Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 29.08.2022
Okunma Sayısı : 199
Yorum Sayısı : 5
KERBELA KATLİAMI NİÇİN  OLDU?  KERBELA’DAN  SONRA  NELER  YAŞANDI?---15. BÖLÜM--

Yezid   halife  olduğunda  babasının  vasiyetine  uyarak  kendisine  biat  etmiş  olan  Medinelilerin ileri gelenlerini  Şam’a  davet  etti  ve  onlara  bol  bol  ihsanlarda  bulunarak  gönüllerini  almaya  çalıştı.  Ancak  Medine  ileri  gelenleri  Yazid’in  bazı  hal  ve  hareketlerini  görünce ona  biat  etmiş  olmaktan  pişmanlık  duyaya  başladılar.  Zira İslamın  halifesi içki  içiyor,  sarayında  dansöz  oynatıyor ve  gününün  büyük  bir  bölümünü  köpek  yarılarında  geçiriyordu. Namaz  niyaz  ise  hak  getire.

Medine''ye  dönen  bu  insanlar  Mescid-i  Nebevi’de  toplanıp  başlarındaki  sarıkları  ve  ayaklarındaki  çarıkları  orta  yerde  yığmak  suretiyle  biatlarını  geri  aldıklarını  duyurdular. [ Bu  anlattıklarım  Kerbela  Katliamından  önce  olan  olaylar ] Bu  arada Hz.  Hüseyin’den de kendilerine  katılmasını  istedilerse  de Hz.  Hüseyin  böyle  bir  isyan  sonucunda  Yezid’in  Medine’ye  saldıracağını  çok  iyi  bildiğinden  ve  ayrıca  isyancılar  arasında  tam  bir  birlik  beraberlik  olmadığından teklifi  reddetti.

İsyancıların  başlarında  Abdullah bin. Hanzala, Abdullah bin. Mutî, Ma’kil bin. Sinan  gibi  isimler  bulunmaktaydı.

Evet... Medine’de Yezid’e  karşı  bir  isyan  vardı  ama  bu  rahatlıkla  halledilebilir  bir  meseleydi  Yezid  için.  Asıl  büyük  sorun  ise Mekke’deki  muhalefetti.  Mekke’deki  muhalefetin  başında  bulunan  Abdullah  bin  Zübeyir,  halk  tarafından  oldukça  seviliyordu. Dolayısıyla  muhalefeti  isyana  dönüştürdüğü  anda  Yezid’in  işi  çok  zor  olabilirdi.

Bütün  bunlara  ilaveten  bir  de  Hz.  Hüseyin  sorunu  vardı ve  Hz.  Hüseyin, kendisi için biat  almak  üzere  Kufe’ye  doğru  yola  çıkmıştı [ Bir  kez  daha  hatırlatayım:  Buraya  kadar  yazdıklarım  tabii  ki  geçen  bölümde  okuduğunuz  Kerbela  Olayından  önce  olanlardır.]

Hz.  Hüseyin’in  sadece  bir  avuç  insanla  yola  çıkması- ona  ‘’ gel  seni  halife  ilan  edelim’’ Diyen  Kufelilerin  ihaneti  ve  sonunda  Hz.  Hüseyin’in  Kerbela’da  şehid  edilmesiyle  Yezid,  rahat  bir  nefes  alacağını  zannediyordu. Zira  Hz.  Hüseyin’in  kafasının  kesilmesi  aslında  bir  yerde  tüm  isyancılara göz  dağı  idi.  Onlara  ‘’  Peygamberin  torununa  bunu  yaptığımıza  göre  size  neler  yaparız  varın  siz  düşünün.’’ Mesajı  verilmişti  Hz.  Hüseyin’in  kesik  başı  ile.

Ancak işler  Yezid’in  umduğu  gibi  olmadı. Hz.  Hüseyin’in  katledilmesi Yezid’e  karşı isyanı  daha  da  ateşlendirdi. Hatta  Medine’de  bulunan  1000  civarında Emevi  üzerine  yürüdü  isyancılar  ve  o  1000 civarında  Emevi,  Yezid’in  Medine’deki  gözü,  kulağı, sağ  kolu  ve  en  sadık  köpeği  Mervan  bin  Hakem’in  etrafında  toplandılar.  Tam anlamıyla  kuşatma  altındaydılar.

