hizmet hareketi dediği kulvarda koşmuş  gençlerin:  kandırılmış, dini duyguları istismar edilmiş, samimiyeti kötüye kullanılmış olmasının verdiği hayal kırıklığıdır. Yıllarca maddi ve manevi yardım etmiş, enerji sarfetmiş, vakti harcamış ama sonuçta yine 70’li yıllarda olduğu gibi güvendiği birileri tarafından kötü emellere alet edilmiş. Bunu öğrenmenin verdiği haleti ruhiyeyi yaşamak aslında bir nevi travmadır.  Güveni kalmamış, kendini teselli de zorlanan insanların da psikolojisi allak bullaktır.


Madalyanın diğer tarafı da var; kalkışma gecesi dışarı çıkıp ihanet  çarkını canı, kanı  pahasına durduran bir milletiz. Ne kadar gurur duysak  azdır. Devletin düşmanı daha doğrusu hainler tarafından ele geçirilmesine engel olmuş birilerinin öz güven patlaması yaşaması ihtimali vardır. Koca devleti kurtarmış biri haksızlığa uğradığını düşündüğünde, kendi sorununu kendisi çözmeye meyilli olabilir. Koca devleti kurtarmış delikanlı birine  kim yan gözle bakabilir, kim madara etmeye  kalkabilir. Sıkar biraz....  Galiba son bir kaç yıldır asayiş olaylarındaki patlamada Fetönün topluma yaşattığı travmanın etkisi küçümsenemeyecek kadar büyüktür.

 


Toparlayalım, milletim defalarca askeri darbe, kalkışma, muhtıra gibi olayların travmalarını yaşamıştır.  Bunların yanı sıra: “laiklik elden gidiyor!”,  141, 142 ve 163. maddeler veya  “irtica geliyor!”  bahaneleriyle,  nice vatandaş haksızlığa uğratılmış, hakları gasp edilmiş,  baskı görmüştür. Millet olarak maruz kalmış olduğumuz  travma ve baskıların günümüzde yaşadığımız sorunlara ciddi seviyede katkısı olduğuna inanıyorum. Değinmeden edemedim; millet olarak bilimde, teknolojide, kültür ve sanatta  hak ettiğimiz yerde olmayışımızın en önemli sebeplerinden biri de conileri bu millete tercih edip vatandaşa travmalar yaşatıp inim inim inletmiş olanlardır.

 

Abdullah konuksever

( Fetönün Armağanı başlıklı yazı hotamisli tarafından 16.08.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.