Vatanım parsel parsel bölünmüş ihtirasla.
Ey kendini bilmezler, bu nasıl cesaretti?
Biz tarihler boyunca boyun eğmedik asla.
Bu ne garip bir plan, bu nasıl bir cüretti?
İş birliği yapmıştı, İngiliz'i, Yunan'ı
Gözü dönmüş Fransız, fırsatçı İtalyan'ı
Yakılıp da yıkıldı, Yurdumun dört bir yanı.
Bilmez miydi hainler "Yurt" namustu, iffetti.
Samsun'dan doğan Güneş gözümüze fer oldu.
Kuvay-ı Milliyeci Atama nefer oldu.
Kazma ve kürek ile yüzlerce sefer oldu.
Milletin şahlanışı, zalim düşmana yetti.
Ölmeyi emretmişti, Atam Vatan uğruna.
Nice meçhul asker ki, şehadetin bağrına,
Koşa koşa giderken, kurşun yedi böğrüne.
Allah Allah diyerek, ne çok körpe can yitti.
Otuz Ağustos günü yaşayınca zaferi.
Bir Eylül'de Atatürk, "Haydi dedi İleri!"
Akdeniz' e emriyle, avladık gafilleri.
Zincirler boşalırken kırılan esaretti.
Dokuz eylül gününde, ordumuz İzmir'deydi.
Adalar Denizinde, yer alan incideydi.
Atılan ilk kurşunlar, özgürlüğe müjdeydi.
Haçlıların gördüğü, bir rüya böyle bitti.
Çiçekler açıyordu "İzmir'in dağlarında"
Küffarı alt etmiştik, o altın çağlarında,
Nasılda boğuldular, adalar sığlarında.
Aman dileyenlerin halleri sefaletti.
İşte artık tan vakti, bu ne güzel şafaktı.
Bize bitti diyenler kendi başını yaktı.
"Dağları duman aldı, gümüş dereler aktı."
Dilimizde ki o marş, şu alemi inletti.
Kolay kazanılmadı, düşman gelse de tuşa.
Yaşasın Türk ordusu, şanlı bayrağım yaşa.
Ayını, yıldızını işledik dağa taşa.
Şerbet sayıp içilen bizlere şehadetti.
Ünalan der; şaşarım haddini bilmeyene.
Dalga dalga coşarım haddini bilmeyene.
Şu bendimden taşarım haddini bilmeyene.
Bu asil kan her zaman yeri göğü titretti.
Mehmet Fikret ÜNALAN (Kul Fikret)
28 Ağustos 2022 Saat 21.05
Güzelçamlı/Kuşadası