Mervan  bin  Hakem,  Yezid’e  ‘’  Vaziyet  kel,  acele  gel.’’  Mealinde  bir  mektup  yazdı. Yezid  bu  mektup  üzerine Medine  üzerine  bir  ordu  yollamaya  karar  verdiyse  de  hiç  bir  komutan  -gerekirse  Medine’yi yerle  bir  edecek-  bir  ordunun  başında  olmak  istemiyordu.

Sonunda  Müslim  bin  Ukbe  adında  bir  köpek  bulundu. Bu  öylesine  bir  köpekti  ki  Muaviye  ölmeden önce  Yezid’e  ‘’ Eğer  bir  gün Hicaz  Bölgesine  saldırmak  zorunda  kalırsan,  ordunun  başına  Müslim’i   getir’’  diye  vasiyet etmişti.  Biliyordu  onun  gerekirse  Mescid-i  Nebevi’yi  bile  yerle  bir  edebilecek  bir  karakterde  olduğunu.

Evet... artık  683  yılındayız.  Yani  Hz.  Hüseyin’in  katlinin  üzerinden  üç  yıl  geçmiş. Ama  Medine’ deki  isyan  devam  ediyor.

Medineliler  Şam’da  hazırlanan  bir  ordunun  üzerlerine  geldiği  haberini  alınca bu  ordunun  çokluğu karşısında  bir  meydan  savaşı  yerine  savunma  savaşı  yapmayı uygun  buldular  ve  Hendek  Savaşı sırasında  Medine etrafına  kazılan hendekleri  biraz  daha  derinleştirip  dört  hendeğin  başına dört kumandan  yerleştirerek savunmaya  geçtiler.

Müslim bin  Ukbe, Medine  yakınlarında  Harre  denilen  yerde karargahını  kurdu  ve  direkt  Yezid’den  aldığı  emir  gereğince  Medinelilere  ‘’ Size  üç  gün  müsaade. Bu  süre  içinde teslim  olup  Yezid’e  biat  ederseniz  hiç  birinize  dokunulmayacak. Ama  aksi  yönde  hareket  ederseniz  taş  üstünde  taş,  omuz  üstünde  baş  koymam’’  Diye  haber  yolladı.

Medineli  isyancılar  şehri  çevreleyen  hendeklere  çok  güveniyorlardı. Ayrıca  Yezid  normal  bir  değil  değil  ‘’ Yezid’in  kulu  ve  kölesi  olarak  biat  ettim’’  şeklinde  bir  biat  istediğinden  ona  biat  etmektense  ölmeyi  göze  aldılar.

Müslim  bin  Ukbe  üç  gün  bekledi ama Medinelilerin teslim olmak  ve  biat  etmek  gibi  bir  niyetleri  olmadığını  görünce  üçüncü  günün  sonunda  saldırıya  geçti. Evet.. Saldırıya  geçmesine  geçti  ama  hendekleri  aşması  mümkün  olamıyordu.

YİNE  Mİ  İHANET?

Müslim  bin  Ukbe’nin  hendekleri  aşamaması  üzerine  Mervan  bin  Hakem  tekrar  devreye  girdi  ve  hendeklerden  birini  korumakla  görevli  ordunun  başındaki  komutan  ve  askerlerini  çeşitli  vaatlerle kandırıp  kendi  taraflarına  çekti.

Hendeklerde  açılan  bu  gedik  Müslim bin  Ukbe’nin  işini  kolaylaştırdı  ve  rahatlıkla  Medine’ye girdi. Medineye girmesiyle  birlikte  de  ordusuna  emri  verdi:  ‘’Medinelilerin  her  şeyi size  mübahtır’’

Artık  Medine’de  muazzam  bir  kıyım  başladı. Peygamber  sahabeleri  bile  bu  kıyımdan kurtulamadılar. En  az  kıyıma  uğrayanlardan  Ebu  Said  el  Hudri’nin  evine  giren  zalimler,  ganimet  olarak  alabilecekleri hiç  bir  şey  olmadığını  görünce  zavallının  sakallarını  koparıp  çenesini  kan  revan  içinde  bıraktılar.  Ama  dediğim gibi  bu  hiç bir  şey  değildi. Bu  arada  isyanın  elebaşlarının feci  şekilde  öldürüldüklerini söylememe  sanırı  gerek  yok. 

