İttifak yapan grupların emzirme gibi yine bu tür öznel ve sosyolojik travmaları nedenle karşı grubu temas edilir kılacaklardı. Bunun için totem kardeşlerin dokunma geleneği ittifaka uygulanacaktı. Şimdi de karşı grup ilahlar, diğer karşı grup ilahlara dokunmakla, ittifakın grup uyruğunda olacaklardı.

 

Yine bu travma tik öznel anlayışın travmasını aşmak için bir başka totem yasa ittifak yasasına dönüşüyordu. Bu yasaya göre kardeşler mutlaka totem kardeşlerden doğup; kardeşleri totem kardeşler doğurtmalıydılar.

 

Bu kez de kardeşler ittifak içinde ya karşı grubun doğuranından doğmalılar. Veya karşı grubun doğurtanında münasebetten doğmalıydılar. Bu travmaları bastırmak için bu tür öznel geçiş ritüelleri çoktu.

 

Öznel anlamalı sosyolojinin baskısı öylesine şiddetliydi ki ittifak için grup adına her gruptan bir ilah, kendini canı, kanı ile gruba feda ediyordu. İttifak şöleni her bir grup sayısı kadar gün sürüyordu.

 

İttifak eden her bir gruptan bir kişi haftanın bir gününde kurban edilip kazanda pişiriliyordu. Buna kazan kaynatma ittifakı veya kazan kaynatma şöleni deniyordu. Kurban veren grup kendi canında olan birinin etini yemezdi. Bu izole totem grup yasasıydı. Kardeşini kendi gibi görmeydi. Karşı gruplar kurbanı yiyordular.

 

Kurban veren grup kurban verdikleri günde yas tutuyorlardı. O günü kutsuyorlardı. Hatta o gün hiç bir şey yemiyorlardı. Kendi canlarından olan kurbanı yememek için yenmez anlamına yere tükürüp, öğürüyorlardı.

 

Günümüze doğru gelişteki süreç olgularının adım-adım, ilmek-ilmek nasıl değiştirildikleri girişimler içinde görülmektedir. Bu değişimlerin ilki grup emeğiydi. Grup emeğinin mütekabiliyet esasına göre değişime sokulmasıydı. Değişimlerin ekonomiye, öznel algılara, nasıl referans oldukları sanırım anlaşılıyordur.

 

Kısacası ittifak şölenine katılan bir grup salı günü ittifak için kurban vermişse o gün yas tutup hiç yiyip içmiyorlardı. Kendileri için feda olan kişiye saygı ve üzüntüyü göstermek için oruç tutmuş oluyorlardı,

 

İttifak boyu süren her günde bir grup ilahı kaynayan kazan şölenlerinin anlamı için kendisini feda etmesi ile o ilahın etini kanını canını yiyen her grup ta, o gruptan gibi birbirinin canından kanından oluyordu.

 

Başlangıçta canını kurtarmak için barbar yamyamlara verilen yiyecek sunusu dediğimiz kurban; ittifaklıma süreci içinde; üreten bir grubu kendi aitti si kılabilmek için her grubun yaptığı sunular birbirine yaptıkları bir takdime ye dönüşmüştü.

 

Köleci sistem sunu yakınlaştırmasını bambaşka bir anlamla, mülkün sahibi El anlayışı ekseninde sömürüye dönüştürecekti. Kişiler El iradesi karşısında istiskale uğrayacaklardı. Yani kişiler mülk dağıtan, rızk veren El karşısında konuşamaz olup suskun kalacaklardı.

 

İnsanlar; totem kardeşler, ittifakı kardeşler ve insan olmaktan çıkıp, önce El 'in kulu olacaklardı. Sonra mülk sahibine iman ve mülk sahibine inanç merkezinde birbirinin iman kardeşi ve inanç kardeşi olacaklardı.

 

Köleci sistemle birlikte grupların emeği ve totem meslekleri yok sayılmakla mülkün sahibi vardı. Kurban ve tazimler mülkün sahibineydi. "Kim bir yoksula kurban edilen yiyecek ve etten verirse Rab El 'in rızasını alacaktı".

 

İlk dönemin kurban takdime si zaman içinde köleci sistemle birlikte El aracılığıyla anlam ve anlatım değişimine dönüşür. Mülk sahipliği yüksek, yoksulluk alçak basınçtı. İster istemez basınçtan ötürü oluşan basınçlar arası fark ta, gerilimdi. Gerilim bir potansiyeldi. Potansiyel de ortamı çatışmacı kılıyordu.

 

Mülk sahipliği olan gerilimle, zengin fakir ayrımı ortaya konmakla, tarihte ilk kez adaletsizlik denen kavram da iyilik kötülük te ahlak ta ortaya konmuştu.

 

Günümüzde de sürüp giden ve bir kolektif kapasite talanı olan özelleştirmeler gibi El mülk sahibi bir yaptıran güç anlayışı kılındıktan sonra kolektif kapasiteyi istediği kişiye vermekle; kolektif gücü, kolektif birikimi, kamu malını özelleştirmeye başlamıştı.

 

Kolektif sistemin ve kolektif gücün paydaşı, mirasçısı olup kolektif kapasiteyi yitiren kişi için zenginlik tahrikti. Fakirliğin zenginliğe doğru yönelen imrenme, adalet arama tahriki barışla sönsün babında yeni bir sunu türü ile bu kez de kurban yiyecek ve et sunusuyla; fakirin öfkesini indirgiyordu.

 

Bu sunular, yoksulu minnet ve mihnet altında suskun tutuyordu. El ile mülk sahipliğinin getirdiği adaletsizlik yine El 'den çözüm beklenmekle El ‘in, El adil olması için El adil sıfatı ortaya konuyordu.  

( İttifaklar Bir Referans Noktasıydılar 8 başlıklı yazı Uraz Bayram tarafından 12.09.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.