Yüzlerce  insanı ‘’ Yezid’in  kulu  ve  kölesi  olarak  biat  ettim’’ Demedikleri  için  öldürüp  bir  kuyuya  attılar  cesetlerini.

Yüzlerce  kadının  ırzına  geçtiler.  Yüzlerce Müslüman   kadını  ‘’savaş  ganimeti’’  diyerek  kendilerine  cariye  yaptılar.

Tüm  bu  acı  olaylar  içinde  daha  da  acısını  söyleyeyim  mi?

Müslim  bin  Ukbe’in  ordusunda  500  kadar  da  Bizanslı  veya  Hıristiyan  paralı  asker  vardı.  Onlar  da Peygamber  şehri  Medine’ye girdiler,  onlar  da  sahabe  katlettiler,  onlar  da  Müslüman  kadınların  ırzına  geçtiler. ( ileride  bu  ırza  geçmeler  sonucunda  doğan  çocuklara  aşağılayıcı  bir  ifade  olarak ‘’Harre  Evladı.’’  Dendi. )

Tarihte  ‘’ Harre  Olayı ‘’ Denilen  bu  olay  Kerbela’dan  sonra  yaşanan  çok  büyük  bir  acıydı  ama  bir  tarih  öğretmeni  olduğum  halde  bu  olayı ne  orta  okul  ne  lise  ve  hatta  ne  de  Üniversite  yıllarımızda  bize  anlatan  bir  Allah’ın  kulu  oldu.  Yıllar  sonra  internet,  hayatımıza  bu  kadar  girdiğinde ilk  kez  Yaşar  Nuri  Öztürk’ün bir  videosu  sayesinde  duydum,  öğrendim  ve  araştırdım.

Evet  27 Zilhicce 63/27 Ağustos 683  tarihinde  yaşanan  bu  dehşet  verici  katliamdan  sonra  sıra  Mekke’ye  gelmişti.  Zira  önce  Hz.  Hüseyin’in  şehid  edilmesi  ardından  Harre  katliamı  üzerinde  Mekke’deki  muhalefetin  başı  olan  Abdullah  bin  Zübeyir  artık  resmen  isyan  etmişti  ve kendisini  halife  ilan  edip  halktan  biat  almaya  başlamıştı  ki  Mekke  halkı  seve  seve  biat  ediyordu  Abdullah  bin  Zübeyr’e.  İşte  bu  durum  Yezid  için  daha  büyük  tehlikeydi. Ukbe  bin  Müslim’e  ‘’  Medine’yi hallettiğin  gibi  Mekke’yi de hallet’’ emri  verildi  ve bu  hain  köpek,  Mekke  üzerine  yürüdü. Ancak  Mekke’ye  ulaşmadan  yolda  bilinmeyen  bir  sebepten  geberip  gitti.

Müslim bin  Ukbe’nin  gebermesi  üzerine  ordunun  başına  Hüseyin  bin  Numeyir  getirildi.

Hüseyin  bin  Numeyir,  Mekke’yi  kuşattı  ve  o  da  kendinden  önceki  hain  gibi  katliama  başladı  Mekke’de. Abdullah  İbni  Zübeyir  ise bir  süre  direndi  ise de  karşısındaki  düzenli  ordu  karşısında çok  da  fazla  yapabileceği  bir  şey  yoktu.  Çaresiz Kabe’nin  içine  girip  kendini  orada  savunmaya  çalıştı.

Hüsyin  bin  Numeyir  tam  64  gün  Kabe’yi  mancınıklarla  dövdü  hatta  yakmaya  çalıştı.

Kuşatmanın  64.  Gününde  Mekke  sokakları  sevinç  çığlıklarıyla  doldu  bir  anda.

Tellallar  sokaklarda avaz  avaz  ‘’  Yezid  Öldü’’  diye  bağırıyorlardı.

Gerçekten  de  Yezid öleli  27  gün  olmuştu  ama  haberi  Mekke’ye daha  yeni  ulaşıyordu.

Evet, gerçekten de Kabe’nin  mancınıklarla  dövülüp  üstüne  üstlük  bir de yakılmaya  çalışıldığı  günlerde  Yezid  ölmüştü  ama  öyle  böyle  bir  ölüm  değildi  onun ölümü...

Gelecek  bölümde  inşallah...
( Kerbela Katliamı Niçin Oldu? Kerbela’dan Sonra Neler Yaşandı?---15. Bölüm-- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 29.08.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.